As i understand traducir turco
1,583 traducción paralela
As I understand it, the four of you want to stop the school celebration of Halloween. - It's Satanic.
dördünüz de okulun Cadılar Bayramı eğlencesini durdurmasını istiyorsunuz.
You took her out of the psychiatric hospital against her will, as I understand it, and then you took her to the house of a known drug dealer.
Anladığım kadarıyla, önce rızası dışında kızı akıl hastanesinden kaçırdın, sonra da, tanınmış bir uyuşturucu tacirinin evine götürdün.
As I understand it, you just talked my sister into ending her life.
Anladığıma göre, az önce kız kardeşimle hayatına son vermesi konusunda konuşmuşsunuz.
As I understand it a death cult you know virtually nothing about is going to detonate another massive bomb in a matter of hours.
Hakkında hiçbir şey bilmediğin bir ölüm tarikatı ilerleyen saatlerde bir bombalama daha yapmaya kararlı.
As I understand, though, their ships are still a great distance from Atlantis.
Anlayabildiğim kadarıyla, gemileri hâlâ Atlantis'ten çok uzakta.
As I understand it, GHB is supposed to make you nicer.
Anladığım kadarıyla GHB'nin seni daha iyi yapması gerekiyordu.
We don't really have the money to hire a professional but I have noticed that you have certain... skills plus as I understand it, you work for your dad in some capacity.
Gerçek bir profesyonel tutacak bir paramızda yok. Ama senin bazı yeteneklerin olduğunu fark ettim. Ayrıca anladığım kadarı ile babanın yanında da çalışıyor musun.
As I understand it, the FBI failed to prevent the general's murder.
Anladığım kadarıyla FBI, generalin ölümüne engel olamadı.
As I understand, the Governor of Virginia is acting under the powers of the Patriot Act.
Anladığım kadarıyla, Virginia Valisi vatanseverlik kanununa göre hareket ediyor.
As far as I understand it, epichlorohydrin could be used for many applications.
Bildiğim kadarıyla epiklorohidrin bir çok alanda kullanabilen bir madde.
As I understand it, the Supreme Court had to reject his plea on a constitutional technicality, but everyone involved was confident the Pardons Board would free him.
Anladığım kadarıyla, Yüksek Mahkeme temyiz talebini teknik nedenlerle geri çevirmiş, ama herkes Af Kurulu'nun onu serbest bırakacağından emindi.
You have two choices as I understand it.
Anladığım kadarıyla iki seçeneğin var.
As I understand it, Mirco was lucky.
Anladığım kadarıyla Mirco şanslıymış.
As I understand it, Nova Investment's investments are worth ten billion.
Anladığım kadarıyla, Nova Yatırımcılık yatırımlarının değeri On Milyar kadar.
As I understand it, there's no problem.
Anladığım kadarıyla bir problem yok.
You know, as long as I do this job, I can never understand how a mother can kill her child.
Biliyorsun, uzun zamandır bu işi yapıyorum, Hiç bir zaman anlayamadım bir anne çocuğunu nasıl öldürür.
But I expect you understand, knowing as I do... should Mrs Garret lose her claim, rather than operate it themselves... her cunt in-laws will sell to third party cocksuckers inimical... to the whole of my interests in this camp!
Ama şunu anlamanızı bekliyorum ki... Bayan Garret davayı kaybederse, onun adi kayınları... kamptaki bütün çıkarlarımı kendileri kullanacaklarına... üçüncü şahıs sayılan iğrenç düşmanlarımıza satacaklar!
Yes, your Honor. I understand the defense is portraying this as a childish lark.
Anladığım kadarıyla savunma bunu çocukça bir eğlence olarak göstermeye çalışıyor.
So, I understand your own expert isn't in today?
Anladığım kadarıyla asıl uzmanımız bugün burada değil galiba?
So, I understand your own expert isn't in today.
Anladığım kadarıyla asıl uzmanımız bugün burada değil galiba?
People will understand as soon as I finish my new review.
Yeni incelememi bitirdiğimde insanlar anlayacaktır.
Right, I understand. As it happens, I was at home.
Anlıyorum.
If you had been around deadly pathogens as long as I have, you would understand that I had no choice, Agent.
Eğer bu ölümcül patojenler ile benim kadar zaman geçirmiş olsaydınız, hiçbir seçeneğimin olmadığını anlardınız, Ajan.
Do you understand your rights as I have explained them to you?
Size anlattığım haklarınızı anladınız mı?
That said, I understand, sometimes, things aren't always as they appear.
Yani bazen herşey göründüğü gibi değildir.
From what I understand, you have numerous people working on your behalf as we speak.
Bildiğim kadarıyla, sizin adınıza çalışan birçok insan var.
Burrows, I would've thought that by now, under the circumstances, you'd understand your position as a death row inmate.
Burrows, idama mahkum biri olarak, bu koşullar altında durumunu anlamış olmanı umardım.
I guess I just don't understand as much as I thought I did.
Anladığımı sandığım kadar anlamıyorum sanırım.
Well I think you should also understand that they may not see your way as the only way.
Doğru. Ayrıca şunu da anlamalısınız ki sizin yolunuzu tek yol olarak görmeyebilirler.
You have to understand, Teyla, that as a doctor, I can't just stand by here and let her die.
Anlaman gerek, Teyla, ben bir doktorum, burada öylece durup ölmesini bekleyemem.
I'm sure you understand, as a military family.
Askeri bir aile olarak eminim anlıyorsunuzdur...
- I consider Orin as family. - I am sorry if you do not understand...
Oren'ı ailem olarak sayıyorum Binbaşı, eğer anlamıyorsanız üzgünüm...
What I don't understand is I can intellectually see the problem but I just can't do anything about it. Excuse me.
Asıl anlamadığım, entelektüel açıdan sorunu görebiliyor ama bu konuda bir şey yapamıyorum.
Now, I understand that they may not be as glamorous as many of the other objects, but their writings will tell us far more about who these people actually were.
Şimdi... Bunların diğer parçalar gibi gözalıcı olamayabileceğini kabul ediyorum ancak el yazmaları bu insanların aslında kim olduklarına dair çok daha fazla bilgi verecektir.
You understand, I speak not as an individual but as head of the Dedlock family.
Fevri olarak değil Dedlock ailesi adına konuştuğumu anlamışsınızdır.
Do you understand your rights... as I have explained them to you?
Açıkladığım şekilde haklarınızı anlıyor musunuz?
What I didn't understand was why the workers had to leave, hands that have yet to be replaced.
Asıl anlamadığım çalışmaktan elleri nasır tutmuş işçilerin neden gitmek zorunda kaldığıydı.
Yes, I was born into a world you might not understand but a world, as it turns out where hope still lives.
Evet, anlayamayacağınız bir dünyada doğdum ama öyle bir dünya ki, umutların hâlâ devam ettiği bir yere dönüşebiliyor.
I need you to make him understand that if he doesn't do exactly as I ask I will kill you and your two children.
Ona anlatman lazım eğer söylediklerimi tastamam yapmazsa senle birlikte iki çocuğunu öldürürüm.
I do not understand, as you know it are ready to read them without leave?
Anlamıyorum. Kimseye okutmazsan hazır olduklarını nereden bileceksin?
As someone who's felt the effects of this disease personally, I truly understand that all that matters is life.
Bu hastalığın etkilerini şahsen hissetmiş biri olarak önemli olan tek şeyin hayat olduğunu anlıyorum.
See, I just don't understand people who live their lives as one big routine.
Bak, insanları anlayamıyorum. Şu hayatını koca bir rutin içinde yaşayan insanları.
I understand that you want to use Maxine as a distraction.
Maxine'i eğlence amaçlı kullanmak istediğini anlıyorum?
I, um-Yeah, I understand that you own a disused picture house - the Stella - and as I'm writing an article on the history of Venetian cinema... I was wondering if I could have your permission to look around it.
Ben, um-Evet, Stella isimli kullanılmayan bir evin sahibi olduğunuzu anlıyorum... ve Venedik sinemasının tarihi üzerine yazdığım makale için... oraya bakmama izin verebilir misiniz acaba?
As I said earlier, I appreciate your dilemma, Bob, but I really don't understand what it is I have to offer.
Daha önce de dediğim gibi, yaşadığın ikilemleri anlıyorum, ancak Bob gerçekten teklif etmem gereken şeyin ne olduğunu anlayamıyorum.
I just don't understand.
Gerçekten, beni aşıyor.
What I'm trying to say is I understand feeling as small and as insignificant as humanly possible.
Söylemeye çalıştığım şey şu bir insanın alçalabileceği en alt seviyede olma hissini anlayabiliyorum.
Well, imagine as I do, that with the world on pause it becomes very easy to understand the concept of beauty.
Bir de beni düşünün, donmuş bir dünyada güzellik kavramını anlamak daha kolay oluyor.
Sir, am I to understand this as your refusal to allow me, a soldier of the Yugoslav Peoples'Army, to go and pay my respects to president Tito and express my gratitude for all he did for
Efendim, bunu ret olarak mı algılamalıyım? Yugoslav Halk Ordusu'nun bir askeri olarak, Başkan Tito'ya saygılarımı sunmak ve tüm Sosyalist milletimizin... kardeşlik ve birliğine minnettarlığımı bildirmek için?
You had better understand... that as long as I am the Emperor... and you, the Empress... we shall play our parts to perfection.
Şunu anlasan iyi edersin ben İmparator sen de İmparatoriçe olduğun sürece üzerimize düşeni kusursuz oynamalıyız.
I don't understand law, as it were, because it is finite.
Kanunları anlamıyorum, çünkü sınırlılar.
as i understand it 147
as in 815
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as in 815
as if 204
as it was 32
as it is 114
as it happens 259
as it were 352
as it is in heaven 21
as i said 662
as it turns out 330
as it goes 32
as it stands 27
as i live and breathe 101
as i was saying 398
as it should be 53
as it turned out 75
as i said before 82
as i told you 121
as i see it 73
as i told you before 18
as it stands 27
as i live and breathe 101
as i was saying 398
as it should be 53
as it turned out 75
as i said before 82
as i told you 121
as i see it 73
as i told you before 18