English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / As well as

As well as traducir turco

48,061 traducción paralela
We'll need votes as well as cash
Para kadar oya da ihtiyacımız var.
Senator, I'm sure you remember the terms as well as I do.
Senatör, eminim şartları benim kadar hatırlarsın.
He's threatened me, as well as my sister.
- Beni ve kız kardeşimi tehdit etti.
they ask about character as well as skill.
Kuruldan aradıklarında becerilerin yanı sıra karakteri de soruyorlar.
Look, I didn't know him as well as you did... but there was no talking him down.
Onu senin kadar tanımıyordum ama onu vazgeçirmek imkânsızdı.
Mae, this is what SoulSearch is all about, as well as Completion.
Mae, Soulsearch bütünlük kadar ilgili olduğu şey.
This is true as well.
Bu da doğrudur.
Please, tell me that your mother doesn't have to come on the fourth, as well.
Lütfen annenin ayın dördünde de gelmek zorunda olmadığını söyle.
Eddie... and seeing as how we're chatting now, anyway, I think it might benefit your team to hear as well.
Eddie... ve şimdi nasıl sohbet ettiğimizi görüyorsun, Her neyse, bence ekibinizin de duyması faydalı olabilir.
So Ajay survived as well.
Yani Ajay de hayatta kaldı.
I might as well have been.
Böyle de denilebilir aslında.
- Yeah, I may as well get up now.
- Aynen. Kalksam iyi olur.
Midnight Moon, River Scott who is she, stormer Nash and she had 38 wins well as I live and breathe if it ain't Lightning McQueen miss Nash it's a pleasure to meet you you had a tough year haven't you?
Midnight Moon, River Scott, Stormer Nash mi Kadın 38 kere kazandı aaa öldümde denize düştüm Şimşek McQueen değil mi bu Bayan Nash Sizinle tanışmak büyük bir şeref Zor bir yıl geçirdin değil mi?
It's also believed that many patients perished in the fire as well...
Ayrıca yangında bir çok hastanın da... perişan olduğu söyleniyor...
Well, as a happened.
Her zaman olduğu gibi.
And I can tell you were enjoying it as well.
Gördüğüm kadarıyla senin de hoşuna gidiyordu.
Well, I think we can rule both of them out as targets.
- Bence hedef olarak ikisini de eleyebiliriz.
Well, seeing as I'm inside your head, I think we can call that self-loathing.
Kafanın içinde olduğumu düşünürsek, kendinden nefret ettiğini söyleyebiliriz.
- Sorry, what? - Well, technically, it's entrapment, so it might get thrown out as evidence.
- Teknik olarak tuzak kurmaya girdiği için delil olarak sayılmayabilir.
Well, dying is certainly better than having to live an entire life... as a moronic shitbag who thinks Taserface is a cool name.
Ölmek, tüm bir hayatı Şoksurat'ın süper bir ad olduğunu düşünerek yaşamaktan kesinlikle daha iyidir.
It is my purpose... and now it is yours as well.
Bu benim amacım ve artık senin de.
We don't know exactly what it is, but we need someone else who knows him extremely well to have a talk with him and afterwards tell us what you think.
Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz fakat onu aşırı iyi tanıyan birine ihtiyacımız var ki onunla konuşup sonrasında neler düşündüğünü bize söylesin.
Well, I guess this is as good a time as any.
Şu an tam zamanı o zaman.
- And I shall join as well. - Whoa!
Ve ben de katılmalıyım.
And blow on this whistle hard enough, apparently, the sharks will run away as well.
Ve bu düdük çalın yeterince sert Görünüşe göre köpekbalıkları da kaçacak.
I think he may have broken into my house as well.
Sanırım evime de girmiş.
there are other questions to consider as well.
Düşünülmesi gereken başka sorular da var.
Look... it's for his own protection as well.
Bakın bu aynı zamanda onun iyiliği için.
♪ As dead I well may be ♪
Ölmüş olsam bile
we have had a change of heart as well. and a housing allowance in the amount of one million per year.
Ancak son teklifinizden bu yana bizim de fikrimiz değişti. Rand'in tek mirasçısı olarak tam haklar konusunda ısrar ediyoruz. Bu da % 51 kontrol hakkını, yönetim kurulunda bir koltuğu ve tazminatı içeriyor.
Well, for what it's worth... I've never had a student progress as fast as you have.
Yine de senin kadar hızlı ilerleyen bir öğrencim olmamıştı.
Yeah, you might as well.
Evet, iyi olur.
You can use help there as well.
O konuda da yardıma ihtiyacın var.
Well, as long as you're watching, are you hungry?
Bana göz kulak olacağına göre, aç mısın?
But he's as skilled a warrior as I am... and he's ready to fight, as well.
Ama benim kadar usta bir dövüşçü ve savaşmaya hazır.
Sometimes my anger gets the better of me as well.
Bazen ben de öfkeme yenik düşüyorum.
You've learned well. But you're only as strong as your weapon.
Kendini iyi geliştirmişsin ama ancak elindeki silah kadar güçlüsündür.
You might as well have the words "Flight Risk" stamped on your forehead.
Alnının ortasına "Kaçma riski vardır." yazdır da tam olsun.
You were in the plane as well.
Sen de uçaktaydın.
- Are you a strip dancer for them as well?
- Onlar için de bir şerit dansçısı mısınız?
So, you're into fasting over here as well.
Hindistan'daki şey gibi "Au revoir". Demek siz de burada oruç tutuyorsunuz.
I pray you find yours as well.
Senin bulman için de dua edeceğim.
Well, this may come as a bit of a shock, but I don't care about the Hand.
Bu söyleyeceğim sizi çok şaşırtabilir ama El umurumda değil.
And you can be as well.
İstersen sen de olabilirsin.
Might as well just go to work right now.
Hemen şimdi de gidebilirim. Üzgünüm.
- One of them might as well be you.
- Biri tabi ki de sen olacaksın.
Well, you know, it could be something as simple as a Zing.
Bilirsin, şak diye halledilebilecek birşey olabilir.
- Well, yes, the lover is me, of course.
Evet, aşık olduğun kişi tabii ki de benim.
I'm gonna stay as well because I need to sleep next to Dennis.
Ben de kalacağım çünkü Dennis'in yanına yatmalıyım.
I'll keep sweetening the situation as it calls for it, and you might as well stick around.
Gerektiğinde durumu biraz yumuşatırım. Siz de takılın burada.
He was just trying to deflect attention, which is why I started recording all of our conversations as well.
Dikkati başka yöne çekiyordu. Bu yüzden ben de konuşmalarımızı kaydetmeye başladım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]