Bad breath traducir turco
278 traducción paralela
You have bad breath...
Nefesin çok kötü kokuyor.
You might have bad breath or something.
Nefesin kötü kokabilir ya da başka bir şey.
- [Chuckling] - Have I got bad breath?
Nefesim kötü mü kokuyor?
Every morning I wake up dreaming I've got bad breath.
Her saban nefesim kokuyor diye korkuyla uyanıyorum.
It's the uniform that puts them off- - that and my bad breath.
Onları caydıran : Üniforma. Bir de nefes kokum.
You're beautiful, Jean, but sometimes you have the bad breath of priests.
Çok zarifsin Jean, ama bazen vaaz vermeye kalkıyorsun.
I don't. Anyway, you've got bad breath.
Hayır, neyse, Senin de nefesin kokuyor.
I've seen how frail a civilisation is before the onslaught of a gust of really bad breath!
Gerçekten iğrenç bir ağız kokusu fırtınasıyla karşılaşınca bir uygarlığın ne kadar kırılgan olduğunu gördüm böylece.
Oh, jeez, you got bad breath!
- Aman Tanrım, nefesin feci kokuyor!
I didn't know Purina made bad breath.
Ben Purina kötü nefes nasıl bilmiyordum.
I can understand your being horny, Fritz, but you've got bad breath.
Abaza olmanı anlayabiliyorum, Fritz, ama nefesin kötü.
I got bad breath or something?
Ağzım falan mı kokuyor?
They'll indict him for bad breath if that's all they got.
Hiçbir şey bulamazlarsa, nefesi kokuyor diye suçlayacaklar.
- Bad breath, Thomas.
- Nefes alamıyorum, Thomas.
Bad breath.
Kokuyor.
Sweat, bad breath, everything.
Ter, ağız kokusu, her şey.
Germs that can cause colds, bad breath, diarrhoea.
Nezle, kötü koku, ishala yol açan bakteriler.
She's probably got bad breath or something.
Büyük ihtimalle nefesi falan kokuyordur.
You have bad breath.
Nefesin çok kötü kokuyor.
- Isn't it just your bad breath?
- Ağız kokundan değil mi?
No, no, he let us off with a fine and some very bad breath.
Hayır, para cezası ve pis nefes kokusuyla bıraktı.
Talk about bad breath!
Sana hiç nefesin kötü kokuyor dediler mi?
Bad breath?
Nefesi kötü kokuyor mu?
He always had bad breath, though.
Ama nefesi hep kötü kokardı.
Somebody around here has bad breath!
Burada birinin ağzı kokuyor!
If I kiss him, I do not want bad breath.
Seni üflersem, nefesim kötü kokar.
Our chance to show the Hun that it takes more than a pointy hat and bad breath to defeat the armies of King George.
Kral George'un ordularını yenmek için sivri uçlu şapka ile kötü kokan nefesten fazlasının lazım olduğunu Almanlara gösterme şansımız.
Bad breath and... impotent, they say.
Nefesinin koktuğunu iktidarsız olduğunu söylüyorlar.
Do I have bad breath or something?
- Yoksa nefesim mi kokuyor?
A little guy with bad breath.
Nefesi kokan tıknaz biri.
Ziggy, a little guy with bad breath.
Ziggy, nefesi kokan tıknaz adam.
For bad breath. - Regular or minty?
Ağzı kötü kokarsa, normal mi naneli mi olsun?
I got a bookkeeper, and maybe she's got bad breath, but she's got good eyes.
Bir muhasebecim var. Belki nefesi kokuyor olabilir ama gözleri gayet iyi görüyor.
To say nothing of being too hot or cold, growing feeble with age, losing my hair, catching a disease, being ticklish, sneezing, having an itch, a pimple, bad breath.
Çok sıcak ya da çok soğuk diyememek, yaşlanınca zayıf düşmek, saçımı kaybetmek, hastalanmak, gıdıklanmak, hapşırmak, kaşınmak, sivilceler, kötü kokan nefes.
Your bad breath is something awful, Remy.
Ağız kokun gerçekten çok korkunç Rémy.
Here, for your bad breath- - have a candy.
Al, iğrenç ağız kokun için... ... bir şeker.
Look, I think... well, it's my weight... my flatulence and my bad breath that keep him away from me.
Bak, Bence- - şey, Benim şişmanlığım ve gazım yüzünden... ve tabiî ki kötü ağız kokum onu benden uzaklaştırıyor.
What about the gas and the bad breath?
Peki ya gazım ve kötü kokan ağzıma ne olacak?
You know, Charlie " s got bad breath.
Charlie'nin nefesi kokar.
A woman with bad breath was licking my face.
Ağzı kötü kokan güzel bir kadın suratımı yalıyordu.
I am not worthy to make a suggestion to you! How about a giant cucumber with bad breath? !
Expectorosa Florası, daha yaygın adıyla Çiçek Tüküren olarak bilinen nadir bir canavarım var.
I'm just afraid of your bad breath.
Sadece nefesin kokuyordu!
You get bad breath, when you've worked here for a while.
Bir süre burada çalışınca, nefesin kokmaya başlar.
- Bad breath, to you sir.
Nasıl?
Hmm, could be bad breath, bob.
Nefesin kötü kokuyordur, Bob.
Shit, we learned more from her than we ever did from old bad-breath Goldstein.
Ondan öğrendiğimiz kadar ağzı kokan yaşlı Goldstein'den öğrenmedik.
You got yourself a bad case of dragon breath.
Nefesiniz berbat kokmaya başladı.
I've got the blues so bad I can hardly catch my breath
"Hüzün öylesine çöktü ki neredeyse nefes alamıyorum..."
That's probably why your breath stinks so fuckin'bad, you walking AIDS factory. Here's what you do.
Kesin bu yüzden nefesin bok gibi kokuyor, seni yürüyen AIDS fabrikası.
He really ain't half bad, except when he's got that rotten milk on his breath.
Çok ta kötü sayılmaz, nefesi bozuk süt koktuğu zamanlar hariç tabii.
His breath was really bad too.
Nefesi de iğrenç kokuyordu.
breath 94
breathe 1905
breathing 114
breathless 16
breathe through your nose 20
breathing heavily 388
breathe with me 21
breathe deep 46
breathe it in 29
breathe deeply 64
breathe 1905
breathing 114
breathless 16
breathe through your nose 20
breathing heavily 388
breathe with me 21
breathe deep 46
breathe it in 29
breathe deeply 64