Breathe out traducir turco
560 traducción paralela
Just breathe out.
Yalnızca nefes ver.
Now breathe out slowly.
Nefesinizi bırakın.
Breathe out.
Nefesinizi bırakın.
Breathe out.
Nefes ver.
As you breathe out.
Nefes ver.
He also discovered that the plants breathe out oxygen in sunlight.
Aynı zamanda bitkilerin gündüz oksijen soluduğunu da keşfetmişti.
They can breathe out there.
Oralarda nefes alırsın.
Breathe in, breathe out.
Nefes al, nefes ver.
Breathe in, breathe out.
Nefes al. Nefes ver.
Breathe in, breathe out.
Nefes al, ver.
Breathe out... slowly.
Nefesini bırak... Yavaşça.
Breathe out of mouth.
Ağızdan nefes ver.
Remember, breathe in, breathe out.
Unutma... nefes al, nefes ver.
How could one person breathe out so much before death?
Nasıl bir insanın ölmeden önceki nefesi bu kadar fazla olabilir?
Breathe out as you curl up.
Kolunu bükerken nefes bırak.
Try. Breathe out slowly.
Yavaşça nefes ver.
Breathe out when hit.
Vururken nefesi var.
Breathe out!
Haydi hazırlayın.
Let's build the fire and get the engine started and go right out into the middle, away from these reeds where we can breathe.
Bir ateş yakıp makineyi çalıştıralım ve ortaya geçip rahat nefes alalım buradan hemen uzaklaşalım.
So then I breathe, in and out, in and out.
Sonra nefes aldım, aldım verdim, aldım verdim.
Breathe out.
Ayrıca, geç getirirsen kanuna karşı gelmiş olursun.
" and she leaned out to breathe in the cool night air.
" ve serin gece havasını solumak için dışarıya sarktı.
No, you breathe it in when you're born and you spit it out from then on.
Hayır. Doğduğunda kulağına söylendi, ve sonra kullanmaya başladın.
I might if I could figure out how you breathe in here.
Burada nefes almayı bilseydim eğlenirdim.
Breathe out.
Pekâlâ, Nefes al. Nefes ver.
Apparently, he was vomiting, he couldn't breathe, he passed out.
Görünüşe göre, adam kusuyormuş, nefes alamıyormuş, kendinde değilmiş.
You so much as breathe heavy on them... and I'm out on strike.
Onlara yaklaşacak olursan sana saldırırım.
Can you get us out of this slop, into the upper decks, where we can breathe?
Bizi bu iğrenç yerden alıp nefes alınan üst güvertelere götürebilir misin?
If he was supposed to be out in space, he wouldn't need air to breathe.
Uzayda olmak için yaratılsaydı, havaya ihtiyacı olmazdı.
In, out, in, out. Come on, breathe. Breathe!
al, ver, al, ver.Hadi, Nefes al.Nefes al!
Breathe in... out... in... out...
Nefes. İçeri, dışarı. İçeri, dışarı.
No, I'm just glad I'm here where it's, uh, quiet... and you can breathe fresh air and drink water that doesn't have to come out of a bottle.
Hayır, burada olduğuma memnunum, burası sessiz... ve temiz hava alabiliyorsun, şişelenmiş su içmek zorunda değilsin.
I swear, I'll poke out your eyes if you breathe a word.
Yemin ediyorum, ağzından tek bir kelime kaçırırsan gözünü oyarım.
You're not even out of breathe.
Soluğun bile kesilmedi.
A forge! Breathe in, out
Nefesini düzenle.. al.. ver..
And if you breathe these things in, you breathe these little guys, they go up into your brain and they eat it out,
Onları, yani o küçük hayvancıkları solursan beynine giderler ve ona zarar verirler.
Should you be in the open desert, remember to breathe in through your mouth... and out through this nose tube.
Kendinizi açık bir çöldeymiş gibi düşünün, ağzınızdan nefes almanız gerektiğini hatırlayın... ve burun tüpünden dışarı verin.
Breathe in through nose, out through mouth.
Burundan nefes al, ağzından bırak.
When we come out of the water to breathe...
Nefes almak için sudan çıktığımızda...
Breathe in... out.
Nefes al. Şimdi ver.
Out of mouth. Breathe in through nose.
Ağızdan nefes ver, burundan nefes al.
I breathe in the fresh air... to clean out my lungs... - from that poison.
Ciğerlerimi zehirden temizlesin... diye temiz hava... soluyorum.
They were, you know, getting their head out to breathe.
Sadece, nefes alabilmek için başlarını suyun üzerinde tutuyorlarmış.
So just breathe slowly and through your nose... and out through your mouth.
Burnundan yavaş nefes al. Ve ağzından ver.
Take'em out, Red. Let'em breathe too.
Diğer tarafta ise kırmızılı kızımız var.
Something you have to check every morning to find out whether or not it's safe to breathe?
Her gün nefes almak güvenli mi değil mi diye kontrol etmek?
Now breathe in and out as big as you can.
Şimdi derin bir nefes al ve ver.
Get out of bed every morning and breathe in and out all day long.
Her sabah kalktıktan sonra gün boyunca nefesimi düzenlemeye çalışacağım.
I'll get up every morning and breathe in and out all day long.
Her sabah kalktıktan sonra gün boyunca nefesimi düzenlemeye çalışacağım.
After a while I won't have to remind myself to get up and breathe in and out.
Bir süre sonra bunu... kendime hatırlatmama gerek kalmayacak.
Out of that 50, how many gods did I offend to have ended up with G'Kar's teeth buried so deeply in my throat that I can barely breathe?
- İşte buna inanırlar. Ajan Cranston ve adamlarını dairelerine kadar eşlik et Bay Garibaldi de aramayla ilgilenecek. Teşekkürler, kaptan.
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
outstanding 214
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out loud 97
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
outstanding 214
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out loud 97