Breathing heavily traducir turco
256 traducción paralela
And the night will be heavy with perfume, and I'll hear a step behind me... and somebody breathing heavily.
Parfüm kokulu bir gecede..... arkamdan yaklaşan bir ayak sesi..... ve bir erkeğin nefesini duymak istiyorum.
The gems glistening on the other side of the window... and someone asleep, breathing heavily.
Mücevherler pencerenin gerisinde parlıyorlar. - Biri uyuyor, derin nefes alıyor.
A young man is breathing heavily on her.
Genç bir adam üzerinde, nefes nefese.
She is breathing heavily then silence.
Derin derin nefes alıyor sonra sessizlik.
[Breathing Heavily] What's gotten into you, Stefan?
Senin içine ne kaçtı Stefan?
[Breathing Heavily] It just... just stopped.
- İyi geceler, Margaret. - Daha sonra uğrar bakarım, iyi misin diye.
( BREATHING HEAVILY )
( CAN ÇEKİŞİYOR )
And in the morning, I hear someone breathing heavily.
Ve sabahleyin yanımda soluk soluğa birini buldum.
( BREATHING HEAVILY ) Now it's... He's reaching for the steam pipe. Two inches of steel.
Şimdi de iki parmak kalınlığındaki çelik buhar borusuna uzanıyor.
[Breathing Heavily]
[Sert bir şekilde nefes alıyor]
[Breathing Heavily]
[Derin nefes alıp verme]
Look- - [Breathing Heavily] you take care of me,
Bakın... Eğer beni korursanız,
[Breathing heavily]
[Derin nefes]
[Breathing heavily]
[Ağır nefes alıp verme]
[Breathing heavily]
[Ağır nefes alma]
When she left, her clothes were torn, her shirt was out, she was breathing heavily.
Giderken, kıyafetleri yırtılmıştı ve ağır nefes alıyordu.
[Breathing Heavily] Well, then you're a whore.
O zaman bir sürtüksün.
Moaning, breathing heavily, she awakes having experienced a little death, a dazzling little death that no drug or alcohol could give.
İnliyor, kesik kesik nefes alıyordu. ... ölümün pençesindeymiş gibi uyandı. ... baş döndüren ecelin sarhoşluğu gibi.
( breathing heavily )
Hastane yok.
- [Breathing Heavily]
- Dharma!
- I can't breathe, okay? - [Breathing Heavily]
Nefes alamıyorum.
- [Melissa screams ] - [ Breathing heavily]
..
( Jon breathing heavily ) ( whimpering )
Yapma!
( BREATHING HEAVILY )
Tamam.
[Breathing Heavily]
Ne yapmayı seversin? Hmm, bilmem. Televizyon izlemek, Tomb Raider oynamak.
( BREATHING HEAVILY )
Bu neden iyi?
It's a delicate matter. ( BREATHING HEAVILY ) Yeah.
Evet.
I woke up and you were standing over my bed, breathing heavily.
Uyandım ve yatağımın üzerinde nefes nefeseydin.
[Breathing heavily]
( Derin derin nefes alıyor )
[Breathing heavily] Danny. Help me.
Danny, yardım et.
You are breathing heavily, Felix.
Hızlı nefes alıyorsun, Felix.
And very crucial and unexpected and do not expect that evidence pulling all too panic breathing heavily. Oh, where are you?
Bu beklenmedik mahrumiyetin düşüncesi bile paniğe kapılmana, kalbinin korkuyla çarpmasına yeter.
Her eyes were lowered and she was breathing heavily.
Gözleri aşağıya bakıyordu, nefes alışı derindi.
- ( Lift bell ) - ( Breathing heavily )
( Asansör öter. ) ( Derin derin nefes alır. )
I was back in Brazil. [breathing heavily] The shuttle was coming to take me to Enterprise.
Brezilyaya geri dönmüştüm... beni Atılgan'a götürmek üzere bir mekik geliyordu.
Apparently I was also breathing heavily, and my hands were shaking... and I was flowing at the mouth.
Görünüşe göre nefes nefese kalmışım ve ellerim titriyormuş. Ağzımdan sular akıyormuş.
- ( Doug breathing heavily ) - Let's see... pick you up at eight?
Bakalım... seni 8'de alayım mı?
You're not breathing heavily, your skin is cleared up.
Zor nefes alman geçti, cildin tertemiz.
- No. - [Beth breathing heavily]
Hayır, değil.
[Breathing heavily] Huh?
Ha?
How heavily she's breathing!
Nasıl da derin soluk alıyor!
- [Yells, Indistinct ] - [ Breathing Heavily ] [ Imitates Gunfire] You guys make great hamburgers.
Sizler harika hamburger yapıyorsunuz.
Chavez, where The hell is he? [breathing Heavily]
Peki o nerede?
You're breathing rather heavily. ( Whines )
Çok ağır nefes alıyorsun, tatlım.
[INHALES DEEPLY ] Hyah! [ BREATHING HEAVILY]
Ha?
( breathing heavily ) hi, sexy.
Merhaba seksi şey.
[Alan, Fermat Breathing Heavily] Guys?
Çocuklar?
You're breathing pretty heavily.
Çok hızlı nefes alıyorsun.
[breathing heavily]
- Biz hayal bile edilemeyecek kadar büyük bir kara delik içinde yaşıyoruz.
Ohh... ohh... ( man breathing heavily )
Ohh... ohh...
( breathing heavily ) - Whoa!
- Dur!
heavily armed 21
breath 94
breathe 1905
breathing 114
breathless 16
breathe through your nose 20
breathe with me 21
breathe it in 29
breathe deep 46
breathe deeply 64
breath 94
breathe 1905
breathing 114
breathless 16
breathe through your nose 20
breathe with me 21
breathe it in 29
breathe deep 46
breathe deeply 64