Can i just ask traducir turco
555 traducción paralela
Can I just ask, what's with all the rough stuff?
Neden bu kadar sertsin acaba?
Can I just ask you one question?
Size sadece bir soru sorabilir miyim?
Can I just ask you why you're unpacking?
Bavulunu neden boşlaltığını sorabilir miyim?
Can I just ask, with reference to your second point when you say souls don't develop because people become distracted....
İkinci maddene istinaden bir soru sorabilir miyim? İnsanın ruhsal konularda dikkatini dağıtan derken...
Can i just ask one bedtime question?
Yatağa gitmeden önce tek bir soru sorabilir miyim?
Can I just ask, what's down there?
O tarafta ne var acaba?
Can I just ask you... where am I now?
Tam olarak neredeyim?
Excuse me a second. Miss Stemple, can I just ask you something?
Afedersiniz.Bayan Stemple, bir şey sorabilir miyim size?
Can I just ask you something? What?
- Birşey sorabilir miyim?
- I can't stand this. - Heh. I'm just about ready to go in that drugstore there and ask the clerk to give me something to keep me from dying.
Şuradaki eczaneye girip kahrımdan ölmemem için tezgâhtardan bir şeyler isteyeceğim şimdi.
Do you think, when all this business is over, I can call and ask you out to dinner... or dancing or just to talk, in a purely personal way?
Acaba şu mesleki ilişkimiz bittiğinde seni sadece kişisel olarak yemeğe dansa veya sırf muhabbet etmeye davet edebilir miyim?
It's just that if you want to ask me any other question, I'm sure I can answer it.
Bana başka bir soru sormak isterseniz yanıtlayabileceğime eminim.
I can't just read magazines and think of love.
Sadece dergiler okuyup, aşkı hayal etmekle geçmez hayat.
I just want to ask you one question and then you can go.
Sana tek bir soru sormak istiyorum. Sonra gidebilirsin.
I don't know, but a love like ours just can't fade away... as if it were only a dream.
Bilmiyorum, bizimkisi gibi bir aşk böyle yok olup gitmemeli... sanki bir rüyaymış gibi.
We know you've had rather a shock, Polly, and talking about it may be disturbing, but I'm afraid we must ask you a few questions, so I'll be as quick as I can, and you just try not to let it upset you. Hmm? Oh, it don't.
Oldukça sarsıldığını biliyoruz, Polly, ve ondan söz etmek rahatsız edici olabilir, fakat korkarım sana bir kaç soru sormamız gerekiyor, dolayısıyla olabildiğince çabuk olacağım, ve sen de canını sıkmamaya çalış.
I'm sorry I can't ask you to sit down, but I expect my husband back in a few minutes, and I'd like to keep this just between you and me.
Oturmanı soramayacağım için üzgünüm. Fakat bir kaç dakikaya kocamın dönmesini bekliyorum. Bunun ben ikimizin arasında kalmasını istiyorum.
You think our love is just like a layer of dirt, that I can wash it off?
Sana göre aşkımız yıkayıp atabileceğim, bir kat kir mi?
She isn't. Miss Crane, can I ask you a question? Did you come up here on just a hunch and nothing more?
Bayan Crane, buraya bir önseziyle mi geldiniz?
If you asked me what do I think of her as a fashion model or a famous aviatrix, then maybe I can express an opinion, but just to ask...
Demek istiyorum ki, sen onun bir model-manken olarak mı soruyorsun yada ünlü bir artist olarak mı... yada belki de benim basit fikrimi mi soruyorsun... tam olarak ne.
- Well, what bothers me is that I didn't demand to be taken off it or even ask to be taken off it, I just hinted, you know.
- Canımı sıkan şey alınmayı resmen talep etmedim teklif bile etmedim, Sadece hoşlanmadığımı söyledim.
But now she just gives me all the money I ask for, and I can stay away the entire night doing exactly as I please - which happens to be drinking.
Ama artık istediğim parayı veriyor ve bütün gece boyunca istediğim kadar içip istediğim kadar harcayabiliyorum.
Can I ask you just one thing?
Sana bir şey sorabilir miyim?
I can't just walk into the drugstore and ask for, well, what I need.
Eczaneye gidip de bana lazım olanı öylece isteyemem.
How can I ask her just to become Mrs. Bruckmann?
Şimdi Bayan Bruckmann olmasını nasıl isterim ondan?
But there's nothing.. that I can do... Just having you here is more than I can ask.
Ama bir şey yok..
I just can't help thinking that if I was in the hands of kidnappers and my wife didn't ask me if I was OK,
Ama düşünüyorum da... Ama ben kaçırılsaydım ve karım bana nasıl olduğumu sormasaydı oturur, bir daha düşünürdüm.
There're lots of Chinese in Bangkok I can ask my way around Just lend me your car Be careful, and don't get in any fights
Bangkok'da bir çok çinli var zaten yolumu bir şekilde bulurum siz bana sadece arabanızı verin dikkat et çarpma ve kavgaya da bulaşma
Can I ask you something, just a little personal thing?
Sana özel bir soru sorabilir miyim?
I just wanna ask Mr. Greenleaf if he can identify a voice for me.
Bay Greenleaf'a sormak istiyorum, acaba bir sesi bana teşhis edebilir mi?
I just can't accept your love.
Senin aşkını kabul edemem
I can just ask you initials and that way you're not divulging any information.
Sadece baş harflerini sorabilirim böylece siz de isim vermiş olmazsınız.
I might just ask old bum face you know if I can use it as the title for my new novel.
O kıçı pörsümüş herife yeni kitabımın başlığı olarak kullanabilir miyim diye sorabilirim.
Good idea. I'll just pop upstairs and ask her to stop dying then you can all come up and identify her.
Ben yukarı çıkıp ölmeyi bırakmasını söyleyeyim... sonra hepiniz gelip onu teşhis edebilirsiniz.
Hi. I just wanted to say that... I'm very embarrassed by the way I behaved tonight and I... well, I don't know quite what to say now, except... the thing about love is that you can really make an ass of yourself.
Merhaba, söylemek istediğim... bu geceki davranışım için özür dilerim... ve aslında ne söyleyeceğimi tam olarak bilemiyorum... aşkın insana salakça şeyler yaptırdığını söylemek dışında.
That's just it, I don't know because I can't find what questions to ask you, and I don't knowwhat to ask you because I don't know.
Sadece bu bilmiyorum. .. çünkü ne sormam gerektiğini bulamadım.. .. ve sana ne soracağımı bilmiyorum çünkü bilmiyorum.
Because I just can't so please don't ask me, okay?
Çünkü söyleyemem lütfen bana soru sorma, oldu mu?
I just wanted to see what you can do to a man who has a broken arm, a bandaged head with his mouth sewn up and looking at you with one eye.
- Hiç! Sadece, bir kolu ve bir bacağı askıda, kafası bandajlar içinde, ağzı dikiş dolu ve size tek gözüyle bakan bir adama ne yapılabilir diye görmek istiyordum da!
I can't just ask her to open it up again.
Ona geçmişiyle ilgili şeyler soramam.
I can't just walk up and ask her name.
Çok tuhafsınız. Ona gidip "özür dilerim bayan adınız ne?" diye soramam ya.
d Thinking of past glad hours d d Just breathe my name to the woodlands d d Sigh what your heart would say d d I know I shall hear your message, dear d d Born on the breeze away d d O winds that blow from the south d d Sighing so soft and low d d Whisper your secret sweet d d Whisper and I shall know d d Winds that blow from the south d d Breathe in my listening ear d d Come from the heart of my love d d Whisper and I shall hear N'
... Geçmiş mutluluk saatlerini düşünüyorum Sadece adını ormanlık alanlarda soluyorum Kalbinin ne söyleyeceğini dinle Mesajını duyacağımı biliyorum canım Uzakta esintiyle doğru Güneyden gelen o rüzgarlara Çok yumuşak ve iç çeker gibi Sırrını fısıldada tatlım Fısıldarsan bilirim Güneşten gelen rüzgarlara Dinlerim kulağım nefesinde Aşkım kalbinden geçenleri Fısılda ve ben dinleyeceğim...
they do it too well, I can't ask you to sacrifice yourself Adam but maybe though be happy with just me.
Bunu da yaptılar. Senden kendini feda etmeni isteyemem Adam ama benimle gelirsen mutlu olurum.
If there's anything I can do, just ask.
Yapabileceğim bir şey olursa, sadece söyle.
I just know they're going to ask me questions that I can't answer, like, "How you doing?"
Hiçbir zaman istediğim olmaz. Sizi seviyoruz.
We are going to this reunion, and you're gonna be proud of me, and I am gonna be proud of you, because when people ask what you do for a living, you're going to say you're a garbage man. Peg, I don't want to go to the reunion. Can't we just forget about the good times and get on with our lives?
ve, Steve, sen de çıplak Don Johnson'dın, ve bir tren tünelden geçti ve evimiz yok olmuştu.
I just ask youto get out, so I can finish my work!
Sadece ayağımın altında dolaşmamanı istiyorum, dolaşma da işimi bitireyim!
Why can't I just walk around with this thing under my arm and act stoned, ask a few questions?
Neden bu şey kolumun altında gezip..... sorular soramıyorum?
There's just one thing I've been dying to ask.
Sormak için can attıp durduğum bir şey vardı.
I just wanted to ask you what can a white person like me, who isn't prejudiced what can I do to help you and further your cause?
Şunu sormak istedim benim gibi ön yargısız beyaz bir insan size, davanıza yardım etmek için ne yapabilir?
If there's anything I can do, Mr. Shaeffer, or Doug just ask me.
Eğer yapabileceğim bir şey olursa Bay Shaeffer ya da Doug... lütfen söyleyin.
If you're wondering how come I'm pulling this loony prank all I can say is I'm an incurable romantic, and I just want to show the world the explosive nature of my love for Lois Lane.
Eğer bu delice oyunu nasıl yaptığımı düşünüyorsanız.. ... tüm diyebileceğim çaresiz bir romantik olduğum ve tüm dünyaya Lois Lane'e olan aşkımın patlayıcı doğasını göstermek istediğim.
can i ask you something 847
can i help you 3179
can i call you back 206
can i ask you a question 620
can i go to the bathroom 24
can i see you 43
can i come 228
can i come in 862
can i get you something to drink 121
can i come over 34
can i help you 3179
can i call you back 206
can i ask you a question 620
can i go to the bathroom 24
can i see you 43
can i come 228
can i come in 862
can i get you something to drink 121
can i come over 34
can i tell you something 197
can i get you anything 321
can i trust you 126
can i 1769
can i see it 212
can it 278
can i go now 288
can i talk to you 554
can i come with you 95
can i get you something 190
can i get you anything 321
can i trust you 126
can i 1769
can i see it 212
can it 278
can i go now 288
can i talk to you 554
can i come with you 95
can i get you something 190