Concentration traducir turco
1,657 traducción paralela
Well, you made me lose my concentration.
Senin yüzünden dikkatim dağıldı.
Forces must not be diverted to minor operations to the prejudice of the concentration in the main theatre and the safety of the trade routes.
Ticaret yollarının güvenliği ve ana cephedeki konsantrasyonun uğramaması için, kuvvetler, önemsiz operasyonlar için bölünmemelidir.
but the greatest concentration of cruisers was Admiral Graf von Spee's powerful East Asiatic Squadron, based at Tsingtao in China.
Kruvazörlerin en yoğun olduğu yer Tsingtao'da konuşlanmış, Amiral Graf von Spee komutasındaki güçlü Doğu Asya donanmasıydı.
A bomb burst, then a concentration of angry flashes.
Bir bomba patladı, peşinden de kızgın bir alev topu.
Civilian men, women and children were packed into cattle trucks, sent to concentration camps as hostages and forced labourers.
Kadin, erkek ve çocuklar sigir kamyonlarina tika basa dolduruldular,... rehine olarak toplama kamplarina yollandilar ve irgatliga zorlandilar.
I admit, my concentration has been impaired by the distractions of this war.
I admit, my concentration has been impaired by the distractions of this war.
When the fog lifts, any advance will surely receive a concentration of his artillery fire.
When the fog lifts, any advance will surely receive a concentration of his artillery fire.
Concentration, Reflection, Action.
Konsantrasyon, düşünmek ve hareket.
If you don't help Fabian now, they'll take him to a concentration camp.
Eğer şimdi Fabian'a yardım etmezsen onu toplama kampına yollayacaklar.
You need concentration, stamina, girth.
Motivasyon, güç ve sağlam bir bel ister.
Something he learned in a concentration camp during the war.
Savaş sırasında toplama kampında öğrendiği bir şey.
Where's your concentration?
Konsantrasyonun nerede?
Concentration. Technique.
Konsantrasyon, Teknik.
You're breakin my concentration, eh?
Konsantrasyonumu bozuyorsun.
I think I was talented, but I didn't have the concentration.
Sanırım yetenekliydim, ama yoğunlaşamıyordum.
If we can rattle Volgud's concentration, he'll lose control over the Kraken.
Volgud'un dikkatini dağıtırsak Kraken'in üzerindeki hakimiyetini kaybeder,
- You blew my concentration!
- Dikkatimi dağıttın!
- From a concentration camp?
- Toplama kampından mı?
I think he's a concentration camp survivor.
Sanırım toplama kampından sağ kurtulanlardan biri.
Simone died many years ago in a concentration camp.
Ama o olamaz. Simone yıllar önce öldü. Toplama kampında öldü.
But, in reality, it was a concentration camp right in downtown Buenos Aires.
Ama gerçekte, Buenos Aires'in tam göbeğinde bir toplama kampı.
A concentration camp in downtown Buenos Aires?
Buenos Aires'in göbeğinde toplama kampının ne işi var?
Millions of people of all religions nationalities and characteristics went through the concentration camp system.
Tüm dinlerden, uluslardan ve özelliklerden milyonlarca insan toplama kampı sisteminden geçti.
That's an extraordinary traffic management program that required an IBM system in every railroad direction and an IBM system in every concentration camp.
Bu olağanüstü bir trafik yönetim programıdır bir IBM sistemi gerektirir her demiryolu kavşağında ve her toplama kampında bir IBM sistemi.
We compare this information to the code sheet for concentration camps. And here you see Auschwitz is one
Buradaki bilgiyi toplama kamplarıyla ilgili şifre listesiyle karşılaştırıyoruz.
They had to be serviced on site once a month even if that was at a concentration camp.
Her ay sahada bakımları yapılmak zorundaydı bir toplama kampında olsa bile.
They are the only guarantees for a system of pluralist information and the concentration of alternative media here in Italy is the highest in the world.
Çoğulcu haber alma sisteminin tek garantisi onlar. Dünyadaki her yerden daha çok İtalya'da yoğunlaşmış olan medyaya alternatif oluşturuyorlar.
Mr. Lee, the concentration of ipecac and civet oil on your paws speaks to application, rather than accidental transfer.
Bay Lee, patilerinizdeki Ipecac ve misk yağı miktarı kazara bulaşmış değil de, kasten sürülmüş gibi. İyi, tamam.
It's my understanding that at these concentration levels...
Anladığım kadarıyla bu konsantrasyon seviyesinde...
Sucrose of high concentration.
Sukroz oranı çok yüksek.
So I'm sitting there in the middle of this board meeting and I completely lose all concentration because all I can think about is you.
Yani bu yönetim kurulu toplantısında ortasında orada oturan ben Tüm l sensin düşünmek çünkü ve ben tamamen tüm konsantrasyon kaybedersiniz. Onlar bir yabancı dil konuşan Sanki gibi
So you could regain your concentration?
Böylece konsantrasyon yeniden olabilir?
He's in a state of deep, deep zen-like concentration right now, okay?
Şu anda çok derin bir zen tipi konsantrasyonda, tamam mı?
Unless you're the world concentration champion... just write down the damn tag number, man, it's important.
Konsantrasyon şampiyonu musun? Yaz o numarayı dedim. Bu önemli.
Core sample analysis coming in, but so far, the highest concentration is 2.3 parts per million.
Cevher örneği analizleri geliyor, ancak şu ana kadar, en yüksek konsantrasyon milyonda 2,3.
- Latest analysis shows a concentration 50 times higher than anything we've seen so far.
- Son analizlerin gösterdiğine göre konsantrasyon daha önce gördüklerimizden 50 kat daha yüksek.
If the concentration's high enough, we will.
Eğer yoğunluğu yeterince yüksekse, duyarız.
Yes, I will take advantage of his intense concentration... and split his focus... forcing him to choose between life and death.
Evet, o yoğun konsantrasyonundan faydalanıp dikkatini dağıtacağım ve onu hayat ve ölüm arasında bir seçim yapmaya zorlayacağım.
After hours of tracking, they've entered an almost trance-like state of concentration.
Saatlerce iz sürdükten sonra transa girmiş gibi yoğunlaşmış durumdalar.
Babirusa, like most omnivores, live in relatively small groups, for they specialise in picking up odd bits and pieces, which seldom occur in sufficient concentration to sustain a herd.
Babirusalar, çoğu hepçil gibi, küçük gruplar halinde yaşar çünkü karşılarına çıkan yiyecek fırsatlarını değerlendirirler ve bunlar bir sürüyü devam ettirecek kadar yaygın olmaz.
A concentration of world evil, of hatred for humanity is taking place.
İnsanlıktan nefret eden kötü niyetli bir grup yer almaya başlıyor.
RAVENSBRUCK CONCENTRATION CAMP
RAVENSBRÜCK TOPLAMA KAMPI
All our European friends are being arrested... and sent to Concentration Camps.
Tüm Avrupalı dostlarımız tutuklanıp toplama kamplarına yollanıyor.
They're defenseless. It could be a new concentration camp.
Yeni bir toplama kampı olabilir bu.
Eugénie Benário died in... the Teresienstadt concentration camp, in 1943.
Olga'nın annesi Eugenie Benario Teresienstadt toplama kampında, 1943 yılında öldü.
But someone turned us in, and we were all sent to the concentration camps.
Ama biri bizi ihbar etti ve hepimizi toplama kampına gönderdiler.
The concentration of these natural greenhouse gases in the ice cores... ... indicates that runaway warming pushed Earth into an ice age... ... which lasted two centuries.
Buz çekirdeğindeki küresel ısınmaya neden olan bu natürel gaz yoğunlaşması aşırı ısınma sonucu dünyanın son ikiyüz yıldır süren bir buz çağına girdiğini gösteriyor.
But I can't lose my concentration :
Ama konsantrasyonumu bozamam. Yarına konsantre olmam lazım.
I lost concentration and I fell.
Dikkatim dağıldı ve düştüm.
Please with concentration Okay?
Lütfen konsantre olmaya çalış, tamam mı?
HE WAS AT A CONCENTRATION CAMP.
O toplama kampındaymış.