Concerts traducir turco
506 traducción paralela
These gentlemen used to give concerts for us.
- Bu beyler bize konser verirlerdi.
Concerts? I prefer riding, hunting or polo.
- At binmeyi, avlanmayı ve polo oynamayı tercih ederim.
We had books, concerts, lectures.
Kitaplarımız vardı, konserler, dersler.
She always used it in her concerts for her last encore.
Konserlerinde son parça olarak hep bunu söylerdi.
I fall asleep at concerts myself.
Ben de konserlerde uykuya dalarım.
going to concerts... and telling your readers how bad the music was.
Konserlere gidip okuyucularına ne kadar kötü olduklarını anlatmak.
Are there any 10 Yen concerts these days?
Bu zamanda 10 yene konser mi kaldı?
Though I was not able to go to your concerts, I found ways of sharing in your success.
Konserlerinize gitme imkânım olmasa da bir şekilde başarılarınızı takip ettim.
I thought it was something for one of your concerts. If you just go outside...
Düşündüm de, sizin konserlerinize uygun bir şey olabilir.
At one of my concerts?
Konserlerimden biri miydi yoksa?
I haven't given any concerts in Vienna lately.
Son dönemde Viyana'da konser vermedim.
He was at, uh, one of, um, Arthur's concerts.
Arthur'un bir konserindeydi.
You'd live alone in a hotel room, go to concerts on Sunday... and work for some dull-witted business executive.
Otel odalarında yalnız yaşayıp, pazarları konserlere gidecek ve bazı kalın kafalı iş adamları hesabına çalışacaksın.
I don't like concerts much.
Konserleri pek sevmem.
Swimming, concerts, the cinema...
Birlikte yüzer, konserlere, sinemaya gideriz.
Mrs. Castro yawns her way through cocktail parties, is bored silly at canasta tournaments, falls asleep at gala concerts.
Bayan Castro kokteyl partilerini esneyerek geçirir, kanasta turnuvalarında sıkıntıdan patlar, şenliklerde uyuyakalır.
They have concerts here every Tuesday night during the summer.
Yaz boyunca her salı burada konser düzenliyorlar.
NO MORE BAND CONCERTS. I ONLY WANTED TO TELL YOU
Sana sadece bunun harika bir zaman olduğunu söylemek istemiştim.
I GU ESS WE ALL WANT THAT. MAYBE WHEN YOU GO BACK, MARTI N, YOU'LL F IN D THAT THERE ARE M ERRY-GO-ROU N DS AND BAND CONCERTS WHERE YOU ARE.
Belki oraya döndüğün zaman, yaşadığın yerde atlıkarıncaları ve orkestra konserlerini bulacaksın, Martin.
There are concerts, parties, dances, ladies in beautiful gowns, elegant men in tall hats.
Konserler, partiler, dans var... Güzel elbiseli bayanlar, uzun şapkalı şık erkekler.
You'll work, audition, give concerts.
Mücadele etmeye alışığım. Çalışacaksın, dinletiler yapacak konserler vereceksin.
Museums, art galleries, concerts.
Müzelere, sanat galerilerine, konserlere.
We used to attend the same concerts.
Konserlere gelirdi.
Says she's been going to operas, concerts, museums.
Operalara, konserlere, müzelere gittiğini yazıyor.
I take you to concerts, to museums, to movies.
Seni konserlere, müzelere, filmlere götürüyorum.
I gave concerts.
Konserler verirdim.
Entertainment abounds, such as concerts and films.
Eğlenceden bol bir şey yok, mesela konserler sinema filmleri.
She wants to visit museums, attend seminars, go to good concerts discover French culture.
O sadece müzeyi gezecek, Seminere gidecek. İyi müzik dinlemek ve Fransız kültürünü keşfetmek için geldi.
No one goes to the concerts.
Konser salonuna gitmezsiniz.
We have met before, at the charity concerts several years ago.
Daha önce tanışmıştık, birkaç yıl önceki yardım derneği konserlerinde.
This afternoon, there were concerts in the occupied cities.
Başka neler var? İyi günler bayım.
There's concerts on the mainland.
Karşıda konserler olur.
A party of us went to a couple of concerts while we were there.
Bir kısmımız oradayken bir iki konsere gittik.
Theater, concerts, good movies?
Tiyatro, konserler, kaliteli filmler...
There's a busy day tomorrow Of concerts and promotional tours.
Yarın konserler ve tanıtım turnesiyle dolu bir gün olacak.
I'll sing in charity concerts to aid the needy children.
Muhtaç çocuklar için konser vereceğim.
She fires us, cancels Vegas and gives free concerts for gook orphans.
Bizi kovdu, Vegas2ı iptal etti ve şimdi öksüz veletler yararına bedava konserler veriyor.
After Venice, she gave no more concerts?
Venedik'ten sonra, bir daha konser vermedi mi?
They used this room for concerts.
Bu odayı konserler için kullanıyorlardı.
For many years she devoted herself to the piano and she even played in public concerts.
Yıllarca kendini piyanoya adamış ve halk konserlerinde çalmış.
MUSEUMS TO GO TO, CONCERTS- -
Gidilecek müzeler, konserler...
Ill hate leaving Manhattan and missing certain ballets and concerts.
Manhattan'dan ayrılmaktan nefret ediyorum. Konserleri kaçıracağım.
Remember that impresario, Arthur Fox, that used to promote Mom's concerts?
Eskiden annemin konserlerinin tanıtımını yapan menajer vardı ya, Arthur Fox?
I gave five school concerts in Los Angeles.
Los Angeles'ta beş okul konseri verdim.
We used to go to concerts together.
Birlikte konserlere giderdik.
Concerts in the park, that is.
Parklardaki konserlere giderdik tabii.
My concerts take up all of my time.
Konserlerim tüm zamanımı alıyor.
I have no time for concerts.
Konsere ayıracak vaktim yok.
And I want live concerts.
Ve konser kayıtları.
I hear your concerts are quite successful.
Konserlerinizin çok başarılıymış.
These concerts are a bore.
Bu konserler çok sıkıcı!