Concerned traducir turco
12,303 traducción paralela
- Anything less than 330 million and I'm supposed to be concerned.
- 330 milyonun altında bir şey var ve ben de endişe etmem gerekiyor.
You will admit, after this incident I am rightly concerned, What their safety
Takdir edersiniz ki yaşanan olaydan sonra haklı olarak güvenliğinden endişe ediyorum.
As far as they're concerned, we're a bunch of dirty spics and wops and we can fuck off and do what we need to do as long as we leave them alone.
Onlara kalırsa bizler, bir avuç aşağıIık ispanyol ve italyanız ve onları siktir edip yalnız bıraktığımız sürece burada her boku yiyebiliriz.
We're mostly concerned with why the last three supply runs were hit.
Son üç tedarik işinin batırıImasından sonra büyük endişelerimiz var.
- We were concerned by your last letter.
- Son gönderdiğin mektuptan dolayı endişelendik.
I'm about to potentially end a life here and certainly change my own, so forgive me if I'm not overly concerned with the schedule of you or the doctor.
Eğer daha sık arasaydın beni daha iyi tanırdın. Russell, Jesse ile ilgili şakalar yapıyorum ama onu seviyorum ben. Flo ile beraber düşündük de ikiniz artık öpüşün ve barışın.
She's very concerned about you.
O senin için çok endişeliydi.
But not that I'm concerned.
Çok da umurumda değil ama.
I'm concerned about Cassie, doctor.
Cassie için endişeliyim doktor.
We're all very concerned with Cassie's well being, father.
Cassie'nin well being, father.
I became concerned... In the light of Vulcans demise... that I owed a debt of duty to my species.
Vulkanların yok olmasından sonra türüme karşı olan görevlerimi düşünmeye başladım.
I'm getting concerned about Will and I was wondering if you could just call me back.
Will için endişeleniyorum. Beni aramanız mümkün mü acaba?
I'm concerned that some of... Some of your life choices have been very unconventional lately.
Endişeleniyorum son zamanlarda hayatla ilgili kararların alışılmışın oldukça dışında.
As Dar as the evidence is concerned, she was last seen entering a gas-station bathroom in Tulsa, Oklahoma.
Kanıtlara göre, en son Tulsa, Oklahoma'da benzinci tuvaletine girerken görülmüş.
As far as she's concerned, Billy died two days ago.
Bilmesi gereken tek şey, Billy'nin iki gün önce öldüğü.
Mr. Arbogast chief among the attributes that makes us so very good at our job is that, as far as the world is concerned, we don't exist.
Bay Arbogast bizi işimizde bu kadar iyi yapan özelliklerin başında dünyanın gözünde hiç var olmayışımız gelir.
It's never concerned her before.
Daha önce buna hiç hevesli değildi.
Where the grand affair of education is concerned, there's no excuse for half-measures.
Eğitim söz konusu olduğunda savsaklama kabul edilemez.
Mama has always been concerned for my future.
Annem her zaman geleceğim konusunda endişe duymuştur.
Though I detest imprudence and sincere emotions of all kinds, where Manwaring's concerned... And very quickly he was in good humor?
Düşüncesizlik ve tüm diğer içten duygulardan uzaklaştığımı düşünüyordum ama Manwaring söz konusu olduğunda... o kadar kısa sürede, şakacılığını geri mi kazanmış?
I'm not really concerned with what Dylan likes.
Sevip sevmemesi derdim değil.
- Well, this office is currently concerned with very major incidents.
- Bu ofis artık büyük olaylarla ilgileniyor.
- My husband and I are concerned that you should now get the very best treatment available.
- Kocam ve ben mevcut olan en iyi tedaviyi almanız konusuyla ilgileniyoruz.
Also because I was concerned about you... and your sister, and I liked you.
- Kısmen. Ayrıca senin için endişe ediyordum. Ve kardeşin için.
Concerned women for America?
Amerika için kaygılı kadınlar mı?
It's fine as far as I'm concerned.
Bana kalırsa yeterli.
As far as you're concerned, you don't know anything, you didn't see anything.
Tamam mı? Sadece hiçbir şey bilmediğini, görmediğini söyle.
I'm a little concerned, man.
Biraz endişeliyim, adamım.
Well, frankly, Mr. Palmer, we're concerned about the people that Jalen's been hanging around with lately.
Açıkçası, Bay Palmer, Jalen'in son zamanlarda asılı durduğu insanlardan endişe duyuyoruz.
We're concerned about the people that Jalen's been hanging around with.
Insanlardan endişe duyuyoruz Jalen'in yanında dolaştığını.
Alert me at any time if you feel stressed, anxious or concerned.
Eğer stresli hissediyorsan beni her zaman uyar Endişeli veya endişeli.
Sir, we're concerned about the mental health
Bayım müşterilerimizin akıl sağlığından endişe ediyoruz.
You know what Arthur was concerned about? - What?
Arthur neden endişe duyuyordu biliyor musun?
As far as you should be concerned, she's already dead.
Endişelenmene gerek yok o zaten öldü.
No, I'm just concerned.
Değilim, ama endişeliyim, Richard.
I'm concerned because this is what I feared.
Endişeliyim çünkü olanlar tam korktuğum gibi.
I'm surprised you're so concerned with my safety.
Güvenliğimi bu kadar önemsemene çok şaşırdım.
As far as NASA and the rest of the world is concerned, the United States just landed on the moon.
NASA ve dünyanın geri kalanının bildiği kadarıyla ABD, Ay'a iniş yapmış olacak.
I was always concerned.
Ben hep endişeliydim.
Honey, your mother and I are concerned about you.
Tatlım, annen ve ben senin için endişeleniyor.
Now, why are you so concerned with me going hunting'?
Şimdi neden benimle uğraşmaya uğraşıyorsun?
Is there any large body of people you're not concerned about?
Hakkında endişelenmediğiniz büyük bir insan topluluğu var mı?
But your father was still concerned about the dam.
Ama baban hala Barajdan endişeliydi.
Well, yeah. We have to be a little concerned with the rookie at this point, anyway.
Evet, bu noktada çaylak için endişelenmemiz gerekiyor.
Do you know who I'm a little bit concerned about? - Me.
Ben kimin için endişeleniyorum sence?
Ed, I am extremely concerned about this.
Ed, bu konuda çok fazla endişeliyim.
I became concerned that perhaps I was incapable.
Belki de benim iktidarsız olduğum konusunda endişeliydim.
You're concerned about self-incrimination?
İtham altında kalmaktan mı korkuyorsunuz?
To say to the jury she's not concerned about them.
Jüriye onlarla ilgilenmediğini göstermek için. Aslında çok ilgisini çekiyor.
They're concerned about ticket sales.
Bilet satışlarından kaygı duyuyorlar.
And as far as they're concerned, we're the ones who blew up the Donnager.
Ayrıca onlara göre Donnager'ı havaya biz uçurduk.