Don't ask traducir turco
13,969 traducción paralela
I don't ask for very much.
- Fazla bir şey istemiyorum.
If the DEO knows about your dad, Why don't you just go ask them?
DEO babanı biliyorsa neden onlara sormuyorsun?
I don't ask questions, I don't complain,
Soru sormuyorum, şikayet etmiyorum.
- And don't even ask me about the hallway cameras.
- Ve koridordaki kameraları sorma bile.
Ask what you want about Adrangi, but don't expect much.
Adrangi hakkında istediğinizi sorun ama beklentinizi düşük tutun.
Well, why don't we go ask him?
- Neden gidip ona sormuyoruz?
- Don't ask.
- Sorma Kudret abi.
C'mon, don't overdo it.
Abartmayın Allah aşkına, siz de.
I didn't know if this was more of a Mr. Miyagi, Daniel-San, don't-ask-any-questions kind of thing, or... you know.
Bunun, Bay Miyagi ve Daniel-San gibi soru sorma türünde bir şey mi olacağım bilmiyorum ya da... Anlarsınız işte.
Now for sure you got a question to ask me, don't you?
Şimdi bana soracak bir sorunuz var, değil mi?
But when you're making a sacrifice for someone, you don't ask them if it's okay... you just go ahead and do it.
Ancak birileri için fedakârlık yaparken sakıncası olup olmadığını sormazsın. Yaparsın gider.
You fellas want to know what happened, why don't you ask the guy we pulled out next door?
Ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız neden yan binadan çıkardığımız adama sormuyorsunuz?
I don't know what happened. And I know that, you know, you're a real fixer from summer camp, wood shop, making all those lanyards, so I figured you could help me.
Ne olduğunu bilmiyorum, ama yaz kampındaki ahşap atölyesinde, askı iplerini yaparken, iyi bir tamirciydin.
Well, then why don't you call your whore and ask her what she would do?
Neden sürtüğünü arayıp sen ne yapardın diye sormuyorsun?
Just put this on and don't ask questions.
- Şunu tak ve soru sormayı bırak.
I don't even know what questions to ask him.
Ona ne soru soracağımı bilmiyorum bile.
- Then you don't know what love is.
- O zaman "aşk" ın ne demek olduğunu bilmiyorsun.
I don't know what to do any more, my love.
Daha ne yapabilirim bilmiyorum aşkım.
Hey, Phil! Before you ask, everything's fine. Don't worry.
Sen sormadan söyleyeyim, her şey yolunda.
- Don't ask me.
- Bana sorma.
Don't you want to ask how I got the wound?
Nasıl yaralandığımı sormayacak mısın?
Why don't you just flat-out ask me if I'm screwing her?
- Doğrudan yatıyor musunuz diye sorsana?
I don't think... don't ask me.
Hiçbir şey düşünmüyorum.
What do you mean, "don't ask me?"
"Bana sorma" da ne demek?
If you ask me why my father became an alcoholic, I don't know.
Babamın neden alkolik olduğunu sorarsanız yanıtını bilmiyorum.
I don't need to ask your opinion.
Fikrini sormama gerek yok.
Why don't I ask the chef.
Bir şefe sorayım.
I don't have to ask you.
Sana sormayacağım.
Oh, no, no, no, you don't get to ask me that.
- Hayır hayır, bunu sormaya hakkın yok.
Uh, don't ask me.
Bana sorma.
But when I ask you if you want to have babies, you're all, "I don't know, yes, no, maybe, uh..."
Ben bebek istiyor musun diye sorduğumda ise tek cevabın "Bilmiyorum, evet, belki" oldu.
If you need liquid helium so bad, I know a guy who can get you some, if you don't ask too many questions.
Sıvı helyum bu kadar çok lazımsa bir tanıdığım var. Size biraz bulabilir. Tabii fazla soru sormazsanız.
Don't ask too many questions?
Fazla soru sormak yok.
When Gabriel Waincroft asks you to do something, you don't ask questions.
Gabriel Waincroft senden bir şey isterse yaparsın soru falan sormazsın.
I just don't understand it, Cupid Me.
Sadece anlayamıyorum, Aşk Tanrısı Eric.
Why don't I just ask him to bring us some?
Neden ondan bize biraz kan getirmesini istemiyoruz?
Um, Casey, why don't you pop out and ask the nurse when the doctor's gonna be by.
Casey, hemşireye gidip doktorun ne zaman burada olacağını sorsana.
I only ask because I don't feel well.
Sadece iyi hissetmediğim için soruyorum.
But I don't brag about all the girls who follow me, ask for my number.
Beni takip edip numaramı isteyen kızlarla hava atmayorum ama ben.
Don't ask me anymore.
Bana soru sormayı kesin.
Don, if you are recording me, and I ask, you have to acknowledge it or the recording cannot be used in a court of law.
Don, eğer beni kaydediyorsan, senden isteğim bunun hakkında bilgilendirmen yoksa kayıt mahkemede kullanılamaz.
Don't ask me how I know that.
Bunu nereden bildiğimi sorma sakın.
I don't suppose it would do me any good to ask you how you ended up tangling with him in that club.
Onu kulüpte nasıl bulduğunu sormak istediğimi hiç sanmıyorum.
- Shut your damn mouth! - You don't believe me, ask him.
Kapa o lanet çeneni.
Yeah. But don't ask me.
Ama bana sorma, cidden.
Just don't ask me to marry you.
Seninle evlenmemi isteme yeter.
Don't ask...
Sorma...
Don't ask why!
Nedenini sorma!
- Don't ask. Okay.
Pekâlâ sormayacağım.
Damn it... [I love you] Don't you know that you write your love in pencil?
Delireceğim... = Seni seviyorum = Aşkınızı kalemle yazmayı bilmiyor musunuz?
And if there's anything you need in the future, you don't hesitate to ask.
İleride bir şeye ihtiyacınız olursa, hiç çekinmeyin.
don't ask me 220
don't ask questions 83
don't ask me why 76
don't ask me that 22
don't ask me how 41
asked 24
asking 38
aske 51
ask me anything 71
ask me a question 31
don't ask questions 83
don't ask me why 76
don't ask me that 22
don't ask me how 41
asked 24
asking 38
aske 51
ask me anything 71
ask me a question 31
ask your mother 32
ask me 205
ask me anything you want 22
ask her 221
ask your questions 26
ask away 74
ask me again 35
asked and answered 66
ask your father 22
ask questions later 24
ask me 205
ask me anything you want 22
ask her 221
ask your questions 26
ask away 74
ask me again 35
asked and answered 66
ask your father 22
ask questions later 24
ask questions 22
ask me what 45
ask her out 51
ask around 58
asking for help 16
ask you a question 17
asking questions 54
ask him 412
ask mr 28
ask yourself 98
ask me what 45
ask her out 51
ask around 58
asking for help 16
ask you a question 17
asking questions 54
ask him 412
ask mr 28
ask yourself 98