For all of it traducir turco
4,448 traducción paralela
Hopefully we'll have time for all of it.
- Umarım her şey için zaman olur.
And where am I for all of it?
Peki ben neredeydim?
"It's vanished trees, the trees that had made way for Gatsby's house, had once pandered in whispers to the last and greatest of all human dreams..."
"Gatsby'nin konağına kerestelik eden yitik ağaçları bir zamanlar bütün insan düşlerinin en sonuncusuna en yücesine fısıltılarla muhabbet tellallığı etmişti."
It's been three months with no profits to speak of and nobody knows what it's all been for because you don't trust them with the truth.
Zor günler. Üç aydır adı anılacak bir kâr yapamadık ve kimse de sebebini bilmiyor çünkü onlara gerçeği verecek kadar güvenmiyorsun.
It was for you, Jake. All of it.
Senin içindi, Jake.
It is our duty to get rid of the blockage once and for all.
Görevimiz de hepimiz için bu tıkanıklığı hemen ortadan kaldırmaktır.
It just took all of the fun out of it for me.
Bütün eğlenceyi alır götürürdü.
Once and for all, you guys need to understand how much better it would be if the two of you were friends.
İIk ve son kez, eğer arkadaş olsaydınız ne kadar iyi olacağını anlamanız gerek.
I think it would do more harm than good. For all of us.
Sanırım böyle bir şey hepimize yarardan çok zarar getirir.
Even the purest mirror gives a tone to the sky and as the colour is increased, it destroys all the colour of nature by its... by its own dullness, while water often seems to challenge the sky for... brightness and... and when possessing colour... its reflections of objects appear more possible.
En kusursuz ayna bile gökyüzüne bir ton katar. Renk arttığı sürece kendi donukluğuyla doğanın tüm renklerini yok eder. Fakat su daima parlaklık konusunda gökyüzüne meydan okuyor gibidir.
A beautiful woman who lived in the sea and.. ... had the tail of a fish, and yet she.. Somehow for her, it all worked.
Denizde yaşayan güzel genç bir kadın bir balık kuyruğuna sahipti ve henüz o bir şekilde onun için her şey yolundaydı.
Promise of six grand was all it took to fit you for strings.
Zokayı yutman için tek gereken 6 bin dolar sözü vermemdi.
Yeah, we're gonna be seeing a lot of each other, Mr. Stewart, but, um, for now, it all looks pretty positive.
Birbirimizi daha çok göreceğiz Bay Stewart ama şimdilik her şey yolunda görünüyor.
FOR WHAT IT'S WORTH, IN 50 % OF ALL STILLBIRTHS, THERE IS NO KNOWN CAUSE OF DEATH.
Bir anlamı olur mu bilemem ama ölü doğumların yarısında ölüm sebebi bilinemiyor.
So let me ask you, have you ever been watching TV, a film, or driving in your car, and you drifted off for what seemed like hours, only to snap out of it and realize it all happened in a blink of an eye?
Bırakta sana sorayım, Televizyon ya da film seyrederken, araba kullanırken, ve saatlerce sürecekmiş gibi geldiğinde bu alışkanlıkları bırakıp sadece hatırlayın Her şey göz açıp kapayıncaya kadar geçti mi?
And so it is for all of us... music gives us something we
Ve bu hepimiz için geçerli...
For all that's in the world, lust of the flesh, lust of the eyes, pride of life it's not of the father. It's of the world.
Çünkü dünyaya ait olan her şey, doğal benliğin tutkuları gözün tutkuları ve maddi yaşamın verdiği gurur Tanrı'dan değil, dünyadandır. "
Maybe the two of youse can either drown or get eaten by a shark and make it a holiday for all of us.
Belki de suda boğulursunuz ya da köpek balığı sizi yer de biz de bayram ederiz.
It would be the same for my Dad if all of my sisters were married with men from Auvergne!
Babam, Auvergne'yi gelin olarak hiç istememişti.
For all we know, it may have come from another part of the Milky Way.
Bildigimiz kadariyla, Samanyolu'nun baska bir bölgesinden gelmis olabilir.
That's all of it, 450, every cent I got for graduation.
Hepsi bu kadar, 450, mezuniyetten kazandığımın her kuruşu.
You spent five years of your life crusading against drugs and you throw it all away for some bloke who fakes his own death and knocks off some poor junkie.
Hayatının beş yılını uyuşturucuyla mücadeleye adadın, ve şimdi.. hepsini bir kenara bırakıp bir kaç aciz bağımlıyı soyan ve sahte ölümüyle herkesi kandıran bir herifin peşine düşüyorsun.
Now I give him credit for what he's doing, taking care of the child and all, but he's only doing it because he feels like he has no other option.
Ben onun yaptıklarını takdir ediyorum, çocuğa bakmış olmasını. Ama o bunu, başka bir seçeneği olmadığına inandığı için yapıyor.
So all of this, all of the tutoring, all of the full-time parenting, as good as it is, someday soon... things will be a lot different for Eloise, right?
O zaman tüm bunlar, tüm bu özel eğitim, üstüne tam zamanlı ebeveynlik çok iyi gitse de çok geçmeden Eloise için şartlar fazlasıyla değişecek. Değil mi?
You will be pulled from this shitty little shack you call a research facility so fast that the only thing relevant to be shown for any of this is the way it's all exposed, wrecked, and forgotten.
Bu kulübe bozması, sözde araştırma tesisinden çıkartılacaksın. Şimdiye kadar ortada mantıklı görünen tek şey buranın unutulmuş, harap bir yer olduğudur.
I will use it for all of us.
Hepimiz için kullanacağım.
You've been given a second chance, and as your Chancellor, it is my hope that you see this as not just a chance for you, but a chance for all of us, indeed for mankind itself.
Size ikinci bi şans verildi ve sizin başkanınız olarak, benim umudum bunu sadece sizin için bir şans değil, hepimiz için bir şans olarak görmek. ... işin gerçeği tüm insanoğlu için.
! For Christ's sake, all week I'm up and down on that train and all I want is just one night of conversation with my children. You know, without "I don't like it" and "Can I leave now?"
Tanrı aşkına, her hafta şu trenle gidip geliyorum ve tek istediğim çocuklarımla, onu sevmiyorum, artık gidebilir miyim gibi şeyler duymadan hoş sohbet bir akşam geçirmek.
Anyway, for me, it all begins in here in the most tiniest of ways.
Her neyse, benim için her şey burada başlıyor, olabilecek en küçük şekilde.
Sometimes it feels like the ghosts of the past are all about and crowding in, vying for space and recognition.
Bazen geçmişin hayaletleri üşüşüyor gibi geliyor bana kendilerine yer açmaya çalışıyorlar.
Take the meat out of Mickey's truck and cut it up for him, all right?
Mickey'in kamyonetinden etleri al ve kes olur mu?
A man dedicates his life to the pursuit of the truth, and all he has to show for it is a cardboard box full of crap.
Hayatını gerçekleri bulmaya adamış bir adam ve bunu gösteren tek şey bir karton kutusu dolu ıvır zıvır.
It stood, like the consciousness of all Danes as an impregnable fortress against the enemy to the south but would prove to be dilapidated and totally unprepared for war.
Bütün Danimarkalıların güneyden gelen düşmanlara karşı kalenin zaptedilemez olduğunu düşünmesi, virana döndüklerini ve savaşa hazır olmadıklarının bir kanıtıydı.
It was an education for all of the senses.
Tüm duyular için bir eğitimdi.
Science has made it possible for us to construct this family tree for all the species of life on Earth.
Bilim, Yeryüzündeki tüm türlerden oluşan bu aile ağacını oluşturmamıza imkan vermiştir.
So I get on board with it and thus all you've done for the past couple of years is disappoint me.
Yani buna katılıyorum ama son birkaç yılda.. .. yaptığın tek şey beni hayak kırıklığına uğratmaktı.
The present has no appeal for me at all, and as for the future, I can only think of the mortifying fact that it will end one day.
Günümüz, bana pek uygun değil. Geleceğe gelirsek, küçük düşürülme durumunun bir gün son bulacağına inanıyorum.
It's a log of all the transfers that I made for the cartel.
Kartel için yaptığım tüm transferlerin günlüğü.
So was my little drifter, The Spoils of Babylon. It broke free... for all to see... almost... against my will.
Böylece benim küçük serserim, The Spoils of Babylon herkes izlesin diye özgürlüğüne kavuştu.
Um... it's wonderful to be here today not only to see these fantastic facilities for the first time but also to see all of you overwhelming as you are to this nervous speaker.
Bugün burada olmak harika sadece bu fantastik hizmetleri ilk kez görmek değil aynı zamanda sizleri görmek. Böyle gergin bir konuşmacıdan sıkılabilirsiniz.
After all, when it comes to the history of the Middle East it never ends well for idealists, does it?
Velhasıl, konu Ortadoğu tarihine geldiğinde idealistler için hiç de iyi sonuçlanmaz, değil mi?
And the joke was, of course I didn't have to because all I had to do was lie down for it.
Şakaydı, tabii ki yapmak zorunda değildim, çünkü yapmam gereken şey alta yatmaktı.
We've all been wondering what's in it for Nicolas from Cliff after all of this?
Hepimiz Nicolas'ın bu olanlardan sonra neden hala Cliff'le çalıştığını merak ediyorduk.
There'll be eggs for breakfast, sandwiches for lunch, And chicken for dinner, And I want you to eat all of it.
Kahvaltı için yumurtalar, öğle yemeği için sandviçler,... akşam yemeği için de tavuk var,... ayrıca bunların hepsini yiyeceksiniz.
They would go do classes at school for the kids, so it was very educational for all of us.
Okullara gidiyorlardı. Bizim için eğiticiydi.
Man, I got a chance here, and I'm doing it for all of us.
Adamım, burada bir şansım var, ve bunu hepimiz için yapıyorum.
It's for all of our safety, Nick.
Güvenliğimiz için, Nick.
It lay there for eons before dealing life on Earth its most devastating blow of all time.
Dünya'daki yaşama en yıkıcı darbesini vurmadan önce çağlar boyu öylece kaldı.
And it was madness for a Habsburg to visit Sarajevo on this day of all days, for the 28th was the most important date in the Serb calendar.
Ve Habsburg'tan birinin Saraybosna'yı bu günde ziyaret etmesi delilikti çünkü ayın 28'i Sırp takvimi için en önemli tarihti.
And now all of you are going to pay for it.
Ve şimdi hepiniz bunun bedelini ödeyeceksiniz.
Maybe the two of them running into each other would be for the best... get it over with, and then we can all get back to our lives.
Belki ikisi birbirlerine kazara rastlarsa, üstesinden gelip, bu durumu atlatabilirler, ve biz de böylece yaşamlarımıza geri dönebiliriz.
for all i care 74
for all intents and purposes 51
for all we know 381
for all i know 267
for all i knew 20
for all you know 82
for all eternity 28
for all of us 271
for all our sakes 38
for all of you 34
for all intents and purposes 51
for all we know 381
for all i know 267
for all i knew 20
for all you know 82
for all eternity 28
for all of us 271
for all our sakes 38
for all of you 34
all of it 1580
of it 49
for as long as i can remember 39
for a while 430
for a few days 45
for a while now 24
for a while there 37
for a walk 37
for a change 108
for an hour 41
of it 49
for as long as i can remember 39
for a while 430
for a few days 45
for a while now 24
for a while there 37
for a walk 37
for a change 108
for an hour 41