For everybody traducir turco
4,791 traducción paralela
And I think I speak for everybody- -
Ve bence herkes adına bunu söylüyorum...
The shit that is... well, take it off the back shelf, blow the dust off and hold it out there for everybody.
Bu boktan durumu arka raftan al, tozunu üfle ve onu herkese açık tut.
Big win for everybody.
Herkes için büyük bir zaferdi.
I'm gonna turn the power on for everybody.
Elektriği herkes için geri getireceğim.
This was for everybody!
Bu herkes içindi!
Oh, come on, there's enough for everybody.
Yapmayın, herkese yetecek kadar var.
Salvation is a place for everybody, and there's peace there.
Kurtuluş herkes içindir ve orada huzur vardır.
I wanna pay the medical bills for everybody who got hurt at my show.
Gösterimde yaralananların faturasını ödemek istiyorum.
A salvation is a place for everybody, but it's a choice to go there.
Kurtuluş herkes içindir ama oraya gitmek bir seçimdir.
I got a surprise for everybody.
Herkese bir sürprizim var.
Keeps our lakes and streams full of fish for everybody.
Göllerimiz ve derelerimizde herkes için balık oluyor.
And I'll be wrong, and that'll be good for everybody.
Yanılıyorsam kimse için sorun yok.
It's gonna be better for everybody, all right?
Böylesi hepimiz için daha iyi olacak.
They're hard for everybody, Dad.
Herkes için zordur, baba.
That's fun for everybody.
Herkes eğleniyor.
It's the best thing for everybody.
Bu herkes için en iyisi.
I know it's been a tough couple of shifts for everybody.
Son günler herkes için çok zor geçti.
Give it up for Liz Lemon, everybody!
Liz Lemon'ı alkışlayayım, millet!
He was in a park about two miles away from the crime scene, walking around in circles and taking pictures of everybody and everything, for over half an hour.
- Olay mahallinden 3 km kadar uzakta bulunan bir parktaymış. Yarım saatten fazla süre daireler çizerek, oradaki herkesin ve her şeyin fotoğraflarını çekmiş.
He wants everybody here for no good reason.
Nedensiz yere herkesi burada istiyor.
If George has something for himself, then he'll be so much happier and everybody wants that.
Belki de George'nin kendine ait bir şeyi olsa daha mutlu olabilirdi. Herkeste bunu istiyor.
I know you feel like you have to be the rock for this family... and worry about everybody's boy problems and nosebleeds... and... who has enough greens.
Bu ailenin en sağlam üyesi olman gerektiğini düşünüyorsun, biliyorum. Herkesin sevgili sorunları, burun kanamaları ve yeterli sebze yiyip yemediği konusunda endişeleneceksin illa.
I just want to thank everybody for their kind words, their cards, emails.
Ben sadece onlara sözleri, kartları, e-postaları için teşekkür etmek istiyorum.
Well, everybody's looking for him, they just don't know who to look for.
Herkes onu arıyor ama kimi aradığını da bilmiyor. - Ne kadardır kovalıyorsun ki sen onu?
... Angels and devils, everybody except for God.
-... Melekler ve şeytanlar, Tanrı hariç herkes
I feel like I should be cause everybody's so happy for me right now.
- İyi olmalıymışım gibi hissediyorum - çünkü herkes benim için seviniyor.
PLEASE MAKE SOME NOISE FOR MY GOOD BUDDY PATRICK MOOTE, EVERYBODY, PATRICK MOOTE!
Lütfen, sevgili dostum Patrick Moote için biraz gürültü yapın ve işte Patrick Moote!
Everybody vouched for you, even Bobby S.
Herkes hatta Bobby S bile sana kefildi.
Everybody is looking for him outside the asylum, but what if he never left?
Herkes onu tımarhanenin dışında arıyor ama ya hiç ayrılmadıysa?
Look, if this works out, everybody's gonna win... except for that tropical fish store we're booting out of there.
Hem bu iş olursa herkes kazanacak. Oradan defedeceğimiz tropik balıkçı dükkânı dışında.
Oh, cool. Everybody, Dion's going to sing a song for us now.
Millet, Dion bize bir şarkı söyleyecek.
Everybody thinks he's good for it, except for the girl who actually saw the killer.
Herkes katilin o olduğunu düşünüyor katili gerçekten gören kız dışında.
Of course, it is people like me, who have fought for your freedom, yours and yours and yours and yours and yours and yours, everybody.
Elbette, özgürlüğünüz için savaşan benim gibi insanlar senin için, senin için, senin için, herkes için.
Everybody back to our house for some honey-glazed ham.
Biraz balla kaplanmış jambon yemek için bizim eve gidiyoruz.
Everybody needs a shot at neuro, and you need a chance to see other specialties, so Brooks is gonna be on my service for the rest of the week.
Herkese beyin cerrahisinde bir şans vermek gerek. Senin de diğer uzmanlık alanlarını görmen lazım. Hafta boyunca Brooks benim servisimde olacak.
Your first tour when you came to mobile... I waited outside that entrance for you, and I saw you, and you looked so pretty, and everybody was out there hollering your name, and I was, too.
İlk turundu, ilk defa şehir dışına çıkmıştın dışarıda seni bekledim sonra da seni gördüm çok güzel görünüyordun ve oradaki herkes çığlıklarla adını haykırıyordu tabii ben de.
Everybody knows she's a lock for the Tony.
Kesin Tony alacağını herkes biliyor.
So everybody knows what's in that letter except for me?
Yani mektupta ne olduğunu benim dışımda herkes biliyor mu?
I don't want to gross everybody out, but we did not make meatballs for this pasta.
Herkesin midesini bulandırmak istemem ama makarnanın yanında köfte yapmamıştık.
I mean, that's why I was scared to... tell everybody that I was gay. I mean,'cause it... felt like I was coming out all over again. Thank you for keeping me honest.
Bu yüzden de gay olduğumu herkese söylemekten korktum.
Everybody came here for you.
Herkes buraya senin için geldi.
Everybody in Chinatown's saying that you work for Kay Song.
Chinatown'da herkes senin Kay Song için çalıştığını söylüyor.
We'll have everybody jumping out of their skins when, for all we know, Mendoza's holed up in Miami.
Herkesin ödü kopar. Mendoza hâlâ Miami'de saklanıyor bile olabilir.
Okay, everybody fan out and look for your father.
Pekâlâ, herkes dağılıp arasın onu.
Aw! Well, listen up, everybody,'cause it's time for our grand prize drawing for those tickets to see Celine Dion live in Las Vegas!
Celine Dion'ı Las Vegas'ta canlı dinleme imkânı için çekiliş vakti geldi!
Well, are they sitting everybody down for interviews? 'Cause they think I did something wrong.
Bir hata yaptığımı düşündükleri için herkesle görüşüyorlar.
Grandma and grandpa Jones in town for the big High School graduation along with auntie Sue and Uncle Mark, matter of fact everybody here at the mystic grill for graduation brunch.
Büyük lise mezuniyeti için kasabaya gelen büyükanne ve büyükbaba Jones'un. Yanında da Sue teyze ve Mark amca var. Aslında mezuniyet yemeği için buraya, Mystic Grill'e gelen herkes.
♪ leaving everybody begging for more
# Daha fazlası için yalvardı herkes #
Not everybody has what it takes for the job.
Herkes bu işi yapamaz.
The CIA, the NSA, the NCTC, everybody, every intelligence organization is calling for your head on a pike, which means you get to look forward to spending the rest of your life in a dark hole.
CIA, NSA, NCTS her istihbarat örgütü senin kelleni istiyor. Bunun anlamı ; hayatının geri kalanını karanlık bir delikte yaşamak için sabırsızlanıyorsun demektir.
Everybody get ready, wait for my signal.
Herkes hazır olsun. Benden işaret bekleyin.
everybody 7095
everybody lies 40
everybody say 39
everybody wins 119
everybody makes mistakes 47
everybody knows 130
everybody out 505
everybody down 177
everybody knows that 177
everybody happy 34
everybody lies 40
everybody say 39
everybody wins 119
everybody makes mistakes 47
everybody knows 130
everybody out 505
everybody down 177
everybody knows that 177
everybody happy 34
everybody does it 42
everybody dies 60
everybody okay 80
everybody stay calm 41
everybody knows it 44
everybody get down 50
everybody here 37
everybody up 80
everybody does 125
everybody else 80
everybody dies 60
everybody okay 80
everybody stay calm 41
everybody knows it 44
everybody get down 50
everybody here 37
everybody up 80
everybody does 125
everybody else 80