For the money traducir turco
8,956 traducción paralela
~ I want the card for the money.
- Para için istiyorum.
So, come back. Is there some, like... some legal thing you got to stay for the money or something?
Sadede gel, para mevzularında hukuki bir durum için mi burada kalıyorsun?
He says he's gonna give you Cassie in exchange for the money.
Paranın karşılığında, Cassie'yi sana teslim edeceğini söyledi.
For the money?
Para için mi, yani?
I was doing it for the money.
Para için yapıyordum.
Well, man, I'm in it for the money, but hey, it's the little perks that make it so rewarding.
Ben bunu para için yapıyorum ama böyle küçük sürprizler, işi yapmaya değiyor.
I come for the money!
- Para için geldim.
It's certainly not for the money.
- Para için olmadığı bir kesin.
If we want to keep the lights on, we gotta take some cases for the money.
Eğer burada yaşamaya devam etmek istiyorsak para için dava almaya başlamalıyız.
Donna is going to take some of the money you usually use on your trips and establish an education program through the foundation I work for.
Normalde gezi için harcadığınız paranın bir kısmıyla Donna vakfımızdaki bir programa bağış yapacak.
It's called "Teach Yo'Self," and you and the other teachers will get money for after-school programs, for music, art, math, whatever you want.
Adı "Dersine Bak!" Diğer öğretmenlerle birlikte ders sonrası aktiviteler için ücret alacaksınız. Müzik, resim, matematik. Ne işlerseniz.
Look, I don't have the money for a raise.
Sana zam yapacak para yok bende.
Look, I appreciate everything that you guys have done for me, but even if I put in the time and the money to refurbish this trash heap, it's not gonna change the fact that no respectable people live in this part of town anymore.
Yaptığınız her şey için sağ olun ama gerekli zamanı yaratıp parayı bulsam bile buralarda saygıdeğer kimsenin oturmadığı gerçeğini değiştiremem ki.
It means that we're not going to have the money for a while,'cause the whole case has to get resolved and then I have access to it.
Bir süre parayı alamıyoruz demek. Çünkü davanın çözülmesi lazım. - Ondan sonra erişimim olacak.
The Internet has destroyed the musician's ability to make money, because our work is downloaded for free online.
İnternet müzisyenlerin yeteneğini para kazanmak için yok etti, çünkü emeğimiz internette bedavaya indiriliyor.
And instead, he gives the money straight back to his deadbeat associates, then he eludes my warrant for his arrest and leads an angry mob to destroy my home.
Ve bunun yerine, parayı dosdoğru avantacı ortaklarına verdi, sonrada onun için çıkarttığım tutuklama emrinden kurtuldu ve kızgın bir kalabalığı evimi yok etmesi için gönderdi.
I need some money for the bus.
Otobüs için para lazım.
'After countless meetings and debates...''... and squandering the tax-payer's money, it was finally decided...''... that, an Elite program will be tested for 5 years.'
Sayısız toplantılar ve tartışmalar sonrası vergi veren insanların paralarının çarçu edildiğine sonunda karar verildi. Bu yüzden beş yıl boyunca denetimler sıklaştıralacaktı.
Why do you need all this money if I'm paying for the roof over your head?
Başını sokacak evinin masraflarını ben karşılarken, neden bu kadar para gerekiyor?
Where'd you get the money for something like that?
Bunu yapacak parayı nereden buldun?
We know, we know- - because burning something down for the insurance money is a "crime."
Biliyoruz çünkü sigorta tazminatı için bir şeyler yakmak suçtur.
In a couple of months.. ... I'll arrange for the rent and deposit money.
İki ay içerisinde... biriktirdiğim para ile ev kiralayacağım.
This money is for the deposit of our house.
Bu para, ev kiramız içindi.
Win $ 20,000 and bring home the money for Paddy's Pub!
20 bin doları kazanın ve onu Paddy'nin barına getirin!
We're gonna loan you the money for the restaurant.
Sana restoran için gerekli parayı borç vereceğiz.
While your husband is rotting in some meat locker, waiting for a decent burial, here you are just living like the queen of the castle without a care in the world, except for how you're gonna spend Dad's money.
Kocan morg köşelerinde çürüyüp gömülmeyi beklerken sen burada sarayındaki kraliçe gibi dünyayı umursamaksızın babamın parasını nasıl harcayacağım derdindesin.
I need the money for Fancie's.
- Bu bebek kimin o zaman?
And just when she needed the money for Fancie's.
Ve tam da Fancie's için paraya ihtiyacı varken.
I needed the money for Fancie's, and there was no other way to get it.
Fancie's için paraya ihtiyacım vardı ve o parayı bulmanın başka yolu yoktu.
I needed the money for fancie's, And there was no other way to get it.
Fancie's için paraya ihtiyacım vardı ve başka bir yolu da yoktu.
The money we pay is for protection from the Redcoats and other raiding clans.
Ödediğimiz para Kırmızı Urbalılar ve diğer yağmacı klanlardan korunmak için.
The money we pay is for protection.
Ödediğimiz para korunmak için.
They save their money for the fucking nukes, dude.
Paralarını... atom bombası için biriktiriyorlar, dostum.
The kidnappers turn around and sell him the real one but for more money.
Kaçıranlar geri döner ve daha fazla para karşılığında ona asıl bebeği satarlar. Bilmiyorum.
The last thing I want is to be slammed for giving additional money to a brutal dictator from USAID just to persuade him. This is ill-conceived.
İstediğim son şey vahşi bir diktatörü ikna etmeye fazladan para verdiğim için eleştirilmek.
Oh, I'll have the money for you shortly.
Paranızı en kısa zamanda getireceğim.
To raise money for the new hospital.
Yeni hastane için para toplama organizasyonu.
I thought that you wouldn't need for anything, but now the money is gone.
Bir sıkıntın olmayacağını düşünmüştüm ama sakladığım para da gitmiş.
You never let me tell you what the money was for.
Sana paranın ne için olduğunu söylememe izin vermedin.
♪ See the money, wanna stay for your meal ♪
Suits S04E14 - "Derailed" Orijinal Yayın Tarihi : 18.02.2015
It's not the scheme which upsets me, for it will fail for lack of money.
Beni üzen planları değil, yatırım azlığından suya düşeceğine eminim.
We'll find you work... which means papers for Westerley at least and money and all the time in the world to figure out
Sana iş buluruz böylece Westerley için belge alırsın ve para. - Geri kalan zamanda da sonraki adımının ne olacağına karar veririz.
And for the record, the money cannot come from the clinic.
Şunu bil ki ; para klinikten gelmeyecek.
Make her admit that the money was never given for surrogacy work.
O parayı vekillik işi vermediğimi kabul ettirmem gerek.
With the groceries and the bus fare and money for the Laundromat, I spend $ 30 less a month than I make for you, Paul.
Mutfak alışverişi, otobüs parası ve çamaşırhane ücreti birleşince verdiğin maaştan ayda 30 dolar kalıyor Paul.
Thank you for the money, Mother.
Para için teşekkürler anne.
And I will stop at nothing until I see you homeless in the streets, drinking gutter runoff, and allowing passersby to perform lewd acts on your butt-chin, for money.
Ve seni caddelerde, evsiz oluklardan su içerken ve her geçenin para için çukur çenende müstehcen şeyler yapmasına izin verdiğini görene kadar durmayacağım.
- That's what he borrowed the money for.
- Parayı bu yüzden ödünç aldı.
A hell of a speech. The trial has been expensive for time, effort, money, and emotional strain to both the defense and the prosecution. If you should fail...
- Bu dava hem davacı hem de savunmacı için zaman, çaba, para ve duygusal sıkıntılara neden olmuş bulunmaktadır.
BUT, YOU KNOW, IF YOU DON'T GET THE MONEY THEN YOU'RE GOING TO BE CHARGED FOR MANSLAUGHTER, SO THERE'S THAT.
Ama o zamana kadar parayı getirmezseniz cinayetle suçlanırsınız, yani anlayacağınız bu.
I mean, just call them and tell them you're sorry, but... but you need the money for...
Arayıp üzgün olduğunu ama şey için para gerektiğini...
for the love of god 422
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31
for the record 849
for them 201
for the sake of argument 37
for the time being 227
for the last time 470
for the rest of my life 110
for the life of me 58
for the first time 465
for the greater good 31