Get over there traducir turco
2,657 traducción paralela
Get over there, I'll deal with her.
Siz oraya gidin, ben onunla mücadele ederim.
Just keep eyes on him till I can get over there and catch up with him, okay?
Ben oraya gelip adamı yakalayana kadar sadece izleyin.
Then get over there and wash your hands.
O halde git ve ellerini yıka.
Let's get over there.
- Gidelim.
- We have to get over there. - Let the cheating bastard suffocate.
Bırak da, beni aldatan pislik boğulsun gitsin.
We need to get over there.
Oraya gitmeliyiz.
Why don't you shake Your tailfeather and get Over there and start juicing'These tangerines?
Hadi şimdi kuyruğunu titret ve buraya gelip mandalinaları sıkmaya başla.
Get over there, take Alec with you.
- Oraya gidin, Alec'i de alın.
Get... get over there now!
Hemen oraya git!
I didn't want everybody freaking out over being late, so I figured we'd just get over there when we got over there.
Geç kalacağımızdan korkmamaları için, ne zaman varırsak o zaman çekileceğiz.
Nice work. Let's get over there before it's too late.
Çok geç olmadan oraya gidelim.
Let's get over there, kick some doors down at that company, see if anyone recognizes our murdering'Jane.
Oraya gidelim, şirketin bir kaç..... kıralım, bakalım katilimizi tanıyan çıkacak mı?
Get over there.
Git oraya.
Get over there!
- Bay Luka, parayı ödeyeceğim. - Geç şuraya!
Get over there and shut up!
Dur şurda ve çeneni kapat.
Get over there.
- Geç şu tarafa.
I got to get over there.
Oraya gitmem lazım.
Come on. Get over there.
Hadi, geç şuraya.
Now get over there. To Mum on the sofa.
Şimdi annemle kanepeye geçin.
There are some... Videos you just can't get over.
Unutamayacağın bazı videolar vardır.
And these stupid kids go over there, and they get hurt.
Ve bu salak çocuklar oraya gidip, yaralanıyorlar.
And the answer is all the way to those hills right in the distance over there. And if you ask, "how far do you have to go to get to the edge of the observable universe?"
Cevap buradaki uzaklikta Ve eger sunu sorarsaniz " gözlemlenebilir evrenin en ucuna gitmek için ne kadar uzaga gitmek zorundasin?
But I could get on a spaceship, and I could go slower than the speed of light and travel over here across this shortcut, and I can get there ahead of the light beam.
Ama eğer bir uzay gemisinde olsaydım, ve ışık hızından daha yavaş gitseydim bu kısayolu kullanarak, göndermiş olduğum ışınlardan daha önde varmış olurdum.
I'd get it over with, that'd be that there'd be no strings.
Bunu halledecektim, aramızda hiçbir bağ olmayacaktı.
So let's go over there, smile pretty, Run around a little bit, and then get the hell out.
Şimdi oraya gidip güzelce gülümseyelim etrafta biraz dolanıp geri dönelim.
Get an LAPD unit to take you over there, get the system up and running, and I need you to start talking to him immediately.
Şimdi yanına bir ekip al, sistemi çalıştır ve hemen onunla konuşmaya başla.
Get the 2nd, the 4th, the 10th districts over there.
İkinci, dördüncü ve onuncu bölgeleri oraya gönder.
Well, I'm sure you're in a hurry to get settled in over there, so...
Aceleniz vardır sanırım, bu yüzden...
Henry, whatever your problem is, and I am guessing there is one, you will get over it, just like I am going to get over this somehow.
Henry, her ne sorunun olursa olsun, sanırım şuan birtane var, inan bana bunu çözeceksin... Tıpkı benim bunu bir şekilde çözeceğim gibi.
Will you just go over there and say you're sorry and get it over with?
Oraya gidip, üzgün olduğunu söyleyip olayı kapatır mısın?
Get your ass over there!
- Hemen oraya git!
Who's that over there? - I wanna get stuff for dinner.
Yemek için bir şeyler alacağım.
Could you run over there and get'em for me, please?
Hakikâten! Gidip benim için getirebilir misin, lütfen?
Let me just get everybody situated and I'll walk you over there.
Herkesi bilgilendirip sizi oraya götürürüm.
It's like you and ten of your buddies pick up a potato chip, bring it back to your ant family so everyone can eat, and it takes you, like, three hours to get from over there to over there.
Sen ve on arkadaşın bir patates cipsi bulup eve götürüyorsunuz ki bütün aile yiyebilsin. Şuradan şuraya götürmek de 3 saatini falan alıyor.
Over there, get him!
İşte orada, kaçıyor!
Get that all over there.
Her tarafına yayılsın.
And there were pop stars and people coming over from America, and they were canceling their flight because they couldn't get in and out.
Bir sürü insan, pop yıldızları herkes uçuşlarını iptal ediyordu, çünkü giriş çıkışlarını alamıyorlardı.
To beat the halo jumper to the finish line, I've got to get there in just over 4 minutes, which means averaging 71 miles an hour.
Halo atlayıcısını finiş çizgisine kadar yenmek için, 4 dakikanın biraz üstünde oraya varmam gerek, ki bu da saatte ortalama 71 mil ( 115km ) hız demek.
Get everybody over there now!
Herkesi oraya gönder hemen!
We need to get that right over there.
Oradan almamız gereken şeyler var.
I get what you're saying, so why don't we go over there and talk over a smoke?
Ne söylemeye çalıştığını anlıyorum. Hadi şurada bir nefes çekerken konuşalım.
You guys, go up and get dressed, and we'll see you over there.
Siz de yukarı çıkıp giyinin, orada görüşürüz.
All right, arms up, arms up. There we go. And now I'll get you to sit down over here.
Kollarını kaldır otur bakalım sıra pantolonda ve iyi gidiyoruz...
Can one of you guys get me that fire ax over there, please?
Biriniz bana şuradaki yangın baltasını getirebilir mi, lütfen?
It could get you a triple word score over there.
Oyunda üç katı puan kazanabilirdin.
Don't get into trouble over there.
Oralarda sakın başınızı belaya sokmayın.
Now why don't you just gimp your way on over there to the kitchen and get us some 7-Up there, cowboy.
Şimdi.. ... neden topallayarak mutfağa gidip bize birkaç tane 7-Up getirmiyorsun kovboy?
You go over there, you get in tight with her, lay on the charm, and get her to drag ass selling the house.
Oraya git, konuş, kızı etkile ve evi satmasına mani ol.
We go over there, we get the compass back, we give it to Fabious, we make him feel horrible for the way in which he treated me, and then you and I head for home.
Oraya gidip pusulayı alacağız, Onu Fabious'a vereceğiz. Söylediklerinden dolayı onu pişman edeceğiz,
I wanted to get them over there while they waited for permission.
Onlar izin için beklerken ben onları bölgeye götürmek istedim.
get over here 899
get over it 336
get over yourself 99
get over 39
get over here now 33
over there 2200
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
get over it 336
get over yourself 99
get over 39
get over here now 33
over there 2200
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60