Give me one traducir turco
4,410 traducción paralela
Give me one second, okay?
Bir saniye verin bana, tamammı?
One night. Give me one night with you.
Bana seninle bir gece ver.
Just give me one aspect of your life that I should copy.
Senin hayatından örnek alacağım bir şey söyle o zaman.
Just give me one second.
Bana bir saniye verin.
Just give me one more day, please, please, please. Clyde :
Bana bir gün daha ver, lütfen, lütfen, lütfen.
Oh, will you give me one sec?
Bir saniye bekler misiniz?
Okay. Just give me one minute.
- Tamam, bir dakika dur.
Give me one.
Bana da bir tane ver.
Give me one chance.
- Bana bir şans verin, efendim.
- Give me one chance.
- Bana bir şans ver.
You give me one good reason why I can't live here.
Burada yaşamamam için tek bir sebep söyle.
Will you just give me one second, just to set the mood?
Ortamı ayarlamam için biraz izin verir misin?
Just give me one- -
Bana sadece 1- -
Give me one second.
Bana bir saniye ver.
Give me one more chance!
Bana bir şans daha ver!
Give me one good reason I should not peel you like a grape.
Seni üzüm gibi koparmamam için bana iyi bir sebep söyle!
- Don't give me one.
- Buna fırsat verme! - Emredersiniz.
Give me one reason why I shouldn't kill you!
Bana seni öldürmemem için bir neden ver!
Here, give me one of those.
- Birini ben alayım.
Give me one more.
Bir tane daha ver.
Score one for the chief. But give me one good reason why we shouldn't see where this might go.
Ama bunun nereye varacağını görmememiz için bana iyi bir neden göster.
Give me one more chance
Son bir kez bana güven.
Give me one more run at this.
Bir kez daha deneyeyim şansımı.
Okay, just, uh, give me one second.
Tamam, bir saniye bekleyin.
Hey, give me one for caring.
Önemsediğim için verebilirsin.
Just give me one second.
Bir saniye müsaade et.
Okay, give me one example when she moved forward to you, just once.
Tamam, bana onun sana attığı bir adımdan bahset, sadece bir tane.
No, because you've got homework, and'cause your dad's taking over tonight... give me one good reason.
Hayır, çünkü ödevin var ve bu akşam baban gelecek... - Bir tane iyi sebep söyle bana.
Ooh, give me one of those.
Bir tane alayım.
Give me one minute, I'll be right inside.
Bana bir dakika müsaade edin, hemen gelecegim.
Um, could you just give me one second so I can check my calendar?
Bu gece... Bir saniye müsaade etsen de ajandama baksam?
Really had something, but no one would give me a chance.
Yeteneğim vardı ama kimse bana şans tanımadı.
Even so, let me give you a fresh one.
Yine de doldurayım.
Yeah, definitely, don't give me your last name, because I only deal with one person a year, so I know exactly who you are.
evet, kesinlikle soyadınızı söylemenize gerek yok, senede 1 kişi ile konuştuğumdan, kim olduğunuzu tabiki biliyorum.
What I need you to do is just give me on a scale of one to ten your pleasure level.
Senden istediğim, duyduğun zevki birle on arasında değerlendirmen.
I was wondering if you could give me a name of one of your customers if I gave you a description?
Size bir tarif versem o müşterinizin adını verebilir misiniz diye merak ediyordum?
Step one... give me your sword.
Birinci adım kılıcını bana ver.
- Give me another one.
- Başka bir tane daha ver.
Of course. Of course. Can you give me just one minute?
Bana bir dakika verebilir misiniz?
So while I am King of England, I shall give my daughter in marriage to anybody I please, and no-one, including you, shall stop me!
Seni öldürebilirlerdi! Ben İngiltere Kralıyım ve kızımı istediğim kişiyle evlendirebilirim ve kimse, sen bile, beni durduramazsın!
Give me a smoke if you got one.
Sigaran varsa bana bir sigara ver.
Lucky for you, you've earned enough good will with me to give you one last chance, a chance to choose the right side... the side of good.
Neyse ki şanslısın. Sana karşı doğru tarafı, iyi olan tarafı seçmen için son bir şans verecek kadar iyi niyet besliyorum.
Give me one week, Pouchy.
Bana bir hafta ver. Pouchy.
Battalion 25, give me an ems plan one and a level one Hazmat.
Konuşan 25. Tabur. Acil Durum Planı ve birinci seviye tehlikeli madde ekibi gönderin.
Come on, that was good. You gotta give me that one.
Hakkımı vermelisiniz.
I thought I'd give you one last chance to come with me.
Sana benimle gelmen için son bir şans tanıyayım dedim.
You're gonna give me directions one light at a time? Yup.
- Işıktan ışığa mı söyleyeceksin?
- Cece didn't give me a plus-one. How dare she not give me a plus-one.
Cece yanımda getireceğim kişi için davetiye vermemiş.
Can you give me even one reason why you're the right man for this job?
Bu iş için neden doğru kişi olduğunuza dair tek bir sebep verebilir misiniz?
Yeah, and give me a raise,'cause I found the one guy who was charged with solanine poisoning, and it was 7 years ago.
Evet bana zam yapın, çünkü 7 yıI önce solanin zehri üretmekten suçlanan bir adam buldum.
Somehow I still thought you'd be the one person to give me half a chance.
Ama, hâlâ bana ufak bir şans verecek olan kişi olduğunu düşünüyorum.
give me one minute 22
give me one more chance 20
give me one second 68
give me one of those 29
give me one good reason 31
give me strength 86
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give me a sign 41
give me one more chance 20
give me one second 68
give me one of those 29
give me one good reason 31
give me strength 86
give me a hug 258
give me a kiss 294
give me some sugar 34
give me a sign 41
give me your hand 884
give me 926
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165
give me a fucking break 45
give me your phone 245
give me a second 352
give me a minute 453
give me a number 36
give me 926
give me that 1626
give me a break 856
give me the money 165
give me a fucking break 45
give me your phone 245
give me a second 352
give me a minute 453
give me a number 36