English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Give me something

Give me something traducir turco

2,300 traducción paralela
That'll give me something to do while you're at the game. No. Good.
- Güzel.
You have to give me something as a warranty.
Bana garanti vermek zorundasın.
You have to give me something as a warranty!
Bana garanti vermek zorundasın!
I will do everything in my power to find them, but you have to give me something.
... ama sen de yardım etmelisin.
If you want to get something... You have to give me something.
Bir şey istiyorsan bana bir şey vermek zorundasın.
Can you give me something to put on, please?
Üzerime giymek için bir şey verebilir misin, lütfen?
Give me something to look at in the car. Mm.
Bana arabada bakacağım bir şey ver.
Give me something, or they're gonna blow my cover.
Bana bir şeyler ver, yoksa foyam ortaya çıkacak.
I mean, come on, give me something juicy.
Hadi, ilginç bir şeyler söyle bana.
But give me something useful, from your gut.
Ama bana işe yarayacak bir şeyler ver.
Please, just give me something, anything!
Lütfen, bir şey söyleyin, ne olursa!
Dear God, please give me something to do.
Tanrım. Lütfen bana yapacak bir iş verin.
Give me something!
Bir şey söyle!
You have 48 hours to give me something if you don't want to be deported.
Ya 48 saat içinde ötersin ya da sınır dışı edilirsin.
I suppose, but still, I was hoping you could give me something to mask the symptoms.
Anlıyorum, ama ben semptomları gizlemek için bir şeyler verirsiniz diye bekliyordum.
So you want to give me something that works 15 % better than arsenic?
Yani bana işe yarama ihtimali arsenikten % 15 fazla olan bir şey mi vermek istiyorsunuz?
Give me something romantic I do not want to say a single word
Bana romantik bir seyler söyle. Tek bir kelime bile etmek istemiyorum.
You have to give me something to work with.
Bana üzerinde çalışacağım bir şey vermelisin.
You got to give me something, man.
Bana bir şeyler vermen lazım adamım.
Okay, you want me to broaden the search, fine, but you're gonna have to give me something else.
Aramaları genişletmemi istiyorsan tamam ama bana başka bir şey daha vermen gerekecek.
Violet- - you have to give me something.
Violet... - Bana biraz yardımcı olman gerek.
Give me something on Dukes, then.
O zaman Dukes hakkında bir şeyler söyle.
You gotta give me something.
Bana bir şey vermek zorundasın.
Just... give me something to keep me going.
Devam etmem için bana bir şey ver.
I said, "Give me something you can drink alcohol with."
Ben de, "Alkolle beraber kullanabileceğim bir şeyler ver" dedim.
Give me something to eat.
Bana yiyecek birşeyler versene.
If you have any other things you'd like to decide when and how you talk about them, just give me a head's up, just let me know, just so- - it's not something I should have to ask you for.
Eğer konuşmamı istemediğin başka bir şey varsa onları da bana bildir ki ne hakkında konuşacağımı bileyim. - Bu senden istememem gereken bir şey.
I thought I'd give them time to find me something nice.
Biraz daha zaman tanırsam güzel bir hediye bulurlar sanmıştım.
See something you like, give me a holler.
Hoşunuza giden bir şey görürseniz bana seslenirsiniz.
Let me give you something, uh, for your dry cleaning at least.
İzin verin karşılığını vereyim. En azından kuru temizleme masrafını.
You've got to give me something. Come on, come on...
Bana bir şeyler vermelisin, haydi, haydi...
Look, they're gonna give me a needle or something.
Bana iğne falan yaparlar. Hiç bir şey yaptırmak istemiyorum.
Let me give them something to eat.
İzin ver de onlara yiyecek bir şey vereyim.
Maybe there's something I can do to make you feel better, and you can give me some money for it.
Belki de kendini daha iyi hissetmen için bir şeyler yapabilirim, ve sen de bunun için bana ödeme yaparsın.
But if it's in here and you give it to me, maybe we can work something out.
Buradaysa bana ver. Belki bunu çözeriz.
Come on, DiNozzo, give me something.
- Hadi DiNozzo, bir şey söyle bana.
So let me give you a friendly piece of advice, and this is not something I usually do, right?
Sana dostça bir tavsiyede bulunayım ki bunu çok sık yapmam, değil mi?
Uh, when I was little, I must've been turning three or four or something, I saw this huge pile of gifts, and immediately I assumed that Santa had come, and I was way too young to understand that you got gifts on your birthday, too, so all day long, when they would give me cake,
Ben daha küçükken 3 ya da 4 yaşıma giriyordum sanırım ağacın altına bir baktım ki yığın yığın hediye var ben de dedim kesin Noelbaba geldi anlarsınız ya doğum günü ve yılbaşı hediyelerinin birlikte alındığına aklım ermiyordu henüz.
It will finally give me a chance To get out from behind the bar and do something meaningful.
Bu sonunda benim barın arkasından çıkmamı ve anlamlı bir şeyler yapmamı sağlayacak.
- Give me something for leverage.
Bana işi başlatmam için bir şey ver.
Give me that mitt. Let me shoot something else.
Hadi, eldiveni yolla da bir kaç atış yapayım.
I give you something and you're gonna throw me to the wolves?
Size bir şeyler verdim ve siz beni kurtlaramı atacaksınız?
So could you give me a sliver of hope of something?
Bana ufak bir umut kırıntısı verebilir misin?
This is catching on something, give me a hand.
Bir el atsana.
You have to give me some drugs, a shot, something.
Bana ilaç vermelisiniz.Bir tabanca ya da başka bir şey.
He won't give me the key unless I buy something.
Bir şey almazsam tuvaletin anahtarını vermez.
Leave it to me, I'll give them something to talk about!
Bana bırakın, onlara konuşacakları bir şey vereceğim!
Mikey, give me the keys, in case something happens to you.
Mikey, sana bir şey olma ihtimaline karşı ver anahtarları.
Give me no thanks, monsieur There's something you can do
Teşekkür etme mösyö benim için yapabileceğin bir şey var
Give me something new.
Yeni bir şeyler getir.
He gets me out the hole I'm in, and I give him something back.
O, beni bir delikten çıkaracak, karşılığında da ona bir şey vereceğim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]