English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Go on then

Go on then traducir turco

3,006 traducción paralela
Go on then.
Devam et.
Oh, go on then.
Neyse ver hadi.
Go on then.
Benim bir bilgim var, efendim. Anlat bakalım.
Go on then.
Hadi bakalım.
- Here you go. Go on then.
- Peki al bakalım, hadi bakalım.
Go on then fool!
Vurursan vur, geri zekâlı!
- Go on then.
- Eee haydi göster.
Go on then, tell the story.
Anlat o zaman.
Go on, then.
Devam et, o zaman.
Go on, then. This is the pickup.
Buyur anlat sen.
Right there! Go on, then!
Al bakalım.
Well, then I better go strap on the tool belt so I can help you.
O zaman bel çantamı takıp sana yardım etsem iyi olacak.
- Go on, then.
- Al o hâlde.
And then you three go on after that.
Sonra siz üçünüz devam edeceksiniz.
They wouldn't expect me to go on, then, would they?
O zaman gitmemi beklemezlerdi, değil mi?
- Go on, then.
- Devam et, o halde.
Yeah, go on, then.
Peki, öyle olsun o zaman.
Go on, then! Go on, then.
Hadi o zaman, hadi!
You want to spend your last few years on the sea stealing from Pentoshi cheesemongers and Myrenese silk merchants, then go.
Son yıllarını denizlerde Pentoshi peynircilerini ve Myrene'li ipek tüccarlarını soyarak geçireceksen geçir.
I guess you go sleep on the kitchen floor then,
Sanırım mutfak katında uyuyacaksın.
What was it like then? Go on, tell me.
Nasıl bir şeydi peki?
Go on, then.
Durma.
Go listen to another recording and then we comment on it.
Başka bir kayıt duyacaksınız Ve sonra üzerinde görüş bildirirdiniz.
Then go on.
Devam et.
Go on, then.
Hadi o zaman.
Things don't go well, and instead of figuring out the problem, everyone picks a scapegoat and then gangs up on them. That's all this is.
İşler iyi gitmez ve problemin ne olduğunu bulmak yerine herkes bir günah keçisi seçer ve onun üstüne gidilir.
Maybe I'll see you again on your way back home as a doctor then I'll go with you.
Belki bir doktor olarak eve dönüş yolunda seni tekrar görürüm.. ... sonra seninle gelirim.
I'm gonna go check on the twins, then I'm gonna head home.
Gidip ikizleri kontrol edeceğim. Sonra da eve giderim.
-... to the side and then you never go down on me. - So you don't have to.
Bu kadar ayrıntıya...
Then go down to the crime lab, and if there's anything to find on that laptop, you find it, okay?
Daha sonra labratuara in, Bilgisayardan başka şeyler çıktımı diye bak. Bulmalısın, tamam?
Hypothetically, if a man likes a Norwegian woman he met on a train, and he keeps running into her now and then, where would they go from there?
- Mesela adamın biri, trende görüp hoşlandığı, Norveçli bayanı tavlamak istiyor. Onu nereye götürse hoşuna gider?
Yeah, let's go affirmative action on this, because then I'll definitely win.
Evet, pozitif ayrımcılık yapalım çünkü o zaman kesin ben kazanırım.
Go on, then. Make it 20.
Hadi bakalım, yirmilik yap onu.
OK then, you have a go, go on, go on.
Tamam o zaman sen dene, hadi dene.
! Yes, go to the office, leave your notes on my desk, and then go home.
Evet, doğruca ofise git, elindeki dosyanı masama bırak sonra da eve git.
She told me I had to babysit Walter while he was working on a case then after it was done, I could leave, go back to my own life.
Onlar görevlerini yaparken ben Walter'a bakıcılık yapacaktım. Ondan sonra bırakıp kendi hayatıma dönecektim.
I'm gonna go get some dinner, and then I will be back in a while to check on you.
Akşam yemeğine çıkıyorum sonra seni kontrol etmeye geleceğim.
And then you gotta go to the store for your stuff from then on.
Ondan sonra alışveriş için markete gitmeniz gerekecek.
Maybe if we could get people to care about it, then I could go and save it and people would be stoked on me again.
Belki insanların dikkatini oraya çekebilirsek gidip onları kurtarabilirim ve insanlar bana tekrar bağlanır.
Hey, you could win that million-dollar tournament and then go to Tahiti on your own, huh? Yeah!
Milyon dolarlık o turnuvayı kazanabilir ve Tahiti'ye tek başına gidebilirsin!
Then go to Town Hall and find out what's going on.
O zaman Belediye Sarayına gidip neler olduğunu ortaya çıkar.
So then Hitler comes back from the past, he joins us on our adventure, we go on a big caper together.
Hitler geçmişten gelip maceramıza katılıyor ve görevimize başlıyoruz.
Alright-then until we know whats going on here, we assume theyre hostile. We go in stealth for recon, through the sinkhole, below their sight lines. Clear?
Tamam o zaman ben gelene kadar burada bekleyin. gizlice onları incelemeye alacağız.
Yeah, but I told you I'm just gonna go and immediately get my epidural on, and then that's it.
Evet ama sana gideceğimi ve hemen sonrasında epidural doğum istediğimi söylemiştim o kadar.
When you have spent your life arguing with bureaucrats and begging on your knees for the last five dollars of the grant, then you can tell me that we should go back and just fix broken bones and... and... and tap the fatally ill on the head.
Hayatını 5 dolarlık bağış için yalvararak ve bürokratlarla tartışarak geçirdiğinde sonra bana gelip'bunları bırakıp kırık kemikleri onarmalıyız ve kafadaki ölümcül illeti yok etmeliyiz'diyebilirsin.
They pick their target, they form a ring around him- - you can't see inside- - and then they go to town on him.
- Hedeflerini seçerler, - etrafında bir daire oluştururlar, içini göremezsiniz... - ve üzerine çullanırlar.
So then you won't mind if tonight I just go crazy on her, just go nuts, rrargh.
O zaman, bu gece ona çılgınca yaklaşıp çıldırsam umrunda olmaz.
Go on, then.
Devam et öyleyse.
Fine, I'll go on a date with him then.
İyi, onunla çıkayım o zaman.
Go on, then, consider me motivated. I am...
Nasıl motive oldum bilemezsin.
Go on, then.
İçelim o zaman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]