English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ G ] / Going away

Going away traducir turco

5,628 traducción paralela
How long are you going away for?
Ne kadarlığına uzaklara gidiyorsun?
I was afraid of it going away before I could... while I was hunting for the right place to put it.
Şeyden önce geçmesinden korkmuştum... Koymak için doğru yeri kovaladığım sırada.
If I see you back in my courtroom again you're going away.
Seni bir daha salonumda görürsem hapsi boylarsın.
I brought you a little going away present.
- Sana küçük bir veda hediyesi getirdim. - Teşekkürler.
The truck... it's going away!
Araba, gidiyor!
Going away Dave.
Elveda Dave!
I'm going away!
Yolla beni!
- You're going away to college.
Üniversiteye gideceksin.
I'm not going away.
Yaz bittikten sonra... 1,2,3,4... 43, 44, 45... Uzağa gitmiyorum ki.
That doesn't rate as going away to college.
Buna üniversite için ayrılmak denmez.
How do you think that you going away for a whole year doesn't involve me directly enough to ask me about it?
Bütün yıl uzakta olacakken sence bana soracak kadar bile beni ilgilendirmiyor mu?
Don't be going away mad!
Sinirlenmesene!
But these voices, they're not going away.
Ama bu sesler, bir türlü gitmiyorlar.
She was having a bit of a going away party, going to America to try her luck. Oh.
Bir tür veda partisi vardı, şansını denemek için Amerika'ya gidiyor.
Well, then it looks like Dino, Dino bambino is going away for a long, long time.
Öyleyse anlaşıldığı üzere Dino Dino bambino çok uzun bir süre ortalıkta gözükmeyecek.
"I try going away, but come closer to you."
Senden her uzaklaşmak istediğimde... daha da yaklaşıyorum ben sana.
It means I am not going away.
Gitmiyorum anlamına geliyor.
I want you to ask her if your Uncle Harris is rich and if she's going away this weekend.
Harris amcanın zengin olup olmadığını ve bu haftasonu bir yere gidip gitmediğini sormanı istiyorum.
Is uncle Harris rich, and are you going away this weekend?
Harris amca zengin mi ve sen bu haftasonu bir yere gidiyor musun?
But going back, there's no way you can tell me that Molly is not going away with another man, especially when her grandmother specifically said she was not going out of town.
Geri dönecek olursak Molly'nin başka bir adamla gitmediğini söylemenin imkanı yok hele ki büyükanne özellikle şehir dışına çıkmadığını söylemişken. - Bunu nereden biliyorsun?
Gotti's going away.
Gotti uzaklara gidiyor.
I should've told you, but I'm going away.
Sana söylemem gerekirdi, ama ben gidiyorum.
The sins that I've committed... I'd only need to pay for it for a few years. But you're going to have to spend the rest of your life rotting away in jail.
Ben işlediğim günahlar için cezaevinde bir kaç yıl kalırım ama senin bütün hayatın hapiste çürür.
I'm going to apologize right away from now on.
Hemen şimdi özür dileyeceğim.
I'm not going to let mama take you away again.
Anne'nin sizi almasına izin vermeyeceğim.
And no little girl from Kansas is going to take it away!
Ve Kansas gelen küçük bir kız bunu elimden alacak!
Turn the boat away, we're going home!
Eve gidiyoruz!
We've moved over to the mid-point of our newsroom to get away from the mainstream news of the day and look at some more unusual things going on.
Haberlerin ortasında kestik... çünkü her günkü haberlerden uzaklaşacağız... ve olan biten bazı sıra dışı işlere değineceğiz.
Why would I be pissed about you going to a school 3,000 miles away?
3,000 mil uzaktaki bir okula gitmene ne diye kızayım ki?
You think you're just going to catch John Doe, and all this is, what, going to fly away?
Sen, John Doe'yi yakalayacaksın ve her şey eski haline geri dönecek sanıyorsun.
It looks like it's going to slip away from me, but at the same time, so what?
Öylesine, gelip geçici bir şeymiş gibi ama aynı zamanda, ee yani?
He's not just going to go away.
Öylece çekip gitmeyecektir.
You're going to run away with him and you're going to leave me here to wipe bums and empty bedpans, and it's not fair.
Beni, burda temizlik ve diğer işleri yapmam için bırakarak onunla kaçıp uzaklara gideceksin, ve bu hiç adil değil.
- I don't want you going... You get away!
Seninl gitmeyi istemiyorum!
You kidnapped that boy, and you're not going to get away with it.
O çocuğu kaçırdınız, bu yanınıza kalmayacak.
Because, I don't know, I feel like maybe you're scared that if Emilio qualifies, he's going to take the spotlight away from Teddy.
Bilemiyorum. Belki de Emilio finale çıkarsa Teddy'nin ününü zedeleyebilir diye korkmuş olabilirsin.
And we never knew why that was going to be a punishment to get to live away from him.
Ve biz ondan uzakta yaşamanın neden bir ceza olduğunu hiç anlamazdık.
I guess everything sort of started going downhill after I moved away from home, you know?
Sanırım evden taşındıktan sonra işler sarpa sardı.
We were going to hold off for prom, but we just got carried away.
Başlarda biraz mesafeli durmaya çalıştık ama sonra akışına bıraktık.
It's been three hours since... someone driving, even if he's going the speed limit, which he's not because he's a fucking kidnapper, they're hundreds of miles away.
Tam 3 saat oldu. Eğer hız kurallarına uyuyorsa kaldı ki bir suçlu olduğu için uymuyordur.. şu an 100 lerce mil uzakta olmalı tamam mı?
No one's going to get away with anything under my watch.
Benim gözetimimde kimse bir şeyden yakasını kurtaramayacak.
If the object of the EMP is to create chaos, you can bet that ghost bear is not going to be far away when it happens.
EMT cismi kargaşa yarattığında, hayalet ayı fazla uzakta olmayacaktır, emin olabilirsiniz.
I threw them a huge going-away party, right?
Onlara veda partisi düzenleyen ben değil miydim?
And they are going to put you away.
Sonra seni içeri atacaklar.
You really think... this tiny dictatorship is going to keep me away from anything?
Gerçekten bu ufak diktatörlüğün beni bir şeyden uzak tutabileceğini mi düşünüyorsun?
Are you going to hide away, or maybe crawl under your duvet and watch "Bridget Jones Part Two" with some white Maltesers?
Gidip bir köşeye saklanıp belki yorganın altına gömülüp çikolata yiyip Bridget Jones 2'yi mi izleyeceksin?
There is no point in getting dog after dog, sweetheart, if they're all going to run away.
Eğer hepsi eninde sonunda kaçıp gidecekse durmadan köpek almanın bir anlamı yok tatlım.
If a third dog runs away I'm going to have to start taking it personally.
Eğer üçüncüsü de kaçıp giderse artık kişisel algılamaya başlayacağım.
The yellow dress is going to give her away.
- O görgü tanığı. Sarı elbiseli çoktan gitmiştir.
She's not joining the Army, you're going to be 20 feet away from each other.
Orduya katıIımıyor ya Birbirinizden sadece 6 metre uzakta olacaksınız.
Are you ever going to go away, like my dad did?
Babamın yaptığı gibi, sen de uzaklara gidecek misin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]