Hardly ever traducir turco
744 traducción paralela
She hardly ever touched anything.
Hiçbir şeye dokunmadı. Öyleyse kimdi?
I say, jill, i hardly ever see you now.'tis rotten.
Öyle mi? Bak ne diyeceğim seni çok az görüyorum ve bu çok kötü.
The bite itself is hardly ever mortal.
Isırık tek başına her zaman ölümcül değildir.
I don't know I never go out Hardly ever
Bilmem. Çok nadir dışarı dışarım.
In Hampshire, Hereford and Hartford, hurricanes hardly ever happen.
Hampshire, Hereford ve Hartford'da, havada kasırga hemen hemen hiç olmaz.
In Hampshire, Hereford, Hartford, hurricanes hardly ever happen.
Hampshire, Hereford ve Hartford'da, havada kasırga emen emen iç olmaz.
Hardly ever happen. Hardly ever happen.
Hemen hemen hiç olmaz.
Hampshire, Hereford and Hartford, hurricanes hardly ever happen.
Hampshire, Hereford ve Hartford'da, havada kasırga hemen hemen hiç olmaz.
- Hardly ever, Miss Doolittle.
- Hemen hemen hiç, Bayan Doolittle.
You've caused me to lose my temper, a thing that's hardly ever happened to me before.
Kendimi kaybetmeme sebep oldun, daha önce başıma çok az gelmişti.
Hardly ever, sir.
Pek değil.
Ran me ragged and I hardly ever got paid.
İt gibi çalıştırıp para vermiyordu.
I hardly ever hear english spoken, so I am interested at once.
İngilizce konuştuğunuzu duydum ve derhal ilgimi çekti.
Well, hardly ever!
Neredeyse yok!
I hardly ever shoot anybody.
Birilerine nadiren ateş ederim.
- We shall hardly ever see him.
- Onu bir daha zor göreceğiz.
I hardly ever smile anymore.
Ben artık pek az gülüyorum.
I hardly ever get to see you.
Artık sizi neredeyse hiç göremiyorum.
Say, about these Indians, seems like they hardly ever attack at night!
Bu Kızılderililer geceleri saldırmıyorlar galiba.
Besides which, he hardly ever drinks.
- Yoksa, hemen hemen hiç içmez
I hardly ever realized I was a girl.
Bir kız olduğumu bile zor kavradım.
We ain't never hardly ever seen one.
Bir tanecik bile göremedik ki.
- Aron says he hardly ever sees you.
- Aron da seni pek görmediğini söylüyor.
She hardly ever goes.
Sinemaya pek gitmiyor.
Hardly ever lets me out of her sight.
Beni gözünün önünden ayırmıyor.
Of course, we hardly ever see a show now.
Gösterilere artık çok zor gidebiliyoruz.
I hardly ever saw him except when we were on stage.
Sahne hariç onu çok zor görüyordum.
She was hardly ever sick.
Hemen hemen hiç hastalanmadı.
He hardly ever left the house then, but I rarely saw him.
O zamanlar, hemen hemen hiç evden dışarıya çıkmıyordu ama onu nadir de olsa görüyordum.
It's hardly ever done.
Çok nadiren oluyor.
But we hardly ever see her anymore.
Hem de çok. Ama artık onu çok zor görüyoruz.
He hardly ever complains.
Pek şikayet etmez.
We hardly ever see it.
Ama onu zar zor görüyoruz.
They tell me supper was hardly ever late.
Alşam yemeğinin hiç gecikmediğini anlatırlar.
- He rarely sleeps here, hardly ever.
Genelde burada yatmaz. İçeri gelip bakmak ister misiniz?
He hardly ever goes out.
O hemen hig dl § arl glkmaz.
Yes, I had hardly ever seen him!
Efendim, dediğim gibi, şakaydı.
But I'm hardly ever there.
Ama evde doğru dürüst vakit geçirdiğim söylenemez.
Let's see how you look in the brown one with the pinstripes. He hardly ever wore it.
Bakalım çizgili kahverengi takımın içinde nasıl görüneceksin.
But in latter years he hardly ever left his home.
Ağabeyi evden pek çıkmazdı.
"... hurricanes hardly ever happen. "
"hava hep harika olur."
"In Hartford, Hereford and Hampshire, hurricanes hardly ever happen."
"Hartford, Hereford ve Hampshire'dahava hep harika olur."
"But in Hartford, Hereford and Hampshire, hurricanes hardly ever happen."
"Ama Hartford, Hereford ve Hampshire'da hava hep harika olur."
He hardly ever opened his mouth, except when he got drunk and sang songs.
Sarhoş olup şarkı söylediği zamanların haricinde ağzını bıçak açmazdı.
I hardly ever submit to my guests.
Konuklarımın iradesine pek bırakmıyorum zaten.
Well, I hardly ever wear makeup.
Şey, neredeyse hiç makyaj yapmam.
All these years you've hardly ever spoken to him.
Bunca yıl sen neredeyse ona hiç bahsetmedin.
I can hardly stand to be in the same room with her ever since Pete died.
Pete öldüğünden beri onunla aynı odada olmaya bile zor tahammül ediyorum.
You hardly ever do.
Hiç yapmazsın.
Hardly anyone ever comes here.
Buralara kimse uğramaz.
Hardly anyone ever reports for sick call.
Genelde kimse hasta muayenesine gelmez.
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
ever 2888
everest 31
every 358
everywhere 595
everyday 85
everett 151
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
ever 2888
everest 31
every 358
everywhere 595
everyday 85
everett 151
everlasting 109
everything will be fine 299
everything is awesome 16
evert 20
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482
everything will be fine 299
everything is awesome 16
evert 20
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482