Everything is great traducir turco
291 traducción paralela
Everything is great.
Her şey mükemmel.
Everything is great.
Her şey yolunda.
Now everything is great again.
Ve her şey birden düzeldi.
Right now everything is great.
Şimdi herşey mükemmel.
Bernell, it's Anne, and I'm just calling to say everything is great in Paris.
Bernell, ben Anne. Paris'te her şeyin yolunda olduğunu söylemek için aradım.
Just for, like, one moment, everything is great.
Sadece bir an için her şey harikadır.
Everything is great, and there's this tree.
Her şey mükemmel ve işte bir ağaç.
No, everything is great, Mom.
Herşey yolunda, anne.
I told you, everything is great.
Her şey harika dedim ya.
I figured out a swell racket, and everything was going great until the cops came along.
Kabarık bir iş bulmuştum... ve polisler gelene kadar da her şey harika gidiyordu.
And everything is one great big muddle.
Her şey karma karışık.
Now... why is it that when a man goes to great effort and expense to get drunk, his friends, instead of respecting this endeavor, do everything they can to sober him up?
Neden bir erkek sarhoş olmak için çok güç ve para harcadığında, arkadaşları ona saygı göstermez ve onu ayıltmak için her şeyi yapar. - Neden?
Everything is going great, and suddenly the sky falls in.
Her şey harika giderken, dünya birden yıkılıyor.
Everything is going great.
Her şey çok güzel gidiyor.
You've become a great and famous man, and now everything is nothing.
Şimdi başarılı ve ünlü oldun ama "Hiçbir şeyin önemi yok" diyorsun.
Everything bears out our theory that this is the helmet which the Emperor Alexander the Great of Macedonia lost when he set out to subdue India.
Her şey teorimizi destekliyor ; Bu, Makedon imparatoru Büyük İskender'in Hindistan'ı fethetmeye giderken kaybettiği miğfer.
Sydney Angka says that those who were guilty of soft living in the years of the great struggle and did not care for the sufferings of the peasant must confess because now is the year zero and everything is to start anew.
Sydney Angka diyor ki, bu savaş sırasında, güzel bir hayat yaşayanların hepsi suçluymuş ve insanların acılarını paylaşmayanlar, bunu itiraf etmeliymiş çünkü bu yıl, ilk yılmış ve her şey baştan başlıyormuş.
Everything is going great until one day, a fast-talking pepperoni salesman gallops into town.
Her şey çok harika gidiyor. Ta ki, çok hızlı konuşan bir satıcı kasabaya gelene kadar.
She has everything. Education. Great job.
Her şeye sahip, eğitim, mükemmel bir iş, para.
Everything is gonna work out super great.
Her şey mükemmel olacak.
D.J., honey, I told you. Everything is gonna work out super great.
D.J. canım, Sana herşeyin... muhteşem olacağını söylemiştim.
Look, just because everything is going great for me doesn't give you the right to go off and start...
Bak, herşeyin benim için harika gitmesi sana... Beni yargılama hakkını vermez.
Everything is part of the great lie. Ah.
Her şey o büyük yalanın parçası, der.
Well, the important thing is that it's back and in one piece and everything's great.
Pekala, önemli olan şey onun tek parça halinde geri dönmesi ve her şeyin yolunda olması.
Everything is always great, terrific.
Her şey her zaman harika ve fevkalade.
And when the great moment comes for everything you do, Danforth this one is for you.
Ve o büyük an geldiğinde yaptığın her şey için, Danforth karşıIığını alacaksın.
It is so great. It's all done up and everything.
Her yeri pırıl pırıl.
Everything is just great.
Her şey harika.
Everything is going to be great.
Artık her şey harika olacak.
Why is it every time you finally get things calmed down and everything's going great life decides to kick you in the butt?
Neden ortalık sakinleşmişken, her şey yolunda giderken ani bir şey çıkar ve keyfinin içine s.çar?
New job's going great, kids are doing well at school, everything is good.
Yeni iş harika gidiyor, çocuklar okulda iyi, her şey güzel.
I mean, we're getting along everything is just- -great. I mean, all right, so he doesn't do everything and then you have to come along with your "hot" and your "heavy."
Demek istediğim, çok iyi anlaşıyoruz herşey çok güzel yani, iyi, yani o herşeyi yapmıyor ve sonra sen "ciddi" ve "ateşli" ile ortalığı karıştırıyorsun.
While I can't report that we agreed entirely on everything, [ laughs 1 I can, I can report that when I left that meeting with the General I had the same feeling as when I went in and that is, that he's a great American, will make a great President, an outstanding President.
... her konuda mutabık olduğumuzu söyleyemem ama ama şunu, şunu söyleyebilirim ki Generalle olan görüşmeden çıkarken ona karşı hislerim toplantıya girerken hissettiklerimle aynıydı :
I think that Damon kid is doing a great job and everything..... and yeah, the kid's got a decent arm, but high-school football is about..... power, it's about running the goddamn football - it always has been.
Bence Damon denen çocuk harika bir iş yapıyor ve çocuğun harika bir kolu var ama lise futbolu güce dayalıdır, futbolda her şey koşmaktır. Sakın yanlış anlama. Her zaman da öyle olmuştur.
You talk about how lousy the business is how useless the product is, how much money you're making but to the customer, everything's great.
İşin ne kötü, ürünün ne işe yaramaz olduğu veya kaç para kazandığın ama müşteriye söylemezsin.
Ok, maybe that part's not great, but everything else is, right?
Tamam, bu bölüm harika olmayabilir ama geri kalan her şey harika değil mi?
God, everything is going so great.
Herşey çok güzel gidiyor.
You know? So this is great. It solves everything.
- Yani bu muhteşem, her şeyi hallediyor.
So, I just want to tell you all... that everything is going to be great.
Ve hepinize söylemek istediğim şu ki her şey harika olacak.
You're good at pretending that everything in your life is good, and you give off a great sense of security and self-confidence, but... you're not satisfied...
Hayatınızda her şey yolundaymış gibi davranmakta ustasınız. Karşınızdakilerde kendine çok güvenen bir insan izlenimi bırakıyorsunuz. Ama mutlu değilsiniz.
Everything is just gonna be great. "
"Her şey harika olacak."
Yuck! This is really great and everything, but we got to go, okay?
Her şey iyi güzel de bizim gitmemiz gerek.
I think everything about us is great.
Herşeyin yolunda olduğunu sanıyordum.
The point is, everything was going along great with Riley, and then... she comes along and messes everything up.
Riley'yle herşey güzel gidiyordu. Sonra o geldi ve her şeyi mahvetti.
This food is... is great and everything, but you know what I'd rather be doing?
Yemek... her şey harika ama ne yapmayı tercih ederdim, biliyor musun?
Once she sees that I think this is great... everything will be back to normal between us, right?
Bunun harika olduğunu düşündüğümü bir kez gördü mü aramızdaki her şey normale dönecek değil mi?
Everything you said is great.
Söylediklerin harika.
So there is a great show going on next door, there's huge exhibits and everything, but it's the people out here that are real contributors, not those companies.
Yani diğer kapıda muhteşem bir şov devam ediyor Kocaman bir sergi ve herşey Ama bunda gerçek payı olanlar dışarıdaki insanlardır, şu firmalar değil.
It's the "everything's great" is the problem.
Bu, "Her şey harika." muhabbeti sorun.
Um, well, everything is actually great.
Her şey gayet iyi.
So I'm a senior now... officially, which is, um... Everything's gonna be great.
Artık son sınıfım resmi olarak yani bu da demek oluyor ki, um herşey güzel olacak.
everything is fine 327
everything is awesome 16
everything is good 35
everything is possible 23
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is okay 87
everything is alright 24
everything is gonna be okay 39
everything is awesome 16
everything is good 35
everything is possible 23
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everything is ok 38
everything is okay 87
everything is alright 24
everything is gonna be okay 39