He was my father traducir turco

He said he was my father.

Babam olduğunu söyledi.

He was my father.

O benim babamdı.

Yeah, he was my father.

Evet, babamdı.

He was my father.

O, babamdı.

He was my father!

O babamdı!

I used to think that she was my father's secret lover, but he's too serious for that.

Eskiden, onun, babamın gizli aşığı olduğunu düşünürdüm ama babam bunun için çok ağırbaşlıydı.

All threatening her if she revealed that he was my father.

Hepsi tehdit dolu. Çocuktan bahsetmesin diye.

Yeah. He was my father.

Bill Vaughn'un oğlu musun?

Many of you know my father, how stubborn he was

Birçoğunuz babamı tanıyorsunuz, ne kadar inatçı olduğunu biliyorsunuz.

When my father had his heart attack he was forced to retire, so I took over.

Babam kalp krizi geçirdiğinde, emekli oldu, ben devraldım.

Yeah, my father had the magazines and yes, my father admitted that he was a pedophile and had these fantasies and yes, my father admitted that he was no saint and that there were times that he slipped

Evet babamın dergileri varmış ve evet, babam sübyancı olduğunu, böyle fantezileri olduğunu kabul etmiş ve evet, babam bir aziz olmadığını bazı hatalar yaptığını kabul etmiş.

My father was only protecting us and the world above when he hid the heart of Atlantis.

Babam sadece ve yukardaki dünyayı koruyordu, Atlantis'in kalbini sakladığında,

My father always said you had helped him a lot, all the time, when he was alive.

Babam hayattayken hep senin ona ne kadar yardım ettiğinden söz ederdi.

Coœ my windows are right up here and I was looking down and he got into a fight and he must have started with the kid and the kid's father came up to the playground and he, like, popped him in the nose.

Çünkü odamın penceresi hemen şurdaydı ve aşağı baktığımda kavga ediyordu önce çocukla başlamış olmalıydı sonra çocuğun babası bahçeye geldi ve onun da burnuna bir tane geçirdi.

For the first time since he died, I felt I was getting closer to my father.

Öldüğünden bu yana ilk kez, babama yaklaştığımı hissettim.

Actually, this guy Richard Katz was... my dad died 26 years ago, and he was with my father in Penn Station, New York.

Aslında bu Richard Katz isimli adam... babam 26 yıl önce, New York Penn İstasyonunda öldüğünde babamın yanındaki kişiydi.

For years, I thought maybe my father hadn't really died, that he was out there somewhere living a parallel life.

Yıllar boyunca hep babamın gerçekten ölmediğini düşündüm, dışarıda bir yerlerdeydi aynı yerlerde yaşadığımız.

He was a distinguished officer in my father's service.

Babamın hizmetinde çalışan ayrıcalıklı bir subaydı.

Your father Abraham rejoiced... that he was to see the time of my coming.

Babanız İbrahim geldiğim zamanı görseydi çok sevinirdi. Bunu gördü ve memnun oldu.

If my father really does work for the government, wouldn't he have known if Reza was doing something illegal?

Babam gerçekten hükümet için çalışsa, Rıza'nın yasadışı bir şey yaptığını öğrenmez miydi?

Who was this guy and what had he done with my father?

Bu adam kim ve babama ne yaptı?

My father was not in his right mind when he wrote that second will.

Babamın, o ikinci vasiyeti yazarken, aklı başında değildi.

My father went for historical accuracy when he had the mansion reconstructed but I was thinking of taking some liberties with the decor.

Babam malikaneyi tekrar inşa ederken, her şeyi eskisi gibi yapmaya çalıştı ama ben dekor ile ilgili bazı radikal kararlar almayı düşünüyorum.

My father was shot the same day he bought my company out from under me.

Babam, şirketimi elimden aldığı aynı gün vuruldu.

My father smoked until he was 72, you know that?

Babam 72 yaşına kadar sigara kullandı, bunu biliyor musun?

But my father was an officer on the Stromos, so he was allowed to pick one person from his family.

Ama babam Stromos'ta subaydı,. bu yüzden ailesinden bir kişiyi seçme hakkı vardı.

When my father told me who he was dating, I made a point of being here.

- "Talihsiz" kısmı doğruymuş demek ki.

I was gonna tell my father, but... you know what he's like.

Düşündüm ama bilirsin. Babama söyleyecektim ama onun nasıl olduğunu bilirsin.

That he loved my father, wanted to honor his memory... and wanted me to know what a hero he was.

Babamı sevdiğini, anısını şereflendirmek istediğini ve onun bir kahraman olduğunu bilmemi istediğini yazıyordu.

Her father was an ironmonger, wasn't he, my lady?

Babası nalburdu. Değil mi leydim?

And when your father called at my door... I thought he was going to tell me the whale had gone.

Ve baban kapıda beni çağırınca... bana balinanın gittiğini söyleyecek diye düşündüm.

My son was sitting with his father's face in his hands, he was covered in blood.

Oğlum, ellerinde babasının yüzüyle oturuyordu. Kana bulanmıştı.

It was my father's wish that if he died on this island, he would be buried with his knights.

Bu babamın isteğiydi, eğer bu adada ölürse, şövalyeleriyle birlikte gömülecekti.

It was all about getting to my father, wasn't it? [Dialing] He forgot the first rule.

Hepsi babamı ele geçirmek içindi, değil mi?

I was just talking with Ruth Crockett, my girlfriend and her father got crazy and told Mike he had to fire me or he'd lose all his work.

Sadece kız arkadaşım Ruth Crockett'la konuşuyordum. Babası çıldırdı ve Mike'a beni kovmazsa bütün işini kaybedeceğini söyledi.

He was like my father too.

Benim de babam gibiydi.

When I was two, he married my mother, and at that point... another man got my father addicted to smoking hash.

Annemle ben iki yaşındayken evlenmiş. Ve bu iş ondan sonra başlamış. Adamın biri ona bu kötülüğü yapmış.

My father missed... the thing he was most excited about.

Fakat babam heyecanla beklediği şeyi kaçırdı.

Before he was kidnaped, my father sent me something

Kaçırılmadan önce, babam bana bir şey gönderdi.

I'd already been through two nights of wakes listening to a million people praise my father like he was... Ghandi's better brother.

2 gece boyunca süren taziye ziyaretlerinde 1 milyon kişinin babamı o sanki Ghandi'ymiş gibi övmesini dinlemiştim.

My father was an ordinary barber, but he didn't always do ordinary things

Babam sıradan bir berberdi. Fakat yaptığı bütün işler pek de sıradan sayılmazdı.

I don't know why, but whenever my father went to the Blue House, he was always worried about those buried sacks

Neden olduğunu bilmiyorum. Fakat babam ne zaman başkanlık binasına gitse.. Gömdüğü seçim kâğıtları hakkında endişe duyuyordu.

You want people to say my father-in-law feeds his guests like he was fed in the Israeli prison?

Kayınpederimin konuklarını İsrail hapishanelerindeki mahkumlar gibi beslediğinin söylenmesini mi istiyorsun? Katiyen olmaz!

Yeah, he was my father.

- O benim babamdı.

It was my father's wish that if he died on this island, he would be buried with his knights.

Babamın dileği buydu. Bu adada ölecek olursa şövalyeleriyle gömülmek istiyordu.

I was standing there. My father came screaming at me. He shoved me onto the floor.

Ben şurada duruyordum, babam bağırarak üzerime doğru geldi beni itekledi, düşürdü.

- He still thinks my father was captured.

Chase hâlâ babamın Salazarlar tarafından kaçırıldığını düşünüyor.

My father was killed because he took her from the KGB.

Hayır. Babam onu KGB'nin elinden aldığı için öldürüldü.

Being there, remembering him that way, he didn't feel like a traitor. He was just my father.

Ve orada onu o şekilde hatırlayınca sanki bir hain değildi, sadece benim babamdı.

- that he was my father?

O benim babam mıymış?

My father's last words there in Vienna, before he passed away, was " sol, lose a can to buy the goddamned fool.

Ölmeden önce babamın Viyana'daki son sözlerini hatırladım. "Lanet aptallara katlanamayan satıcılar ticarette zorlanır."