English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Heartwarming

Heartwarming traducir turco

124 traducción paralela
The devotion of your people is heartwarming, Sire.
Halkınızın sadakati memnuniyet verici, Kralım.
I always find it heartwarming to see a family standing shoulder to shoulder in the face of adversity.
Ben felaket karşısında bir ailenin omur omuza olmasını görmeyi yürek ısıtıcı bulurum.
That it's heartwarming to see
Yüreğinizi ısıtıyor
I think it's rather heartwarming that adults get in the Halloween spirit.
- Bence yetişkinlerin de cadılar bayramı ruhuna sahip olması çok iç açıcı
Oh, God, how heartwarming.
Oh, Tanrım, ne kadar dokunaklı.
It is heartwarming to work in an atmosphere of mutual trust, boss.
Karşılıklı güvenle çalışıyor olmamız, gözlerimi yaşarttı patron.
Now ain't that a heartwarming spectacle.
İç açıcı bir manzara değil mi?
This is heartwarming but can I get some help here?
Bu çok hoş ama benimle ilgilenebilir misiniz?
Her compassion is heartwarming.
Çok merhametli bir davranış.
Yes, it's heartwarming.
Evet, iç acıcı bir şey bu.
It's always heartwarming to see a prejudice defeated by a deeper prejudice.
Bir önyargının daha derin bir önyargı tarafından alt edilmesi çok hoş.
Postal patrons were asked to choose between two competing designs - one of Krusty's heartwarming smile... and one of his fiery death.
Postane sahipleri iki dizayn arasında kaldı Krusty'nin sıcacık gülümsemesi ve korkunç ölümü.
Your concern for my welfare is heartwarming.
Benim için endişelenmeniz, kalbimi ısıttı.
Thank you, Chef, for that heartwarming song.
Bu kalpleri ısıtan şarkı için teşekkür ederiz, şef.
The heartwarming adventures of a group of young beach-going veterinarians.
Sahilde yaşayan bir grup genç veterinerin yürek ısıtan maceraları.
I've just finished reading the heartwarming novel "Go Dog, Go!"
Ben sıcak kalpli bir roman okudum. "Git köpek, git"
Now there's a heartwarming sight.
Ne iç açıcı bir görüntü.
Thank you for that heartwarming story.
Bu içten hikaye için çok teşekkürler.
Heartwarming story.
Yürek yakan bir hikâye.
You know. your concern for Ally is truly heartwarming. but this is what Miss Purcell gives them.
Ally'yi düşünmen çok güzel ama Bayan Purcell böyle ödev veriyor.
- Why is that, Taylor? Because in this day and age... when the kids are willy-nilly with their clothes, hair and morals... it is heartwarming to see a sensible girl like you still exists.
- Çünkü çocukların kıyafetlerine saçlarına ve ahlaklarına dikkat etmediği bir çağda, senin gibi aklı başında bir kızın var olduğunu görmek çok güzel.
It's good, solid, heartwarming crap.
Güzel, sağlam ve eğlenceli bir saçmalık.
Isn't that such a heartwarming story?
Ne kadar romantik bir öykü.
It's.. it's heartwarming.
Bu.. kalbimi ısıtıyor.
- That's a heartwarming tale.
- Kalp yumaşatıcı bir hikaye.
That's a heartwarming story.
Ne içaçıcı bir hikaye.
Oh, like a heartwarming family story?
Oh, iç açıcı aile hikayeleri gibi mi?
What a heartwarming gesture.
- Acaba benim için bunu ayarlayabilir misiniz?
What's more heartwarming than a child calling, "I'm home"
Bir çocuğun "Eve geldim." demesinden daha içten ne olabilir ki?
That's a heartwarming tale.
Hikayesi içimi ısıttı.
That's heartwarming.
- Yürek ısıtan bir hikaye.
I just need one great, heartwarming story and my boss will give me another shot.
Yürekleri ısıtan büyük bir hikayeye ihtiyacım var, böylece patronum bana bir şans daha verecek.
This has to be heartwarming and emotional!
Yürek ısıtan ve duygusal bir hikaye olmalı!
No, no, wait, I can do heartwarming.
Dur, dur, bekle, yürek ısıtan bir şey yapabilirim.
I got heartwarming on here!
İşte burada yürek ısıtan bir şey var!
I got a heartwarming story.
Yürek ısıtan bir hikaye buldum.
Well, it's a heartwarming American tradition.
Çok iç açıcı bir Amerikan geleneği.
Really, if you're expecting me to be the brave and heartwarming differently-abled girl, that isn't gonna happen, so go ahead and do your thing.
Gerçekten, eğer benim cesur ve içinizi rahatlatan sıcak bir özürlü kız olacağımı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. O yüzden durmayın, ne yapacaksanız yapın.
Heartwarming.
Kalbimi ısıttın.
Things weren't as heartwarming everywhere.
İşler her yerde kalpleri bu kadar ısıtmıyordu.
- Heartwarming.
- Ne kadar da iç açıcı.
Ha-ha-ha-ha, Oh Bender, your idealism is heartwarming, but, the League of Robots hasn't killed a human in over an eight hundred years.
Oh Bender, senin bu idealistliğin beni öldürcek. Seçkin Robotlar, sekiz yüzyıldır tek bir insanı bile öldürmedi.
For several years I believed every word of that dramatic and heartwarming story
Birkaç yıl bu dramatik ve kalp ısıtan hikayenin her kelimesine inandım.
We're gonna have to have a discussion about how long this heartwarming family reunion's gonna last.
Yarın bu iç açıcı aile buluşmasının ne kadar süreceğini tartışmamız gerek.
Sorry, it's not part of my heartwarming and personal narrative in which a humble boy from New Delhi overcame poverty and prejudice and journeyed to America to reach for the stars.
Pardon ama Yeni Delhi'li mütevazı çocuğun yıldızlara ulaşmak için sefalet ve önyargının hakkından gelip Amerika'ya ulaştığı bu dokunaklı hikâyede buna yer yok.
Strangely heartwarming.
İç açıcı şekilde, garip.
But it was such a great, heartwarming local story.
Ama çok harika, iç açıcı bir yerel efsane.
Well, that's heartwarming.
Bu çok hoş bir şey.
This is so heartwarming.
Mükemmel bir dayanışma.
Heartwarming.
Cesaret verici.
Ain't that heartwarming?
Kalbini ısıtmıyor mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]