How about it traducir turco
8,116 traducción paralela
You know full well the threat we face so how about it, Father?
Yüzleştiğimiz tehditi çok iyi biliyorsun. Nasıl yapsak baba?
How important could it have been if his own son couldn't even talk to him about what was going on in his life?
Daha öz oğlu hayatında olanları paylaşamazken bunun ne önemi var ki?
She hasn't said anything of course, neither of them ever would, but suddenly my mother is talking about how she wants to see the kids, and how she and Daddy live so far away, and, my favourite, how the arch has put St. Louis on the map, and how nice it would be to live in a city on the map.
Bir şey demedi tabii, ikisi de konuşmaz zaten ama annem birden çocukları ne kadar görmeyi istediğinden babamla ne kadar uzakta yaşadıklarından ve şimdi favorim geliyor Kemer'in haritadaki St. Louis'e nasıl kondurulduğundan ve haritada olan bir şehirde yaşamanın ne kadar iyi olacağından bahsetmeye başladı.
And all you're concerned about is how it made poker night awkward.
Sende poker geceleri artık daha garip bir hal alacak diye endişeleniyorsun.
( clears throat ) Look, it is no secret how I feel about you, McGreevy, but... I do owe you a huge debt of gratitude.
Sana karşı olan hislerim gayet açık McGreevy ama sana büyük bir minnet borcum var.
When it's over, we talk about how to get our people out of Mount Weather.
Ama bundan sonra, Weather Dağı'ndaki halkımızı nasıl kurtaracağımızı konuşacağız.
How about you stick it up your ass instead?
Kıçına sokmaya ne dersin?
And he told me about how, of course His relationship inevitably ended As it was meant to.
Bana ilişkisinin, olması gerektiği gibi, kaçınılmaz sona nasıl geldiğini anlattı.
But it's the way you're unfriendly. How you're so polite about it, like you're doin me a favor.
Ama cana yakın olmama şekliniz bu konuda o kadar kibarsınız ki sanki bana iyilik ediyorsunuz.
So... is this a conversation about how it's time for me to pack up and go home? No.
Ee, nasıl da toplanıp eve gitme vaktimin geldiği hakkında bir konuşma mı olacak?
I have felt everything for you, and all this time, you were never able to say how you feel about me, and I get it.
Sana karşı hislerim oldu. Bunca zaman bana karşı hissettiklerini asla söyleyemedin. Seni anlıyorum da.
Maybe it's me, so how about I give you a chance to talk to my friend here?
Belki de benim yüzümden karamsarsındır. O yüzden sana arkadaşımla konuşma fırsatı.
If you wanna tell me, "I told you so," how about you say it in person?
Bana "sana söylemiştim" demek istiyorsan yüzüme söyleyebilirsin.
I genuinely don't know how we live with ourselves if we go about doing it this way.
Ben de bunu yaparsak kendimize nasıl katlanırız bilmiyorum!
It's funny how Ollie seems to care more about me now that he's dead than when he was alive.
Ollie'nin ölüyken benimle hayatta olduğundan daha çok ilgilenmesi komikmiş.
How about doing a sketch of the taillight and I'll run with it?
Arka lambanın resmini yapsan, ben de oradan araştırmaya devam etsem?
You don't want to be flashbacking halfway through the soup course about how you and your ex once did it in the ladies'room.
Çorbanın yarısına gelmişken eski sevgilinle tuvalette nasıl yiyiştiğinizi hatırlamak istemezsin.
How come I don't know anything about it?
İyi de benim ailenin bundan nasıl hiç haberi olmuyor?
How I see it, if we're gonna talk about it, you walked away.
Gördüğüm şu ki, bunun hakkında konuşacak olsaydık sen uzaklaşırdın.
At least it will keep me from thinking about how everything good in life turns to dust.
En azından iyi bir hayatın nasıl tuzla buz olduğunu düşünmekten uzak tutar.
I'm proud about what we do here and I'm proud about how we go about doing it, but... those were kids.
.. burada yaptıklarımız ve yapacaklarımız.. .. için ne kadar gurur duyduğumu biliyorsun. Ama bunlar daha çocuk.
I don't know what it was about or how it started!
Ne oldu veya nasıl başladı, bilmiyorum.
But it's all for nothing if she doesn't tell us about Croatoan and how to build a new Barn.
Ama Croatoan'u ve nasıl yeni bir ahır inşa edeceğimizi anlatmazsa bu bir hiç uğruna olmuş olacak.
How y'all so sure about it, man?
Peki bundan nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz?
You can do it when it suits you, and I'll write a letter gloating about how much I enjoyed killing him myself.
Sana ne zaman uyarsa o zaman öldürebilirsin ve ben de, onu öldürmekten ne kadar keyif aldığıma dair bir mektup yazabilirim.
How bad is it gonna be if you stay here and read about the next one?
Burada kalıp sonraki cinayeti okuduğunda ne kadar kötü olacak?
Think about how it went down first before you say anything to anyone.
Kimseye bir şey söylemeden önce olayların nasıl olduğunu bir düşün.
It was this article about how you can blow up a laptop's battery on command.
Bir makalede.. ... bir laptopun bataryasini nasil patlatacagini anlatiyordu.
Be careful about what you say and how loudly you say it.
Ne söylediğine ve ses tonuna dikkat et.
I haven't told my mom about us yet because she doesn't understand why I broke up with Scott and she knows how hard it was for us when you got back from the war.
- Anneme bizden bahsetmedim çünkü Scott'tan neden ayrıldığımı anlamıyor ve sen savaştan döndüğünde işler ne kadar zordu biliyor.
I still don't know how I feel about it.
Hala ona karşı nasıl hissettiğimi bilmiyorum.
I am that close to being sober, and I hate how it feels, but when I think about you and I think on how I met you, it's the only thing that makes me feel good.
Temiz olmaya çok yakındım, hissettirdiğinden nefret ediyorum, ama seni düşünürken, nasıl tanıştığımızı düşünürken, kendimi iyi hissetmemi sağlayan tek şey.
How about getting it right the first time so we don't have to keep doing this?
Bunu tekrar tekrar konuşmamamız için doğru yapmaya ne dersin?
And how, exactly, did you go about it?
Peki tam olarak nasıl yaptın?
About how you like it at Saint Benezet.
Saint Benezet'te yaşamanın nasıl bir şey olduğuna dair.
And there are gonna be some hard questions about how much Landman and Zack knew and when they knew it.
Landman Zack'in ne kadar şey bildiği ve ne zaman bildikleri hakkında cevaplamaları gerek zor soruları olacak.
A voice that had the courage to tell it how it is. It's a voice that has been absent for reasons we all know about.
O kişi ki işlerin nasıl olduğunu söyleyebilecek cesareti vardı O kişi hepimizin bildiği nedenlerden ötürü aramızda değildi.
Well, how could you not talk about it?
Nasıl konuşmazsınız?
- There's a whole thing on NPR about how it's actually more dangerous. You never know these days!
Hiç bilemiyorsun bu zamanlarda.
I learned how to march and shoot a gun, that's about it.
Ben sadece nasıl uygun adım yürüneceğini ve silah kullanmayı öğrendim.
What I don't like is how he lies about it.
Hoşlanmadığım şey onun bu konuda yalan söylemesi.
You write a song about how much you hate women, it makes you look like a little bitch.
Kadınlardan ne kadar nefret ettiğin hakkında bir şarkı yaptın, bu seni küçük bir sürtük gibi gösterecek.
Now, we were just talking about how, at the end of a chapter, it's really good to say something provocative.
Biz de tam bölümü sonlandırırken, kışkırtıcı bir cümle kullanmak, çok iyi olduğundan bahsediyorduk.
For me, it was all about family and how badly I've wanted a family.
Benim adıma, bu tamamen aile kurmakla ve bir ailem olmasını çok istememle ilgiliydi.
It's just that you made such a big deal before about how you can't turn off your phone because the hotel's 24 hours.
Sadece daha önce konuştuğumuzda otel işinin 24 saat sürdüğünü, telefonunu kapatamayacağını söylemiştin.
I've just been thinking about our partnership and how I should probably compromise more to make it work.
Ortaklığımızı düşünüyordum ve bu işin yürümesi için taviz vermem gerektiğini anladım.
But instead, I'm here with you and your sound bites about how it wasn't meant to be.
Ama onun yerine, burada seninleyim ve açıklamaların öyle değilmiş gibi.
Oh. How about we do a walk-through tomorrow to make sure it's up to snuff?
Neden yarın bir göz atıp istediğimiz malı yapabilirler mi diye bakmıyoruz?
Look, Fiona, I know how hard it was for you to tell Marcus about us, so...
- Evet. Dinle, Fiona. Marcus'a bizden bahsetmiş olmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Growing up together and... knowing so much about each other... it made it hard for me to admit how I felt about you.
Birlikte büyümek ve ikinizi de çok iyi tanımak sana olan hislerimi kabullenmemi zorlaştırmıştı.
Well, what would the Care Bears say about how you show it?
Sevgini nasıl gösterdiğini söylesen Care Bears ne derdi ama?
how about you 1902
how about that 1165
how about 1055
how about this 1088
how about yours 27
how about yourself 26
how about lunch 22
how about tomorrow 70
how about now 231
how about some coffee 28
how about that 1165
how about 1055
how about this 1088
how about yours 27
how about yourself 26
how about lunch 22
how about tomorrow 70
how about now 231
how about some coffee 28