I'd rather not traducir turco
1,988 traducción paralela
I'd rather not.
Olmamayı tercih ederim.
I'd rather you not put it that way, but yes.
Böyle olmamasını tercih ederdim ama evet.
I'd rather not.
İstemem.
Sometimes I find out things you'd rather not know.
Bazen öğrenmek istemeyeceğin şeyler bulurum.
Because I'd rather not stand here while you try and negotiate a hostage trade for an incentive spirometer.
Çünkü sen nefes ölçme aletine karşılık rehine pazarlığı yaparken burada öylece durmak istemiyorum.
Actually, i'd rather not.
Aslında, yapmasam daha iyi. Hadi.
I'd rather not.
Sallamamayı tercih ederim.
- I'd rather not.
- Yapmamayı tercih ederim.
Sir, I'd rather not.
Efendim, izlemesek maçı.
I'd rather not.
Çıkmamayı tercih ederim.
Look, if it's your husband, I'd rather not.
Bak, kocansa almayayım.
- I'd rather not go at all.
- Hiç gitmemeyi tercih ederim.
I'd rather not.
Aramamayı tercih ederim.
- I'd rather not. - He doesn't want to slap it.
Tokatlamak istemiyor.
No thank you, John, I'd rather not.
Hayır teşekkür ederim, John, yapmamayı tercih ederim.
Then I'd rather not have you
O zaman hiç olma daha iyi.
I'd rather not talk about it.
Bunu konuşmamayı tercih ederim.
I'd rather experiment with monkeys and pigs, but I'm not allowed.
Sizin yerinize domuzlar ve maymunlar ile test yapmayı isterdim. Ama izin vermiyorlar.
- That's a possibility, but I'd rather not worry about that until we have to.
- O da bir ihtimâl, ama zorunda olmadıkça bu konuda endişe etmemeyi tercih ederim.
Don't get me wrong but I'd rather not.
Yanlış anlamayın sakın ama, umarım görüşmeyiz.
You know, I'd rather just not get into it.
Bunları konuşmamayı tercih ederim.
But, If it's all the same to everybody I'd really just rather not talk about it.
Ve her zamanki gibi bu konuda konuşmamayı tercih ederim.
- I'd rather not say.
- Söylemesen daha iyi.
Well, I'd rather not talk numbers now.
Gerçi şu anda rakamlardan bahsetmek istemiyorum.
In fact, I'd rather not be seen walking around at all, just in case.
Gerçek şu ki, senin etrafında dahi görünmek istemem. Herhangi bir ihtimale karşı.
I'd rather not.
Çıkarmasam daha iyi.
I'd rather not do so.
Almayayım, sağol.
I'd really rather not do this one.
Bunu yapmamayı tercih ederim.
I'd rather not have to tell another parent in this community that their child has been murdered if you don't mind.
Bu toplumdan bir başka aileye daha çocuklarının öldürüldüğünü söylemeyi tercih etmiyorum, sakıncası yoksa.
I'd really rather not... though it might be worth it.
Bunun olmasını istemezdim. Belki de bedelini ödüyorum.
Not much. I'd rather you told them.
Senin söylemeni tercih ederim.
Now, if the subject were to say yes well, he's rather a big fish that swims in not-untricky waters. So it goes without saying that I'd want a dear friend and the finest producer I know by my side.
Şimdi, bahsi geçen şahıs teklifi kabul edecek olursa, ki bu kişi genelde dürüst sularda yüzen büyük bir balık gibidir ; yani söz dönüp dolaşıp şu noktaya geliyor :
If this is the way it's going to be with you home, I'd rather you not be here at all.
Evdeyken böyle şeyler olacaksa, artık burada kalmanı istemiyorum.
I'd rather be on the side with the tanks, just in case, than not have them.
Olmamalarındansa her ihtimale karşı tankların yanında olmayı tercih ederim.
- I'd rather not say.
- Söylemesem daha iyi.
Oh, yeah? And I'd rather not kick your ass.
Yoksa seni pataklarım.
I'd rather not be here, if she does.
O buraya gelecekse ben olsam burada durmazdım.
Your friends are dead and those things are coming back this way and I'd rather not be here when they do.
Arkadaşların öldü ve o şeyler tekrar geliyor. Geldiklerinde burada olmak istemem.
It's kind, but I'd rather not.
Çok candan bir hareket, ama olmamasını yeğlerim.
- No, I'd rather not. I...
- Hayır, almak istemiyorum.
I'd rather you didn't. Patrick's not a strong swimmer.
Gitmemenizi tercih ederim, Patrick iyi bir yüzücü değildir.
I'd rather not get fired.
- Kovulmak istemem.
- I'd rather not.
- Etmemeyi tercih ederim
- I'd rather not schluff it off.
- Sallama yapmak istemem.
I'd rather not talk about it.
Bahsetmemeyi yeğlerim.
- I'd rather not talk about it.
- Bahsetmemeyi yeğlerim.
But I'd rather not sign something I can't read. HIGGINS :
Ama okuyamadığım bir şeyi imzalamak istemem.
I'd rather not talk about it.
Boş ver.
I'd rather not see her again.
Onu bir daha görmek istemem açıkçası.
I'd rather not, if you don't mind. That's not...
Kusuruma bakmazsan, sıvamayacağım.
Well, like I said, it's a bet I'd rather not take.
Dediğim gibi, girmek istemediğim bir bahis bu.
i'd rather not say 62
i'd rather not talk about it 39
i'd rather you didn't 72
i'd rather 39
i'd rather be alone 17
i'd rather be dead 24
i'd rather die 100
i'd rather stay here 29
i'd rather stand 24
nothing 25771
i'd rather not talk about it 39
i'd rather you didn't 72
i'd rather 39
i'd rather be alone 17
i'd rather be dead 24
i'd rather die 100
i'd rather stay here 29
i'd rather stand 24
nothing 25771
not allowed 48
note 183
noth 18
notes 105
notebook 23
not yet 7691
notice 40
not really 5709
notorious 29
not at all 5606
note 183
noth 18
notes 105
notebook 23
not yet 7691
notice 40
not really 5709
notorious 29
not at all 5606
nottingham 42
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing else matters 82
nothing to see here 87
not me 3274
nothing to hide 21
nothing much 304
noticed 24
nothin 482
notch 62
noted 237
nothing else matters 82
nothing to see here 87
not me 3274
nothing to hide 21
nothing much 304
not anymore 2246
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing changes 92
not now 3813
nothing yet 509
note to self 55
nothing more 611
not my type 47
not tonight 725
nothing at all 597
nothing happened 754
nothing changes 92
not now 3813
nothing yet 509
note to self 55