English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I'm more of a

I'm more of a traducir turco

2,794 traducción paralela
And we are. I just have to grade a few more of these puppies and we are on our way.
Gidiyoruz da, birkaç tane daha öğrenciyi notlamam lazım birkaç dakika sonra da yola çıkabiliriz.
I'm gonna go think of a more haunting last word and then say it to you.
Daha çarpıcı bir son söz düşünüp sonra size söyleyeceğim.
So now I'm going to wait three more days, and if he's still a problem, I'm going to take care of him.
Şimdi üç gün daha bekleyeceğim ve hâlâ sorun olmaya devam ederse onun icabına ben bakacağım.
- I had her pegged as more of a Courtney.
- İsmin Courtney falandır sanmıştım.
Maybe I should be trying to be more of a parent to Bay.
Belki Bay'e çok daha iyi ebeveynlik yapmaya çalışmalıydım.
I'm not sure where we stand. Well, you're standing in a police station, and I would say the more pressing issue is the whereabouts of your father's infinity box.
Polis karakolunda böyle bir durumdasınız ve babanın sonsuzluk kutusunun nerede olduğu daha önemli bir mesele bence.
It has a nicer sound, and I like to think is more reflective of what we do here.
Bence kulağa daha iyi geliyor ve burada yaptığımız işi daha iyi tanımlıyor.
I'm more of a Shakespeare man.
Ben daha çok Shakespeare'ciyimdir.
I'm more than happy to go to your superiors at the S.E.C., or to the director of the FBI, the CIA, or any other agency who would like to lay claim to the conviction of a domestic terrorist.
Eğer bana koruma sunamazsanız zevkle S.E.C.'deki üstlerinize gidebilirim. Ya da FBI şefine, CIA'e ya da bir teröristin mahkumiyetini üstlenmek isteyecek diğer herhangi bir teşkilata gidebilirim.
'Cause I make a lot more money than Howie, he's putting a lot of pressure on me to get a prenup.
Howie'den çok daha fazla para kazandığım için evlilik öncesi anlaşma yapmam için beni zorluyor.
You know, I read something a long time ago that said children of divorce are more likely to get divorced themselves, unless the parents split after the kid turns 12, because that's when their moral center is formed.
Çocukları 12 yaşına basmadan boşanan çiftlerin çocukları da ileride büyük ihtimalle eşlerinden boşanıyormuş. Beyinlerindeki doğruyla yanlışı ayırt eden kısım o yaşlarda oluşuyormuş çünkü.
No, I just- - I'm just thinking of staying a couple days more, that's all.
- Hayır, ben sadece birkaç gün daha kalmayı düşünüyordum, hepsi bu.
Which is a shame, because I was giving you a chance to help me help him- - your own flesh and blood- - but you told me to take a hike, so now... here's a more recent picture of your son.
Çünkü ben kendi kanından canın birine yardım etme fırsatını sana veriyordum. Ama çek git dedin bana. Bu da oğlunun daha yakında çelikmiş bir fotoğrafı.
And Bud and I both thought that he was talking nonsense, but maybe he's more of a reliable witness than we realize.
Bud ve ben saçmaladığını düşünüyorduk ama sandığımızdan daha iyi bir tanık olabilir.
Some, but I'm actually more of a actor / model / host / spokesman.
Bazen, ama ben daha çok aktör / model / host / sözcü işleriyle ilgileniyorum.
The frustrating thing going into this week was, like, what I was supposed to be working on was, you know, being more confident in a group scenario and all that stuff. And then, of course, the theme pops out, and it's fearlessness, and we're in swimsuits getting slushied.
Haftanın başında, özgüvenimi artırmayı planlıyordum ama daha sonra, temayı öğrenince zorlanmaya başladım.
I have more money than I can spend in a dozen lifetimes, and a great deal of it has gone into financing this coup.
Bir düzine hayat yaşayacak kadar param var. Böyle bir darbeyi finanse etmek için gitmesi çok iyi bir yatırım oldu.
Two weeks is more than enough time to do what I need to do and a couple of things I thought I wanted to do, but once I did them, I wish I hadn't.
İki hafta yapmak istediklerim için yeter de artar bile. Yapmak istediğimi düşündüğüm ve yaptığımda keşke yapmasaydım dediğim.
I'm really flattered, but I just got out of a relationship, and I think I need a little more time before I jump into anything.
Tabi ki. Anlıyorum. - Özür dilerim.
I'd like to say happy birthday to a very pretty lady who I just had the pleasure of meeting, and I think I'm going to be seeing a lot more of her.
Tanışma zevkine yeni eriştiğim ve bundan sonra daha çok göreceğimi düşündüğüm çok hoş bayana doğum günün kutlu olsun demek istiyorum.
For a very special lady who I'm sure I will be seeing more of.
Eminim bundan sonra daha fazla göreceğim, çok özel bir bayan için Sun'layalım.
Margaret, I think I know what this is about, and first of all, she's a lying skank, and what's more, I was just patting her there because she looked upset.
Margaret, sanırım mevzunun ne olduğunu biliyorum. Her şeyden önce o yalancı bir sürtük. Ve dahası, sırf morali bozuk olduğu için onu okşadım.
It is not a question of whether I can, but more if I want it.
Soru yardım edebilir miyim değil. Soru yardım eder miyim. Bilmem ki.
It may give me a few more months, most of which, I'll be spending in a hospital bed, while my best friend in the world does everything possible to avoid me?
Bu da bana hayattaki en iyi arkadaşım benden kaçmak için elinden gelen her şeyi yaparken çoğunu bir hastane yatağında geçireceğim birkaç ay daha mı verecek?
I'm, uh, more of a Columbus day girl myself.
Ben daha çok Kolomb Günü kızıyım.
I have recently received news that a northern host of more than 20,000 men was preparing to invade these free Christian lands.
Yakında kuzeyli bir hancıdan aldığım habere göre 20.000'den fazla adam bu özgür Hristiyan topraklarını işgal etmeye hazırlanıyormuş.
Nah, I'm more of a drinking in a hot tub at midnight kind of gal.
Ben daha çok jakuzide gece yarısı içkisi tarzında biriyim.
I'm really more of an Abe Lincoln fan myself.
Aslında ben daha çok A. Lincoln hayranıyım.
A hell of a lot more than I'm liking any of you right now.
Size olan sevgimden daha çok sevdiğim kesin.
I'm not exactly sure, but whether it's many, many weeks more or only three weeks more or... or six months from when she moved in or a year from when she first conceived or three months from the middle of June...
Tam olarak emin değilim, ama aşağı yukarı bir sürü bir sürü hafta daha ya da sadece üç hafta daha ya da... ya da taşındığından altı ay sonra ya da ilk karar verişinden bir yıl sonra ya da Haziran'ın ortasında üç hafta sonra...
I'm more of a city girl.
Ben daha çok şehir kızıyım.
You got the wide-eyed stoner kid who's hitting the gecko bong more frequently than one of Bob Marley's kids at a Phish concert or else you have the disaffected rich kid who's gonna show my dad that I'm not part of the whole machine.
Ya Bob Marley'in veletlerinden daha çok ot çeken keş bir çocuğun olacak ya da babasının defterini dürecek tatminsiz bir çocuğun olacak. Tüm bu saçmalığın parçası değilim.
Not that I wear a lot of makeup. I'm actually more of a teacher-slash-singer.
Ama çok makyaj yapmam.
I'm, uh, more a "Caddyshack" kind of guy.
Ben daha çok "Caddyshack" filmi seven bir insanım.
I think I have a little bit more of a challenge than the other girls.
Sanırım diğer kızlardan daha çok çalışmam gerekiyor.
No, what I know is that if you take this thing to trial, it's gonna cost us all a hell of a lot more than money.
Hayır, anladığım şey, bunu mahkemeye götürürsen bize daha fazla paraya mal olacağı.
I'm more of a drinky and screwy.
Daha çok içmeye ve sevişmeye düşkünüm.
Okay, Woody, I'm trying to help you here, because if this case turns into an unsolved murder- - and it's looking more likely by the minute that it will be- - you may be out of a job.
Woody, burada sana yardım etmeye çalışıyorum, çünkü eğer bu dava faili meçhul kalırsa büyük olasılıkla işinden olacaksın gibi görünüyor.
If I was normal a lot more of them would still be alive today.
Ben normal olsaydım sevdiklerimin çoğu bugün hayatta olurlardı.
I think we'd need a more precise definition of "perverted."
Bence "sapkın" sözcüğüne daha net bir tanım şart.
Anything more than a pack of gum, and I have to go to Congress for permission.
Çok basit şeyler olmadığı sürece meclisten izin almak zorundayım.
That's a fact. because I fought tons of monsters with way more sword skills on higher floors.
Bossun kılıç yeteneğini biliyordum. Çünkü daha önce buranın çok üstündeki kılıçlı bosslar ile savaştım.
You see, what it is, Dr. Saroyan, is that I'm a basically a bones kind of fella, and this is more like a barbecue.
Gördüğünüz gibi Dr. Saroyan ben aslında iskeletten bir adamım ama bu bir ızgaradan daha fazlası.
See, I'm more interested in why Gus Fring decided to put a guy like you in charge of his corporate security.
Bak, ben aslında Gus Fring'in neden şirket güvenliğinin başına senin gibi bir adamı getirdiğiyle daha çok ilgileniyorum.
I don't how much more of this "A" I can handle.
Bu A'e daha ne kadar katlanırım bilmiyorum.
I'd pet you, but... I'm actually more of a cat person.
Seninle ilgilenirdim ama aslında ben kedilerden hoşlanıyorum.
Okay, and I'll do some more calculations and see if I can come up with a precise width of the vehicle's wheel track.
Pekâlâ, bende bir kaç hesaplama daha yapıp aracın tekerleğiyle uyuşacak genişlikte bir şey bulabilecek miyim bakayım.
If Mr Reynolds walks through that door, as I expect him to do at any moment, wearing some extravagant head gear and talking of an encounter with a rhinoceros, then I will have proven that the connections between events are inevitable and, more often than not, accidental, and are in no way predetermined by the movement of planets billions of light years away.
Eğer Bay Reynolds o kapıdan içeri girerse, ki her an girebilir, kafasında komik bir başlık varsa ve bir gergedanla münasebetinden bahsederse o zaman olayların arasındaki bağlantıların kaçınılmaz, göründüğünden daha rastlantısal ama hiçbir şekilde milyarlarca ışık yılı ötedeki gezegenlerin hareketlerinden etkilenmediğini ispatlamış olacağım.
I'm taking the case, which means I'm suddenly my own client and therefore much more of a target.
Davayı kabul ediyorum, bu durumda birdenbire kendi müşterim oldum bu da demektir ki ben de artık bir hedefim.
- Thank you. All I'm just saying is, I'm more than happy to design a new seal more reflective of the truck we are.
Tek söylediğim bindiğimiz araca bizi daha iyi anlatan bir logo tasarlamaktan mutluluk duyacağım.
Unfortunately, I got 20 more miles of beach and a couple dozen other marinas to deal with.
Maalesef 30 km'lik sahilim var ve onlarca başka marinalarla uğraşmak zorundayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]