I mean no disrespect traducir turco
124 traducción paralela
but I mean no disrespect to you by that.
Niyetim sana kabalık etmek değil.
You'd - I mean no disrespect.
Saygısızlık etmek niyetinde değilim.
I mean no disrespect, Your majesty.
Saygısızlık etmek istememiştim majesteleri.
I mean no disrespect.
Saygısızlık etmek istemedim.
Chancellor, I mean no disrespect but I have repeatedly warned you about your policies, taking us too quickly where we had no business going in the first place.
Şansölye, saygısızlık etmek istemem ama politikalarınızın bizi, pek işimiz olmayan yerlere fazla hızlı bir şekilde götürdüğüne dair sizi defalarca uyardım.
I mean no disrespect, but we are faced with an alarming situation.
Saygısızlık etmek istememiştim ama endişe verici bir durumla karşı karşıyayız.
I mean no disrespect, Doctor, but the word "hospital" implies treatment. - And she has gotten treatment.
Ben de hani dosyaya eklemek için tüm kanıtları yazıyordum, o kadar.
I mean no disrespect, but I have given my allegiance to you, to the SGC, and to the people here, freely.
Saygısızlık etmek istemem, ama ben bağlılığımı size, SGC'ye ve buradaki insanlara özgürce adadım.
- I mean no disrespect. - Well, I'm offended.
- Saygısızlık etmek istemedim.
I mean no disrespect to such an important person... but that guy just called you Emmanuel.
Böyle önemli bir kişiye saygısızlık olmasın ama şu adam size Emmanuel dedi.
So, yo, I mean no disrespect, but I just need a little more time so I can weigh my options.
Saygısızlık etmek istemem... ama biraz daha zaman ver bana. Düşünüp taşınayım.
I mean no disrespect, of course.
Saygısızlık etmek istemiyorum tabi.
You know I mean no disrespect toward you.
Size saygısızlık etmek istemediğimi biliyorsunuz.
I mean no disrespect, Princess... but take a worm from Arrakis?
Saygısızlık etmek istemem, Prenses... Arrakis'ten bir solucan almak mı?
Well, I mean no disrespect, Minister Said, when I say it's honest people who deserve an honest wage.
Saygısızlık etmek istemem Bay Said, ama dürüst bir maaşı dürüst insanlar hak eder.
Forgive me, my king, I mean no disrespect but I don't want to see any more sons of Troy incur the gods'wrath.
Bağışla beni, Kralım, saygısızlık etmek istemem ama daha fazla Truva oğlunun... Tanrının gazabına uğramasını istemiyorum.
I mean no disrespect, Doctor, but the word "hospital" implies treatment.
Alınmayın, Doktor, ama "hastane" kelimesi tedavi uygulandığını ima ediyor.
Listen. I mean no disrespect to you and your family.
Bak, sana ve ailene saygısızlık etmek istemem.
I mean no disrespect, but I do have to get back to work.
Saygısızlık etmek istemem, fakat işimin başına dönmem gerekiyor.
And I mean no disrespect. Have you been stealing my newspaper?
Saygısızlık etmek istemiyorum ama gazetelerimi sen mi çalıyorsun?
Again, Dr. Cardwell, I mean no disrespect.
Tekrar söylüyorum, Dr Cardwell, saygısızlık etmek istemem.
I mean no disrespect, but does this theory come with any actual evidence?
Saygısızlık etmek istemem ama bu teorinin bir kanıtı var mı?
- And I mean no disrespect. - Bob -
- Saygısızlık etmek istemem.
- No. Look, I mean no disrespect, but this guy's heavy and ever since I was shot in the ass, I've been prone to sciatica.
Saygısızlık etmek istemem, ama bu adam ağır kıçımdan okla vurulduğumdan beri siyatiğe eğilimliyim.
I mean no disrespect, but can you please tell me you have an amazingly good reason for pulling me off of Dr. Hahn's service when you know I have been fighting tooth and nail to get into her good graces?
Saygisizlik etmek istemem, ama beni Dr. Hahn'in servisinden çekecek o inanilmaz önemli sebebi benimle de paylasir misiniz? Çünkü biliyorsunuz, onun gözüne girmek için disimle tirnagimla kazarak çalisiyorum.
And you, sadly, and I mean no disrespect by this, don't have a talent.
Ve senin, maalesef, bunu tüm saygımla söylüyorum, hiç yeteneğin yok.
I mean no disrespect, but it seems a shame she'll never have a family of her own.
Saygısızlık etmek istemem ama, asla kendi ailesini kuramayacak olması ne acı.
I mean you no disrespect... not at all, to the contrary... but I wish when I had graduated,
Saygısızlık etmek istemem... Asla. Aksine ama muzun olduğumda, sizin yaptığınızı... yapabilecek kadar cüretli olmak isterdim.
I don't mean no disrespect, but that's the way it is.
Saygısızlık etmek istemem ama olan bu.
I hope Mr. Wayne understands you mean no disrespect.
Eminim ki Bay Wayne saygısızlık etmek istemediğini anlıyordur.
I don't mean no disrespect to you fighting men but sometimes I can't help but figure, why are you fighting this war?
Size saygısızlık etmek istemem ama... bazen neden bu savaşta olduğunuzu anlayamıyorum.
I assure you, we mean no disrespect.
Saygısızlık etme niyetimizin olmadığı konusunda, sizi temin ederim.
- I didn't mean no disrespect.
- Saygısızlık etmek istemedim.
I mean you no disrespect,..... but I know what it is to be a woman in Hadante.
Saygısızlık etmek istemem,..... ama Hadante'de kadın olmanın ne demek olduğunu biliyorum.
- Yeah, Chappy? I don't mean no disrespect, but I think we're forgettin'something here.
Saygısızlık etmek istemem ama sanırım unuttuğumuz bir şey var.
I don't mean you no disrespect.
Sana saygısızlık etmek istemedim.
I don't mean you no disrespect.
Saygısızlık etmek istemedim.
I don't mean you no disrespect.
Sana saygısızlık etmek istemem.
I don't mean no disrespect.
Saygısızlık etmek istemem.
I don't mean y'all no disrespect.
Bakın saygısızlık etmiyorum.
Sure, but I didn ´ t mean no disrespect to anyone.
Tamam da ben kimseye saygısızlık yapmadım.
And I sincerely mean your girl no disrespect... but Tosha wasn't killed because she just happened by that mess.
Kızınıza saygısızlık etmek istemem ama Tosha o olayın içinde rastgele ölmedi.
Well, no disrespect but... you know what I mean.
Yani yanlış anlamayın ama yani anlatabildim mi?
I don't mean no disrespect and all.
Sana saygısızlık etmek falan istemem.
You must know me well enough to know I mean no mischief or disrespect.
Benim niyetim kabahat işlemek ya da saygıda kusur etmek değil.
I mean, no disrespect to the both of youse but I don't need you to be in my corner, Mr Mayor.
İkinize de saygısızlık etmek istemem... ama benden yana olmanıza ihtiyacım yok.
You must know me well enough to know i mean no mischief or disrespect.
Sizi seviyor, bundan eminim.
I mean, no disrespect intended.
Demek istediğim, saygısızlık etmek gibi bir niyetim yok.
I don't mean no disrespect to you or to this place, but... I have to get a job, sir.
Size ya da burada bulunanlara saygısızlık etmek istemem, fakat... bir iş bulmam lazım, efendim.
- Hey coach, look I don't mean no disrespect but, I got my ass handed to me, out there in the field today.
- Ne var? - Hey koç, bak saygısızlık etmek istemem ama, bugün sahada kıçımı elime verdiler.
I mean, no disrespect to you,
Sana saygısızlık etmek istemem.
i mean 97485
i mean it 1883
i meant every word 19
i mean everything 35
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i mean you no harm 50
i meant for you 16
i mean it 1883
i meant every word 19
i mean everything 35
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i mean you no harm 50
i meant for you 16
i meant what i said 95
i mean no harm 17
i mean yes 37
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant to call 19
i meant to call you 19
i meant you 39
i meant to ask 21
i mean really 45
i mean no harm 17
i mean yes 37
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant to call 19
i meant to call you 19
i meant you 39
i meant to ask 21
i mean really 45
i meant to ask you 25
i meant me 26
i mean me 34
i mean to say 41
i mean like 23
i mean now 23
i mean us 22
i mean here 25
i meant that 30
i mean no 65
i meant me 26
i mean me 34
i mean to say 41
i mean like 23
i mean now 23
i mean us 22
i mean here 25
i meant that 30
i mean no 65