I meant to call traducir turco
123 traducción paralela
O'Connor, I meant to call you up yesterday, but I didn't get around to it.
O'Connor seni dün arayacaktım, ama fırsat bulamadım.
I meant to call you after Phil...
Phil'den sonra seni arayacaktım.
Oh, I meant to call her.
Onu arayacaktım.
I meant to call earlier, but I fell asleep.
Daha erken arayacaktım ama uyuyakalmışım.
I meant to call you.
Barbara, sizi arayacaktım.
- I'm sure I meant to call.
- Aramak istemişimdir.
I meant to call you earlier, but things got so busy.
Seni daha önce aramak istemiştim ama işler karıştı.
I meant to call you.
Seni arayacaktım.
And I meant to call you.
Ben de seni arayacaktım.
I meant to call you before
Daha önce aramalıydım.
I meant to call you back.
Seni aramak istedim.
I meant to call you back, but I forgot.
Sizi aramak istedim ama unutmuşum.
Oh, I apologize. I meant to call.
Özür dilerim. Aramak istemiştim.
Oh, yeah, I... I meant to call you and thank you for that.
Oh, evet, ben... bunun için seni arayıp teşekkür edicektim.
I just... i-I meant... i meant to call.
Aramak... Aramak istedim.
I'm sorry, I meant to call and thank you for saving Lucas.
Üzgünüm, seni arayıp Lucas'ı kurtardığın için teşekkür edecektim.
I'm sorry, I meant to call you.
Üzgünüm, seni aramak istedim.
I meant to call before I came over... but my office had me all tied up. Absolutely.
Elbette.
I meant to call you.
Ben de seni arayacaktım.
I meant to call, I really did.
l aramak istedim, l gerçekten yaptım.
I meant to call you when I got back, but... you know, things just...
Geri döndüğümde sizi aramak istedim, ama... bilirsiniz, işler biraz...
I meant to call you but... you know, this thing with Dan is...
Seni aramak istedim ama... Bilirsin Dan'in durumu falan...
I meant to call.
Aramak istedim.
I meant to call you. Um, how's the Kitty?
Sizi arayacaktım aslında.
I meant to call Cleveland.
CIeveIand'ı aramak istemiştim.
I meant to call you right after the holidays, but...
Seni tatilden sonra aramak istemiştim ama...
You left a message, I meant to call you back.
Bana mesaj bırakmıştın, sana dönmek istedim.
Yes, Dad, I meant to call you, but I forgot.
Evet, baba. Seni arayacaktım ama unuttum.
- I meant to call Bunk on it.
- Bunk'a haber vermem gerekiyordu.
I meant to call you and thank you for that fund you set up for Ricky.
Ricky için başlattığın kampanyaya çok minnettarım ve sana teşekkür ederim.
I meant to call.
Arayacaktım.
Was I meant to call you?
Neden seni arayacaktım? - Öylemi.
Oh, i meant to call you.
Sizi arayacaktım...
Oh, I Meant To Call You.
Seni arayacaktım.
I meant to call, I just forgot.
Aramak istedim, sadece unuttum.
I meant to call you, I'm so sorry.
Seni arayacaktım. Çok üzgünüm.
I hadn't meant to call on you today, but I met Ovchinin.
Bugün size uğramak niyetinde değildim, fakat Ovchinin'e rastladım.
What I meant to say is, would you mind if I call you?
Kastettiğim şu, ararsam rahatsız olur musun?
I meant to call you.
- Aslında, seni aramak istedim.
YEAH, I MEANT TO CALL YOU, I DID.
Evet, aramak istemiştim.
If she'd meant to harm her son why would she call 9-1-1?
Oğluna zarar vermek istese 911'i arar mıydı?
I always meant to call you, but... I'm not good at calling when a call is really necessary.
Ama gerçekten birini aramam gerektiğinde bunu yerine getirmeyi pek beceremem.
Hi. I meant to tell you, you got a call from County Records today.
Bugün Eyalet Kayıtlarından bir arama geldi.
Meant to be eaten, not ogled Should I call her up Dad?
Baba aramam gerekiyor mu?
No, she's not here, of course I'll tell her, yes I'm sure she meant to call
Hayır, evde değil. Tabii, ona söylerim. O da aramayı düşünüyordu zaten.
And it meant, later on, that she would call me on the phone sometimes very very late at night just to tell me about a new recipe I needed to try.
Denemem gereken yeni bir yemek tarifini söylemek ya da..
I, uh, meant to call you.
Ben, uh, seni arayacaktım.
And I really meant to call you.
Ve seni gerçekten aramak istedim.
I was supposed to call you, and I meant to.
Seni aramam gerekiyordu, ve arayacaktım da.
I'm meant to call.
Aramak istedim.
I'm sure you did hear the call. But the Abbey, clearly, isn't where you're meant to end up.
- Bundan şüphem yok ama belli ki bulunman gereken yer manastır değil.
i meant to call you 19
i meant every word 19
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i meant for you 16
i meant what i said 95
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant every word 19
i meant no harm 22
i meant 546
i meant to say 40
i meant it 146
i meant for you 16
i meant what i said 95
i meant to tell you 58
i meant no disrespect 29
i meant you 39
i meant to ask 21
i meant to ask you 25
i meant me 26
i meant that 30
i meant to 53
i meant no offense 16
to call 17
i mean 97485
i mean it 1883
i meant to ask 21
i meant to ask you 25
i meant me 26
i meant that 30
i meant to 53
i meant no offense 16
to call 17
i mean 97485
i mean it 1883