I want you to traducir turco
133,093 traducción paralela
And I want you to know that I would never refuse to accept a plea if, suddenly, I saw that to do so would be more fair.
- Görüşmenin ortasındayız. - Mafee dışarı! Ben de zaten şimdi çıkıyordum.
I want you to do exactly as I say.
Söyleyeceklerimi harfiyen yapmanı istiyorum.
But only because I want you to see how it feels when the shoe is on the...
Sadece nasıl hissettiğini görmek için ayakkabılarını...
I want you to be my lead.
Başrolde olmanı istiyorum.
I want you to meet the new star of GLOW,
GLOW'un yeni yıldızıyla tanışmanızı istiyorum,
I want you to talk to Doug Stamper.
Doug Stamper'la konuşmanızı istiyorum.
I want you to find out what happened to my...
Ona ne olduğunu öğrenmek istiyorum, benim...
-... and I want you to know, if you need to talk about anything, I'm available.
- Şunu bilmeni isterim ki konuşmak istersen ben her zaman buradayım.
I want you to know that... Well, I'm a Teddy bear in the streets, but I'm a warrior in the sheets.
Şunu bilmeni isterim ki sokakta oyuncak ayı, yatakta ise savaşçıyımdır.
I am going to ask you some questions and I want you to answer them as truthfully and as best you can. Okay, Molly.
Tamam, Molly.
I was going to ask you where you got those lovely couches, but I don't want to run out of sparkling conversation before your boss joins us.
O güzel kanepelerin nerede olduğunu soracaktım. Ama köpüklü sohbetten kaçmak istemiyorum Patronun bize katılmadan önce.
I want people to see that you can always find a way to make a living.
Her zaman kendinizi geçindirmenin yolunu bulabileceğinizi göstermek istedim.
I don't know many people who want to get up at two o'clock in the morning just to come to work and, you know, grind it out for ten or 12 hours, and then go home.
İşe gitmek için gecenin ikisinde kalkan ve on, 12 saat emek verip evine dönen çok insan tanımam.
And I don't want to hurt you anymore.
Ben de daha fazla üzmek istemedim.
I know you said you didn't want to talk about it, but why don't you just go to LA to be with Randy?
Konuşmak istemiyorsun biliyorum, ama neden Randy'nin yanına taşınmıyorsun?
What I want you to do...
Kimsenin sana yük olmaması birinci önceliğin. Arama nedenlerimden biri de bu.
I don't know why you want to hurt all of these people who got so little as it is.
Zaten çok az şeyi olan bu insanlara neden zarar vermek istiyorsun, bilmiyorum.
No, you know what, I don't want to know about him.
Onun hakkında hiçbir şey bilmek istemiyorum.
I don't know what's going on between you and Foley, but I know it's enough that you're taking aim on him, and I don't want to do you disrespect because I don't want you taking aim on me.
Foley ile aranızda neler olduğunu bilmiyorum ama her neyse onu hedef almana yetmiş. Saygısızlık etmek istemedim çünkü beni de hedef almanı istemiyorum.
But I also want to see myself in Albany and you in here.
Ama kendimi Albany'de ve seni burada görmeyi de istiyorum.
But today is your lucky day, because I do want to set up a permanent foundation with you as its steward.
Ama şanslı günündesin çünkü kalıcı bir vakıf kurmak istiyorum ve müdürü sen olacaksın.
I understand you can't do that, and I don't want you to.
Bunu yapamayacağını biliyorum ve yapmanı da istemiyorum.
Should've made him feel safe, not threatened, and here I went the other way, but I do want you to feel safe.
Kendini güvende hissetmesini sağlamalıydı, tehdit altında değil. Ben tam tersini yaptım ama kendini güvende hissetmeni istiyorum.
I don't care how you feel about this, but unless you want to end up the subject of a cautionary documentary, better start telling me the things that you're afraid to whisper that you've been keeping inside.
Bu konuda ne hissettiğin umurumda değil ama eğitici bir belgeselin konusu olmak istemiyorsan fısıldamaya bile korktuğun, içinde sakladığın şeyleri anlatmaya başlasan iyi olur.
I want to say something to you. I don't want you to find it insulting.
Sana bir şey söylemek istiyorum ve amacım seni rencide etmek değil.
So, no, the last thing I want to hear is how you lost control.
Yani hayır, duymak istediğim son şey... kontrolünü nasıl kaybettiğin.
- I know you want to protect us from that.
- Bizi bundan korumak istiyorsun.
Nastya, you are now part of our family and I want to give you something.
Nastya, artık sen bizim ailemizin bir parçasısın ve ben sana birşey vermek istiyorum.
I don't want you to think I'm loose or fast or whatever the kids say, but I am available for a night date, like a person.
Ezik ya da şişman olduğuma ya da çocuklar ne derse işte inanmanı istemiyorum. Normal biri gibi akşam buluşabiliriz.
I want to be someone you can believe in.
İnanabileceğin biri olmak istiyorum.
Just to be clear, I'm not gonna do whatever you want, so...
Açıklık olsun, Senin istediğin herşeyi yapmayacağım, Bu yüzden..
I mean, unless you guys want to go first.
Yani siz millet ilk gitmek istemezseniz.
I don't want to harm you.
Sana zarar vermek istemiyorum.
In fact, I want to take you to a fantastic private hospital tomorrow.
Aslında, seni yarın harika bir özel hastaneye götürmek istiyorum.
And afterwards, when you deliver the baby, I want to give you a half a million euros.
Ve ardından, bebeği doğurduktan sonra sana yarım milyon euro vermek istiyorum.
If you want to know the truth, I blame myself.
Gerçeği bilmek istiyorsan, kendimi suçluyorum.
- I want to know how you found out.
- Nasıl öğrendin?
I want to thank you for reaching out.
Bize başvurduğun için teşekkürler.
I thought you might want to kill me still.
Beni hala öldürmek isteyeceğini düşündüm.
I want to be here with you and help.
Burada seninle durup, yardım etmek istiyorum.
Will you tell your father that I want to speak to him?
Babana onunla konuşmak istediğmi söyler misin?
I want to come with you.
Seninle gelmek istiyorum.
Oh, if you ever want to talk, I'm here.
- Konuşmak istersen, buradayım. - Tamam.
I want to know, you got some cash on you?
Üzerinde nakit var mı?
I want to believe you. But I...
Sana inanmak istiyorum ama ben...
I didn't want to upset you. I meant it as a compliment.
Övmek için bunları söyledim.
I want to offer you a deal on my oil.
Size petrolümle ilgili bir teklifte bulunmak isterim.
I want to forgive you, veil.
Seni bağışlamak istiyorum Veil.
You want to see Veil?
Veil'i görmek istiyor musun?
I don't want you to play with that girl in the woods anymore.
Ormandaki o kızla oynamanı artık istemiyorum.
I don't want to be chained to you again.
Sana tekrar zincirlenmek istemiyorum.
i want you to be happy 162
i want you to help me 26
i want you to marry me 30
i want you to be my wife 22
i want you to stay 90
i want you to know 328
i want you to have it 131
i want you to come 32
i want you to come with me 91
i want you to go home 36
i want you to help me 26
i want you to marry me 30
i want you to be my wife 22
i want you to stay 90
i want you to know 328
i want you to have it 131
i want you to come 32
i want you to come with me 91
i want you to go home 36