In that traducir turco
371,093 traducción paralela
I'm sorry to put you in that uncomfortable position, especially with masha.
Seni o rahatsız edici konuma getirdiğim için özür dilerim, özellikle Masha ile.
They threw me in that room!
O odaya attılar beni!
If Reid can swear under oath that he saw Scratch in that motel room, then we're a go putting him on the terror watch list.
Reid Tırmık'ı otelde gördüğüne dair yeminli ifade verirse terörist izleme listesine almayı kabul ettiler.
He could make a lot of enemies in that line of work.
Öyle bir işte çok düşman edinmiş olabilir.
This unsub shares characteristics with known product tamperers in that he's unconcerned with collateral victims as long as they help to obscure his target.
Bu şüpheli ürün bozanlarla aynı özelliklere sahip, hedefini gizlemek için masumlara zarar vermekten çekinmiyor.
You had no business participating in that raid at Fifth and Maple.
Senin bağcılardaki baskında katılmak gibi bir görevin yoktu.
I wonder what's going on in that little head of his.
O küçük kafanın içinde neler döndüğünü merak ediyorum.
That means you're in standby mode.
Bu bekleme konumunda olduğun anlamına geliyor.
This could be a sign that he's closing in on him.
Bu ona yaklaştığını gösteren bir işaret olabilir.
Every time she takes a bottle from me or falls asleep in my arms, she's telling me that she trusts me completely.
Benden biberonu her aldığında veya kollarımda uykuya daldığında bana tamamen güvendiğini söylüyor.
Masha can't stay in a motel that long, she needs a home.
Masha bu kadar uzun süre bir otelde kalamaz.
I want that more than anything in the world.
Bunu dünyadaki her şeyden çok istiyorum.
There are a lot of jobs in amarillo that don't require being around blood and body organs all day long.
Amarillo'da bütün gün kan ve vücut organlarının çevresinde bulunmak zorunda olmayacağın bir sürü iş var. Beni rahatsız etmiyor.
All the things that you gave to Elizabeth's mother.
Elizabeth'in annesine verdiğiniz her şey.
What I think is that showing a fake license is a class 4 felony in this state.
Düşündüğünüz gibi değil. Düşündüğüm şey sahte ehliyet gösterilmesi bu eyalette 4. sınıf bir suç teşkil eder.
Three years in Northlake Security, Marines before that.
Northlake Güvenlik'te üç yıl, ondan önce deniz kuvvetleri.
Well, that lines up with chatter about Lelantos moving goods in New York.
Lelantos'un New York'a sokacağı erzak hakkındaki söylentilerle uyuşuyor
Wow, that is a lot of people jammed in there.
Vay canına, epey kalabalıkmış.
It can get chilly, but Raj figured out that if you pee in a bottle and put it in your sleeping bag, it helps keep you warm.
Biraz soğuk olabiliyor ama Raj, şişeye işeyip uyku tulumuna koyarsan ısınabileceğini keşfetti.
Just so you know, that guy in the parking lot hit me.
Bil diye söylüyorum, park yerindeki adam bana çarpmıştı.
When he found out that the bullets used to shoot him were dipped in poison, he became obsessed.
Kullanılan mermilerin zehre batırıldığını öğrenince kafayı bu konuya taktı.
And now that you remember that big detail that the other person in the room was a woman...
Odadaki kişinin kadın olduğunu hatırladığın için de...
This leads us to believe that this unsub is mimicking a Russian espionage M.O. in order to obscure their true motive.
Bu da demek ki şüpheli asıl gerekçesini gizlemek için Rusları taklit ediyor.
Metro police will beef up security in a 5-block radius encompassing all the federal buildings that are in question.
Polis 5 blokluk alandaki tüm federal binalarda güvenliği artıracak.
If every other victim was injected in the back, that makes sense.
Zehir tüm kurbanlara arkadan enjekte edildiyse mantıklı.
That, and the fact that she was willing to murder several innocent people in order to kill one.
Ayrıca tek bir kişiyi öldürmek için masumları öldürmekten de çekinmedi.
You used to say, love is a... Love is a world of its own that lives in the heart, not in the head.
Eskiden derdin ki sevgi kendi halinde bir dünyadır ve kafada değil kalpte yaşar.
♪ It seems today that all you see ♪ ♪ Is violence in movies and sex on TV ♪
Görünüşe göre günümüzde tüm gördükleriniz filmlerdeki şiddet ve TV'deki cinsellikten ibaret.
Well, that, and I'm also in charge of the office gerbil.
Ayrıca ofisteki hamsterdan da sorumluyum.
I don't know, maybe she saw you try to throw that feather in the yard yesterday.
Bilemiyorum, belki de dün seni bahçede tüy aldırmaya çalışırken görmüştür.
Is that a Michael Sam jersey?
O üstündeki Michael Sam'in numaralı kıyafeti mi?
Well, yeah, but I-I thought you said I couldn't do that'cause you'd get in trouble.
Evet ama bunu yapamayacağımı çünkü başının belaya girebileceğini söylemiştin bana.
That's ridiculous. You can't let what one woman says in a grocery store define who you are.
Bu saçmalık, marketteki o kadının senin kim olduğunu söyleyerek seni tanımlamasına izin veremezsin.
Recent brain scan studies have shown that brain injuries are directly linked to dementia and suicides in former players!
Geçenki beyin tarama çalışmaları gösteriyor ki... beyin travmaları eski oyuncularda direkman bunamaya ve intiharlara sebep oluyor!
I've been living in the U.K. for a very long time, and I used to be an unwelcome surprise on a mixed bill, and now I can see that at least a third of you have come to see me on purpose.
Çok uzun zamandır Birleşik Krallık'ta yaşıyorum ve eskiden karışık bir programda nahoş bir sürpriz olurdum, şimdiyse içinizden en az üçte birinin buraya beni izlemeye geldiğini görüyorum.
But another thing I've learned about myself, getting older, is that I shouldn't be in a relationship.
Ama yaşlanırken kendim hakkında öğrendiğim başka bir şey, bir ilişkide olmamam gerektiği.
And I believe that there are wonderful men in the world.
Ve dünyada harika erkekler olduğuna inanıyorum.
They said, "I didn't really feel like it was in my greater interest to bring that man down."
"O adamı alaşağı etmenin benim çıkarıma " olacağını düşünmüyordum. " dediler.
Thank you... for everything that you do for women in our industry.
Teşekkürler... sektörümüzdeki kadınlar için yaptığınız her şey için.
And she's very thick, but I say that in the nicest way.
Ve o su katılmamış bir aptaldır ama bunu en güzel biçimde söylüyorum.
It's just that I ran out of fucks to give in the spring of'85.
Sadece 1985 baharında hiçbir şeyi siklememeye başladım.
But in London, people will come up to me in the street and tell me that I'm a prick for wearing it.
Ama Londra'da insanlar sokakta yanıma gelip onu giydiğim için pisliğin teki olduğumu söylüyor.
And I know the world that we live in, and I know that I'm a prick for wearing fur, but right now it's not illegal.
Yaşadığımız dünyayı biliyorum ve kürk giydiğim için pislik olduğumu da ama şu anda yasadışı değil.
Oh, well, that's why some of us are not in relationships.
İşte bu yüzden bazılarımız ilişkide değil.
I knew, of course, that he was in the general vicinity.
Elbette o civarda olduğunu biliyordum.
And in this country, I've noticed that posh people think that only other posh people are on their level and care about them.
Bu ülkede şunu fark ettim : Sosyetik insanlar, sadece diğer sosyetiklerin kendileriyle aynı seviyede olup onları önemsediğini sanıyor.
Because that's what I teach in my home.
Çünkü evde öğrettiğim budur.
In London, that's too many pets.
Londra'da bu çok fazla hayvan demek.
I hate to use that term, but I feel like it's appropriate in this context.
O terimi kullanmaktan nefret ediyorum ama bu bağlamda uygun gibi geliyor.
That is the fine for being a pussy in London.
Londra'da korkak olmanın cezası o.
That time really tested Kerrie's relationship with David, and her relationship with me, which is why I'm especially joyful that we're all gathered here this evening and that David's entire family have flown in from the Philippines.
O günler Kerrie'nin David ile ilişkisini gerçekten test etti, benimle ilişkisini de, bu yüzden bu akşam hepimiz burada toplandığımız ve David'in bütün ailesi Filipinler'den buraya geldiği için özellikle mutluyum.
in that case 1880
in that time 35
in that sense 36
in that way 47
in that order 61
in that room 17
in that moment 131
in that respect 17
in that place 16
that 10639
in that time 35
in that sense 36
in that way 47
in that order 61
in that room 17
in that moment 131
in that respect 17
in that place 16
that 10639
that's nice 2129
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's cool 1334
that all started with a big bang 89
that's great work 19
that's my best friend 28
that'll be it 25
that's my sister 96
that's good to know 269
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20
that's for sure 889
that doesn't seem fair 27
that's my baby 48
that's me 2273
that's my man 51
that is 2872
that's my line 54
that is so lame 16
that'll be me 20