In that case traducir turco
8,050 traducción paralela
In that case...
Öyleyse.
There's a virus in that case.
O çantada bir virüs var.
Well, in that case, can you teach me how the hell to shoot?
O zaman bana nasıl ateş edileceğini gösterir misin?
Well, in that case, I'm afraid you have me at a disadvantage.
- Bu durumda, sanırım dezavantajlı durumdayım maalesef.
Okay, well, in that case, do you wanna, you know, grab a drink or something?
Madem öyle, bir içki falan içmek ister misin?
In that case, tell me who Joshua saw in his vision,
Madem öyle, Joshua'nın görüsünde kim var bana söyleyin...
Well, in that case, my esteemed guest and I would like to see the extraction process for ourselves.
Bu durumda, ben ve saygıdeğer konuğum özümseme işlemini bizzat görmek isteriz.
- In that case, I'm staying here.
O zaman ben de kalıyorum.
Hey, in that case, you guys want to see my room from when I was a kid?
Bir saate falan geçer. Pekala.
In that case wrap it.
O zaman bir pakete koy.
Okay, I guess, in that case, after last night, I guess I was having a little bit of false hope myself.
Pekala, o halde geçen geceden sonra sanırım ben kendime biraz yalan yanlış umut vermişim.
But, uh, in that case, I should hit the sack... - Yeah, totally...
O zaman bu gece erken yatmak gerek.
No. In that case, let me offer some friendly counsel.
- Öyleyse sana bir dost tavsiyesi vereyim.
Well, I guess in that case, you ought to pick up where we left off in the woods, Raylan.
- O halde ormanda kaldığımız yerden devam etmelisin Raylan.
- In that case, please know I know when I'm being patronized.
O zaman şunu bil ki, küçümsendiğimi anlarım.
In that case, I await my enlightenment.
O halde, aydınlanmayı bekliyorum.
In that case, we're probably gonna leave.
- Bu şartlarda gideriz herhalde.
In that case, you got yourself a deal.
- O zaman anlaştık.
- you wanted to say the duct tape was. - In that case, guess I don't have any duct tape, Mr. Walker.
- Bu durumda sanırım koli bandajım yok Bay Walker.
Well, in that case, gentlemen, thank you for once again allowing me to prove my loyalty to the United States... Marshals Service.
O halde beyler Birleşik Devletler Federal Şerif Teşkilatına sadakatimi bir kere daha kanıtlama şansını verdiğiniz için teşekkür ederim.
In any case, now that I have you here, my Arnold Palmer is too tart and my knife is dirty.
Neyse, mademşi şu an buradasınız, içkim çok tatsız ve bıçağım da kirli.
America keeps her secrets in a glass case with a sign that says, "Do not break."
Amerika sırlarını cam bir kavanozda tutuyor ve üzerinde, "kırmayın" yazıyor.
Listen, dad, I just want you to know that, yes, someday, I hope to do something awesome with my degree, but right now, I'm just trying to figure out who I am and what I'm supposed to be, and in case you hadn't noticed, you've been, like, a total absentee dad for the last 15 years, so you can't just come in and criticize me and then not call me again for six months,
- Baba, sadece şunu bilmeni istiyorum evet, bir gün diplomamla harika şeyler yapmak istiyorum, ama şu an kim olduğumu ve ne yapmam gerektiğini bulmaya çalışıyorum, ayrıca fark etmemişsindir diye söylüyorum, son 15 yıldır babadan yoksuldum yani öylece gelip beni eleştirip beni 6 ay arayamazsın ki...
In this case, that would mean finding the first person the shape-shifter morphed into when they discovered their powers.
Bizim problemimizde bu durum şekil değiştircinin güçlerini öğrendikten sonra dönüştüğü ilk kişiyi bulmak.
That's the case Singh wants us on.
Singh'in halletmemizi istediği dava bu.
She felt the need to say that Freddy Kruger was handsome in case... in case he came after her.
Freddy Kruger'ın yakışıklı olduğunu söyleme gereksinimi duydu, onu takip eder diye.
And in Alton's case, this tumor is allowing him to take that to the next level.
Alton'un durumunda ise tümör onun bu olayı ileri seviyeye taşımasını sağlıyor.
Okay, well, in the case that you do like it I've gone ahead and drawn a little something up.
Tamam, bu duruma sevindim ve bunu söyleyceğinizi düşünerek bir adım daha attım küçük bir şey daha hazırladım.
I'll begin decoding some files that might help us expedite the process in case the D.A.'s office decides to do the right thing.
Süreci hızlandırmamıza yarayabilecek bazı dosyaları deşifre etmeye başlayacağım. Olur ya, Bölge Savcılığı Bürosu doğru şeyi yapmaya karar verir.
Hey, you got a number or something that I could reach you by in case you want to come take, like, a real actual tour or something?
Hey, hakiki bir tur için gelmek istersin diye sana ulaşabileceğim bir numara filan var mı?
Now if I can't get her calmed down, home, without anybody knowing, not only is that woman in danger, but this whole case falls apart.
Kimse öğrenmeden sakinleştirip, evine yollayamazsam sadece kendini tehlikeye atmakla kalmayacak, dava da mahvolacak.
This last case, he brought in the head of the, uh, the poor outlaw that he killed.
Son davasında öldürdüğü zavallı kanun kaçağının kafasını getirmiş.
Original case files don't have the lock that Skipjack can provide.
Davanın orijinal dosyaları Skipjack'in sağlayabileceği bilgileri sunmuyor.
In your case, that would be rather difficult to arrange.
Sizin durumunuzda bunu yapmak oldukça zor olabilir.
Don't you have somebody on call for that in case of emergencies?
Acil durumlar için aranacak bir numaranız yok mu yani?
Just in case you've been ordered to do something that I didn't think to ask.
Sormayı unuttuğum bir şeyi emretmediğinden emin olmak için.
Just between us, if that was the case, I could use a good second in command.
İkimiz arasında bir seçim olursa iyi bir sağ kol olurum.
NYPD cannot interfere on the off chance that he might be involved in a 32-year-old cold case.
NYPD 32 yıllık çözülmemiş bir davaya karışmış olma ihtimaliyle oynayamaz.
It would appear, in your case, that that's true.
Görünüşe göre senin durumunda bu doğru.
No, I can't think of anything that would prejudice me in this case.
Bu durumda beni etki altında bırakabilecek hiçbir şey düşünemiyorum.
Furthermore, this Daruma that? s clouded in mystery, keeps slipping in and out of view, is certainly said to be behind a big cold case and economic case.
Üstelik, bu esrar perdesinin ardındaki Daruma'nın söylendiğine göre faili meçhul büyük bir dava ile bir mali olayda parmağı varmış.
Now he's a suspect in a murder case that's already been solved.
Şimdi de çoktan çözülmüş bir cinayetin şüphelisi. Sorun değil Jim.
In case you didn't hear me, Jim, the letter inside that bust you stole, it's meant for General George Washington himself.
Anladığıma göre beni duymadın Jim, çaldığın büstün içindeki mektup bizzat General George Washington'ın şahsına.
I think he was trying to tell us that his killer is the same one from a case we worked on in 1978.
Sanırım bize katilinin 1978'de baktığı vakadaki katil olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
I know the one. And he says that it reminds him of a case that you two worked in a blizzard in Upstate New York. And there were no cars, so you had to take sleds.
Birlikte New York'un dışında kar fırtınasında çalıştığınız... bir vakayı anımsamış, araba olmadığından kızağa binmişsiniz.
My daddy pilfered one of those cases, and I, in turn, may have pilfered one bottle from that one case.
Babam o kasalardan birini yürüttü ve dolayısıyla ben de o kasadan bir şişe yürütmüş olabilirim.
I also moved the shotgun you had in that cupboard over there, in case that was the next place
Şimdi de koli bandajı şurada demek istiyorsan... -... dolaptaki çifteyi de aldım.
Oh, I can't tell you who he is, but that's for your own protection, in case they come and question you.
Sana kim olduğunu söyleyemem. Bunu senin güvende olman için yapıyorum. Eğer öğrenirlerse, sana sormak için de geleceklerdir.
But I also found a bunch of pills in a drawer that I recognize from a case a few months back.
Ama aynı zamanda bir çekmecede bir avuç hap buldum. Bir kaç ay önceki bir davadan hatırladım.
I want you to know, in case anything happens to me, there's a flash drive... Evidence that I've accumulated of all his criminal activity.
Başıma bir şey gelecek olursa tüm suç kayıtlarını topladığım bir hafıza kartı var.
Correct. In which case, there really is $ 50,000 floating around that he was given for clearly fake injuries, and that he therefore now owes the school.
Öyleyse, açıkça sahte olan yaraların için verilmiş 50.000 dolar etrafta dolanıyor ve bu yüzden okula sen borçlusun.
in that sense 36
in that time 35
in that way 47
in that 47
in that order 61
in that room 17
in that moment 131
in that respect 17
in that place 16
case 419
in that time 35
in that way 47
in that 47
in that order 61
in that room 17
in that moment 131
in that respect 17
in that place 16
case 419
casey 1909
cases 98
case dismissed 57
case in point 102
case closed 256
case number 46
case scenario 268
case basis 20
case is closed 22
case scenarios 16
cases 98
case dismissed 57
case in point 102
case closed 256
case number 46
case scenario 268
case basis 20
case is closed 22
case scenarios 16
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the middle of nowhere 42
in the name of the father 223
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the middle of nowhere 42
in the name of the father 223
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the ass 21
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the first place 155
in the beginning 230
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the first place 155
in the beginning 230
in the 715
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the future 338
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227