In the air traducir turco
8,702 traducción paralela
"Maybe it was the first whisper of winter in the air, " or maybe it was the unconscious handsome man " with porcelain skin and curious clothing
" Havadaki ilk kış hışırtısından mı porselen gibi cildi ve tuhaf giysileriyle yerde yatmakta olduğunu fark edeceği yakışıklı baygın bir adamdan ötürü mü bilinmez.
At the end of the ceremony, all the students throw those pointy hats in the air.
Törenin sonunda bütün öğrenciler sivri keplerini havaya atıyor.
He picked that up... and the ball's in the air.
Topa gidiyor, heyecan dorukta!
The ball's in the air again, will it cross the boundary?
Heyecan tekrar dorukta, top çizgiyi geçecek mi?
Thousands of feet in the air, certainly.
Kesinlikle binlerce metre yükseğe.
Put your hands in the air. Asshole.
- Şerefsiz.
We gotta get them in the air now!
Şimdi havada onları almalıyız!
We have to get you in the air now.
Biz şimdi havada seni almak zorunda.
Uh, Rayna, I know you're probably still in the air, but if you could call me just as soon as you get this.
Rayna, muhtemelen hala uçaktasındır ama mesajımı alır almaz beni ararsan çok iyi olur.
♪'Cause there's something in the air tonight ♪
# Çünkü bu akşam havada bir şey var #
Well, you feel it in the air, in your gut.
Hissedersiniz onun kokusunu. Ciğerlerinizde.
Hands in the air!
Ellerini kaldır!
I remember the way my Reginald used to throw Veronica and her brother in the air. Got my juices flowing.
Reginald'imin Veronica ile kardesini havaya atip tutmasini hatiliyorum da simdi bile islaniyorum.
Hands in the air.
Ellerini kaldır!
Arms in the air.
- Ellerini kaldır.
Hands in the air! What...?
Kaldırın ellerinizi!
Put your hands in the air.
Eller havaya!
Get some planes in the air and get me recon on Zaman's troops.
Birkaç uçak havalandırın. Zaman'ın askerleri hakkında bana bilgi sağlasınlar.
You'll all be briefed in the air, but it looks like armed recon over the Kashmir border.
Havada hepiniz bilgilendirileceksiniz. Kaşmir sınırında keşif gibi görünüyor.
Put your hands in the air.
Ellerini hava da tut.
Put your hands in the air.
Ellerini kaldır.
Cuts are in the air.
Kemer sıkma paketi var.
Hands in the air now.
Eller yukarı.
We'll see what we got in the air.
Havadan neler görececeğimize bakalım.
Between you, me, and a former student we think is living in the air ducts... Lefkovitz is on very thin ice with the school district and the teachers union.
İkimizin, bir de galiba havalandırmada yaşayan eski öğrencinin arasında kalsın Lefkovitz'in işi pamuk ipliğine bağlı..
Hands in the air.
Eller yukarı.
Please put your hands in the air.
Lütfen ellerini havaya kaldır.
- Put your hands in the air, now!
Eller havaya, hemen!
Shit in the air.
Etrafta dolanan boklar.
I can taste copper in the air.
Havadaki bakır kokusunu anlayabiliyorum.
"Copper in the air."
"Havadaki bakır kokusu."
Hands in the air!
Eller havaya!
Hands in the air, now!
Eller havaya şimdi!
President Bush has been criticized for avoiding Vietnam... by landing a much sought-after spot in the Texas Air National Guard... and then, apparently, failing to meet some of his obligations in the Guard.
Başkan Bush ise, Vietnam'dan kaçmak için Teksas Hava Milli Muhafız Teşkilatı'nda çok rağbet gören bir mevkiye girdiği ve sonrasında Teşkilat'taki bazı yükümlülüklerini yerine getirmediği için eleştiriliyor.
The documents purported to show George W. Bush received... preferential treatment during his years in the Texas Air National Guard.
Belgeler, Teksas Hava Milli Muhafız Teşkilatı'ndaki yıllarında George W. Bush'un ayrıcalıklı muamele gördüğünü kanıtlama anlamındaydı.
It would require the forger to have an in-depth knowledge... of the 1971 Air Force manual, including rules... and regulations and abbreviations.
Sahtekarın, kurallar, yönetmelik ve kısaltmalar dahil, 1971 Hava Kuvvetleri kılavuzu hakkında derin bir bilgiye sahip olması gerekirdi.
He'd have to know all the players in the Texas Air National Guard... at the time...
O zamanlar Teksas Hava Milli Muhafız Teşkilatı'nda bulunan tüm aktörleri bilmeliydi.
Hands in the air!
Eller yukarı.
The air quality in here is terrible!
Burasının hava kalitesi berbat!
Yeah, well, I had a drinking buddy in Old Town that told me this was the farm to crew if I ever wanted an easy job and fresh air.
Eski şehirdeki bir dostum bana kolay bir iş ve temiz hava istiyorsam en uygun yerin burası olduğunu söylemişti.
Some Belters clearly don't respect the green space's role in recycling the air and the water.
Bazı Kuşaklılar hava ve suyun geri dönüşümü için yeşil mekânın rolüne saygı duymuyor.
Bird is in the air.
Kuş havalandı.
You got to pull the outside air in to reverse the air filtration system.
Hava filtre sistemini ters çevirmek için dışarıdan hava almalıyız.
Hatches and vents will open, and the scrubbers reverse, pulling in outside air
Kapaklar ve delikler açılacak arıtıcılar tersine dönüp dış havayı içeri alacaklar.
Oh, isn't this lovely... fresh air, the birds are singing in the trees, perfect day to dig up mommie dearest's corpse.
Ne kadar da güzel değil mi? Temiz hava, kuşlar ağaçlarda ötüyor. Sevgili annemizin cesedini topraktan çıkarmak için harika bir gün.
We'll explain everything once we're in the air.
Sakin olun. - Havalandığımızda her şeyi açıklayacağız.
Are you a captain in the United States Air Force?
Amerikan Hava Kuvvetleri'nde bir pilot musun?
In'67 we took out the Egyptian air force before it left the ground.
67 yılında Mısır hava kuvvetlerini daha havalanmadan vurmuştuk.
The mayor of Vinci lives in Bel-Air?
Vinci Belediye Başkanı Bel-Air'de mi oturuyor?
Worse air polluter in the state.
Eyaletteki en çok hava kirleten yer burası.
And he lives in the biggest house on his street in Bel-Air.
Bel-Air'de, o caddenin en büyük evinde oturuyor.
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in there 594
in the middle of nowhere 42
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the name of the father 223
in there 594
in the middle of nowhere 42
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the ass 21
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the beginning 230
in the old days 114
in the name of jesus 26
in the beginning was the word 18
in the ass 21
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the beginning 230
in the old days 114
in the name of jesus 26
in the name of god 118
in the first place 155
in the 715
in the future 338
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the first place 155
in the 715
in the future 338
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227