In the game traducir turco
5,614 traducción paralela
It's fine to have shock and awe when you're the only one in the game. But Walter Gillis knows we're coming and he got himself an ally.
Oyunda tek kişiysen şok et ve korkut taktiği iyidir ama Walter Gillis peşinde olduğumuzu biliyor ve artık bir müttefiki var.
- and we're back in the game.
- ve oyuna geri dönüyoruz.
You're the best politician in the game.
Sen bu oyundaki en iyi politikacısın.
We've got no skin in the game.
Bu oyunda insan yok.
Well, I'm Sir Riggs Diehard, so I guess I'm your dad in the game too.
Ben de Sör Riggs Zorölüm. Oyunda da babanım sanırım.
And it may not sound like much, but I've been reading these scripts, and I made a call to my agent to let him know I'm back in the game.
Size pek öyle gelmeyebilir..... ama bazı senaryolar okuyup ajansıma yeniden sektöre döndüğümü bildirmek için aradım.
Your team in S.E. Division needs to get their heads back in the game before we go completely blind and lose the damn Cold War.
Ekibinin, olaylardan uzak kalmadan ve lanet Soğuk Savaşı kaybetmeden önce, tekrardan oyunlara geri dönmesi gerekiyor.
Get in the game!
Oyuna gir!
Hatcher is not in the game anymore, which makes him the mystery, not Bernard.
Hatcher artık görevde değildi bu nedenle buradaki gizem o, Bernard değil.
Come on, let's get in the game.
Hadi oyuna dahil olalım.
Listen, he could've won much earlier in the game, but he refused to sacrifice his queen.
Dinle, maçı çok daha önce kazanabilirdi,... ama veziri feda etmeyi reddetti.
Truth is, you don't have any skin in the game.
Kaybedecek hiçbir şeyin yok.
I find that if I move in little circles, it keeps me in the game far longer, far longer.
Farkettim ki, küçük daireler çizersem çok uzun, çok daha uzun süreler oyunda kalıyorum.
My head's not in the game.
Kendimi veremiyorum.
" back in the game.
Tekrar oyundayız.
In the game of Go, it's what we call a truly inspired, or out-of-the-box move.
Go oyununda buna, gerçekten esinlenilen ya da ezber bozan hamle deriz.
Enter someone in the game, Someone you care about.
Oyuna değer verdiğim birini sokacaktım.
If he's in the game, it doesn't matter.
O da oyuna dahilse fark etmez.
Anyways, listen, it's too late in the game right now for plane tickets and a hotel room.
Her neyse, maç için artık çok geç uçak biletiydi, otel odasıydı falan...
So, what, this means you're back in the game, right?
O zaman artık oyuna geri döndün, değil mi?
It's a bit late in the game for that.
Evet ama bunun için biraz geç kaldınız.
- Well, you guys take care of the dishes. I've got the game's Gonna start here in a minute.
Tamam siz çocuklar bulaşıklarla ilgilenin benim oyunum bikaç dakika içinde başlıycak
Did you watch the Super Bowl game where the Saints won?
Saints'in kazandığı Süper Kupa maçını izledin mi?
Hey, look, I know this started as, like, a game or whatever, but somewhere along the way, real life kicked in, and I want to know if you're down to come back to my place.
Bak, biliyorum başta oyun diye başladık ama bir yerde bu değişti ve gerçek hayat üstün geldi. Acaba benim evime gelmek ister misin?
This is the same man during the 1950s working as a research officer forthe Game Department ofwhat is nowZimbabwe came upwith atheory, in spite ofscientific evidence that actuallyelephantswere the cause ofdesertification there.
Bu aynı adam 1950'lerde Bir araştırma görevlisi olarak çalışan Oyun Bölümü Şimdi Zimbabve nedir Bir teori ile geldi bilimsel kanıtlara rağmen Aslında filler vardı Orada çölleşmenin neden olur.
Boost your energy, raise your performance, put the bang back in your game with Turbo-T.
Enerjinizi arttırın, performansınızı yükseltin Turbo-T jel ile sahalara geri dönün.
Jordan... hitting that game-winner over Russell in the'98 finals.
Jordan'ı gördüm 98 finallerinde Russell'ın üzerinden oyun kazandıran vuruşu yaparken.
That's the spirit! Wallis and I have found this game to provide a full evening of divertissement, building in suspense to a masterful climax.
Wallis ve ben tüm akşamı eğlenceli kılacak ve gerilimi ustaca doruğa ulaştıracak bu oyunu bulduk.
C.P.D. thought he was retired, but now a tip leads us to believe he's back in the game.
Chicago Polis Departmanı onun emekli olduğunu sanıyordu.
Now he's in the kitchen cooking chili, watching the game.
Şimdide mutfakta chili pişiriyor, maçı izliyor.
Because she's obese, and hippos are obese, and in the popular board game "Hungry Hungry Hippos," they eat marbles.
Çünkü kadın obez hipopotamlar da obez ve "Tonton Hippolar" adlı popüler masa oyununda misket yiyorlar.
Assure me of Kadir's safety once he's out of the game and I swear, I will give you a share in all of my businesses.
Kadir'in dışarı çıktığında güvende olacağına yemin edin ben de bundan sonra bütün işlerime ortak edeceğime yemin ederim.
It's not words that get you to the top. Your father also asked for my word, in keeping you out of the game.
Kimse söz vererek zirveye çıkamaz Kadir baban da benden söz istemişti seni bu işlere bulaştırmayım diye.
And when we catch him in the act, game's over.
Onu suçüstü yakaladığımızda, oyun biter.
Probably... A game with "Ma" as the first syllable in its title.
Büyük ihtimalle "Ma" ile başlayan bir şey.
He gets so lost in that game, he doesn't even know the rest of the world exists.
Oyuna kendini öyle kaptırıyor ki, dünyanın geri kalanını unutuyor.
But in my candid moments, I sometimes wonder if I take the stance I do because love, for lack of a better word, is a game I fail to understand, and so I opt not to play.
Ama kendime dürüst olduğum anlarda... mevcut düşüncelerimin olmasının sebebinin,... aşkı daha iyi anlatan bir kelime olmadığı için,... anlayamadığım bir oyun olması,... ve bu yüzden oynamadığım için olduğunu sanmıyorum.
What in God's name is the Dirty Diaper Game?
Kirli Bebek Bezi Oyunu da ne?
who's the biggest game in town when it comes to smuggled antiquities?
Kaçak antika söz konusu olunca şehirdeki en büyük oyuncu kimdir?
He played the entire game in his head and beat the pro?
Tüm oyunu kafasından oynayıp profesyonel birini mi yendi?
Go over the game in your grave.
Oyunu mezarında gözden geçirirsin.
Now that we've untangled Sydney's web of lies, get me up to speed on the video game pitch.
Sydney'in yalandan örülmüş ağlarını çözdüğümüze göre bilgisayar oyunu sahasında ne aşamadayız bilgilendirin beni.
We're gonna have posters, people in malls... we'll rent out storefronts and literally enlist guys to play the game.
Afişler hazırlayacağız, alışveriş merkezlerinde insanlar mağaza önlerini kiralayacağız ve insanların gerçek manada oyuna yazılmasını sağlayacağız.
You know they're dropping off advance copies of the game in an hour.
Son halinin kopyasını bir saate kalmaz getireceklerini biliyorsunuz değil mi?
Well, the main difference between this game and the last one is that in this game, you can upload a photo of yourself and play as an avatar that looks exactly like you.
Bu oyunla bir önceki versiyonu arasındaki temel fark kendinize ait bir fotoğrafı yükleyerek tamamıyla size benzeyen avatar ile oynayabilmeniz.
But in the end, it was his tactics that won the game.
Ama sonunda oyunu kazandıran taktikleriydi.
Speaking as a son of Eli, the 1935 Game left me in traction till Christmas.
Eli'nin oğlu olarak konuşacak olursam 1935 Oyunları'ndan Noel'e kadar alçılı bir şekilde çıktım.
Maybe I'm just a little bit more interested in real life than the game.
Belki de gerçek hayatla, oyundan daha çok ilgileniyorumdur.
What you need is a divine move in order to turn the game around.
Oyunu tersine çevirmek için bir ilahi hamleye ihtiyacın var.
But for us in the repo game? Recovery sucks.
Ama bizim gibi haciz işinde olanlar için, toparlanma berbat.
Once the realities of physics kick in, it's a whole new ball game.
Fizik kuralları kıçınıza tekmeyi vurduğunda, tamamen yeni bir oyun başlar.
in the real world 60
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the middle of nowhere 42
in the name of the father 223
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the meantime 2026
in the morning 1802
in the middle of the night 158
in the kitchen 217
in the middle of nowhere 42
in the name of the father 223
in there 594
in the darkness 43
in the criminal justice system 149
in the ass 21
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the first place 155
in the 715
in the afternoon 211
in the beginning was the word 18
in the flesh 166
in the basement 109
in the house 117
in the end 1091
in the old days 114
in the first place 155
in the 715
in the beginning 230
in the name of jesus 26
in the future 338
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227
in the name of jesus 26
in the future 338
in the name of god 118
in the past 316
in the dark 154
in the bathroom 154
in the woods 135
in the room 59
in the back 227