Interest traducir turco
14,946 traducción paralela
Can I interest you in a Kobe beef slider?
Kobe et kaydırıcı ister misiniz?
It can happen in rare instances... when a person hears something completely devoid of interest, the brain becomes starved for stimulation, and it begins to eat itself.
- Arada böyle vakalar oluyor. Bir insan tamamıyla ilgisiz olduğu konuda konuşma duyunca beyin uyarılara aç bir hale geliyor ve kendini tüketiyor.
So your interest in voyeurism gave way to a desire to break into the observed space?
Röntgenciliğe olan merağın gözlemlediğin yerlere girme arzusuna mı dönüştü?
The DPP and the Chief think it's in the public's interest.
Savcılık ve müdür bunun kamu yararına olduğunu kanısında.
Is prosecution really in the public interest?
Savcılık gerçekten kamu yararını düşünüyor mu?
Because gender doesn't interest me.
Çünkü cinsiyet bana ilgi duymuyor.
The fact is that you have no interest in what Miss Sloane has to say.
Gerçek şu ki, hiçbir ilginiz yok Bayan Sloane ne söylemeliyse.
It's insinuated that I led the fight for increased gun regulation in the interest of my career.
Savaşmayı yönettiğim iddia edildi Kariyerimin lehine silah denetiminin arttırılması için.
I wish that those members would use their votes, not in the interest of their political advancement, but for what they believe is right for their country.
Bu üyelerin oylarını kullanmasını diliyorum, Siyasi ilerlemelerinin ilgisi olmaksızın, Ancak ülkeleri için doğru olduğuna inandıkları için.
I've served my interest very well.
İlgi alanımıza çok iyi hizmet ettim.
And in case you forgot, you're still a person of interest in this case.
Unuttuysan diye söylüyorum, bu davada hala şüpheli konumundasın.
Taking an interest in the law?
- Hukuğa mı merak sardınız?
He's a person of interest.
Şüpheli kişi.
Creating a garden starts as an interest and soon becomes a lifetime's obsession.
Bir bahçe yaratmak ufak bir ilgi olarak başlar sonra yaşam boyu süren bir takıntıya dönüşüverir.
How do we keep interest from April to October?
Nisan'dan ekim'e kadar ilgiyi nasıl sürdürürüz?
Look, I didn't think he was a loan officer at Wells Fargo, but I paid him back with interest, end of story.
Bak, onun bir banka memuru olmadığından haberim vardı. Ama parayı faiziyle geri ödedim. Hikayenin sonu.
He's become a person of interest in this case.
Bu davanın şüphelisi haline geldi.
They long ago stopped earning interest, so it's about parking money, not earning.
Uzun zamandır bir faiz getirisi sağlamıyorlar. Parayı saklamaya yarıyorlar, para kazandırmıyorlar.
Man had no interest in splitting the atom until World War II.
İnsanlık, İkinci Dünya Savaşı'na kadar atomu parçalamayı düşünmemişti.
I'm hemorrhaging interest payments.
İçim dışım faiz ödemeleri oldu.
We initially developed one person of interest, not knowing if that individual was working alone or in concert with others.
Başkalarıyla çalışıp çalışmadıgını bilmediğimiz bir zanlı belirledik.
So Spock and I resonated, I think, uh... in a way that surely helped, but didn't initiate my interest.
Yani Spock'la kendimi özdeşleştirmemin... ASTROFİZİKÇİ... kesinlikle yardımı oldu ama ilgimi başlatan o değildi.
If you don't mind my asking, what's your interest in Gulliver?
Sormamda sakınca yoksa, siz neden Gulliver'la ilgileniyorsunuz.
Your house is mortgaged and you have outstanding debts of £ 1,000 at interest of 40 %.
Evin ipotekli ve bin pound'luk muhteşem bir borcun var. Faiz oranı yüzde 40.
Anyone with an interest in a billion pounds'worth of business.
Milyonlarca pound'luk bir işle ilgilenen herhangi biri.
That I ever had any personal sexual interest in her.
Ona karşı cinsel anlamda asla ilgi duymadım.
The person suffering has delusions that another person, usually of a higher status, has a romantic interest in him or her.
Hayal kuruyor, başka bir kişinin hayalini, genellikle üst seviyedekilerin hayali olur, Hasta, o erkeğe veya kadına karşı romantik ilgi besler.
She told me Clarence Thomas asked her out on dates and showed an unwanted sexual interest in her.
Bana patronu tarafından kendisine çıkma teklif edildiğini söylemişti. ve onun kendisine karşı hissettiği istenmeyen seksüel ilgiden bahsetti.
But you have a very specific conflict of interest right in your own home.
Ama evinizde bir menfaat çatışması yaşanıyor.
- I'm just saying... it would be in your best interest not to mention a coincidental meeting between two friends.
- Sadece diyorum... İki arkadaş arasında tesadüfi bir buluşmadan bahsetmemek iyi olur.
Maybe because I took an interest in her, as a young woman starting her career.
Belki onunla kariyerine başlayan genç bir kadın olarak ilgilendiğim içindir.
One chapter whips up interest.
Bir bölüm ilgiyi götürür.
I mean, she's your friend and all that, but other than that, zero interest.
O senin arkadaşın onun dışında ilgim yok.
We would pay it back quickly, because we're both really good at what we do, and-and we just kinda wanna avoid all the interest, you know, and-and the bank foreclosures, or whatever, destiny foreclosures or whatever.
Sana çabucak geri ödeyeceğiz çünkü ikimiz de yaptığımız işte iyiyiz ve bütün çıkarlarımızdan vazgeçmek istiyoruz yani işte banka haczi ya da her ne haczi olursa olsun.
Memory, improvisation, self-interest...
Hafıza, doğaçlama, kişisel çıkar...
What's your interest in it?
Buna ilginin sebebi nedir?
Sweetheart, if I took that manner of interest in you, you'd have no say in how long we'd need whatsoever.
Tatlım seninle ilgilenmiş olsaydım ne kadar zamana ihtiyacımız olduğunu söylemezdin.
Straight-up killing couldn't hold his interest.
Doğrudan öldürmek ilgisini çekmez.
Our interest in this place is entirely in the intellectual property. The code.
Buraya olan ilgimiz tamamen fikir mülkiyetinde.
Do you really think the corporation's interest here are tourists playing cowboy?
Şirketin buradaki çıkarının kovboyculuk oynayan turistler olduğunu gerçekten düşünüyor musun?
Before closing my practice, I'd like to check it doesn't interest a young doctor.
Muayenehanemi kapatmadan önce genç bir doktorun ilgisini çeker mi diye bakmak istiyorum.
I'm just going to cut past all the pre-kiss bullshit and see if you have any interest in asking me out to dinner.
Öpücük saçmalığındanberi keseceğim sadece Ve herhangi bir çıkarın var mı diye bak Bana yemeğe çıkma teklifinde bulundu.
Can I interest you in the wonders of Tupperware?
Plastik kabın harikalarını görmek ister misin?
Let's just say I have a vested interest in where things stand between you two.
Sadece karınla aranızda olanlar, beni yakından ilgilendiriyor diyelim.
And you can charge me interest on it or...
Bana faiz uygulayabilirsin ya da...
In fact I was wondering if it was my interest in anti-Semitism which made you consider me to represent you.
Aslında merak ediyorum sizi temsil etmek için beni seçmenizin sebebi Yahudi karşıtlığına olan ilgim mi?
You think kids interest people.
Çocuklar insanın ilgisini çeker sanırsın.
Antoine saying your kids don't interest me.
Antoine'un çocukların ilgimi çekmediğini söylemesinden dolayı.
But anyway, he... thinks his life doesn't interest you.
Her neyse. Ona göre onun hayatı, senin ilgini çekmiyormuş.
He believes, I think, that what he does, uh... is... unlikely to interest you.
Sanırım, o inanıyor ki yaptığı şey pek de ilgini çekecek bir şey değil.
All she needs to know is that it's in everyone's best interest to keep her mouth shut.
Onun bilmesi gereken tek şey herkesin iyiliği için çenesini kapalı tutması gerektiği.
interested 144
interesting 2082
interests 34
interesting fact 18
interesting story 16
interesting theory 43
interestingly enough 25
interesting choice 30
interestingly 85
internet 115
interesting 2082
interests 34
interesting fact 18
interesting story 16
interesting theory 43
interestingly enough 25
interesting choice 30
interestingly 85
internet 115
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
intern 45
intercourse 27
intercom 16
interrupted 16
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
intern 45
intercourse 27
intercom 16
interrupted 16