It makes me sad traducir turco
203 traducción paralela
It makes me sad too. Fine, fine.
Ben de üzgünüm.
We're almost finished, and it makes me sad.
Neredeyse bitirdik sayılır ve bu da beni hüzünlendiriyor.
It's the wine. It makes me sad.
Şarap bana çok hüzün verir.
But in the same time it makes me sad.
Ama aynı anda üzülüyorum da.
It makes me sad.
Beni üzüyor.
It makes me sad to see it.
Bunu görmek beni çok üzüyor.
It makes me sad when I think how empty the house will become... once she goes away.
bu evden gidecek olması fikri beni üzüyor... o bizim tek kızımız.
Honestly, it makes me sad, Sara.
- Gene de üzülüyorum, Sara.
AS A MATTER OF FACT, IT MAKES ME SAD.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bu beni üzüyor.
It makes me sad.
Beni üzen de bu zaten.
It makes me sad having to face it again after seeing what else is possible.
Mümkün olabilecek diğer şeyleri gördükten sonra, tekrar o durumla karşılaşacak olmak, beni üzüyor.
Every time I see them, it makes me sad.
Her zaman onları görürüm, beni hüzünlendirirler.
Sometimes it makes me sad, though Andy being gone.
Bu bazen beni üzüyor, Andy'nin gittiğini düşünmek.
It makes me sad too.
Benim de içim karardı.
- It makes me sad.
- Beni üzüyor.
It makes me sad!
Çok acıklı!
But I don't want to think about Frank...'cause I remember he's dead and it makes me sad.
Şu an Frank'i düşünmek istemiyorum çünkü öldüğünü hatırlıyorum ve bu da beni çok üzüyor.
It makes me sad, Frenchy, that I don't have to steal anymore. Really.
Artık öyle sinirime dokunuyor ki çalmak bile istemiyorum.
And it makes me sad.
Ve bu beni çok üzüyor.
- It makes me sad too, but, uh, you know.
- Bende üzülüyorum ama elden ne gelir.
It makes me sad.
Bana hüzün veriyor.
I don't know why it makes me sad.
Nedeni'ni Bilmiyorum. Bu Beni Hüzünlendiriyor.
It makes me sad.
Üzüyor.
It makes me sad that you're getting the death penalty.
İdam cezası almış olman beni üzüyor.
It makes me sad that my parents won't see us or what I've become.
Ailem bizi ve ne olduğumu görmediği için üzülüyorum.
It doesn't change anything, and it makes me sad.
Hiçbir şeyi değiştirmiyor ve beni üzüyor.
It makes me sad.
Beni çok üzüyor.
I think you did mean it, and that makes me very sad.
Bence kastettin, ve bu beni çok üzüyor.
- It makes me wonder why you're sad.
- Neden üzgünsün diye merak ediyorum.
When the film is sad. It makes me cry.
Film hüzünlü olduğu zaman ağlıyorum.
It makes me happy, but sort of sad, to see you scuttIing around for me
Benim için bu işlerden elini eteğini çekmiş olman beni bir taraftan sevindiriyor, diğer yandan da üzüyor.
It makes me kind and sad.
Bu beni şefkatli ve hafifçe de kederli kılıyor.
I can't really be sad, because it's here that I've begun to feel wonder again, like when I was a kid, and this makes me deeply happy.
Aslında üzüldüğümü söyleyemem, çünkü burada tıpkı çocukken olduğu gibi kendimi yeniden harika hissetmeye başladım ve bu beni son derece mutlu ediyor.
Makes me sad when I hear it.
Dinlediğimde hüzünleniyorum.
And it makes me so sad.
Ve bu beni çok üzüyor.
Even though the last couple of years have been terrible, it just makes me feel sad.
Her ne kadar son birkaç yılımız korkunç geçmiş olsa da benim için üzücü bir durum.
People say it makes me look sad, so when I happened by, I thought...
İnsanlar sakalın beni hüzünlü gösterdiğini söylüyor bu yüzden ben de düşündüm ki, eğer...
It makes me very sad.
Buna çok üzüldüm.
Though it often makes me sad.
Beni sık sık hüzünlendirse de.
Makes me sad it was her instead of me.
Onun burada yanımda olması çok acıklı.
It really makes me sad that the animals suffer.
Hayvanların acı çekmesi beni gerçekten üzüyor.
When I look at them pictures and trophies, it just makes me sad.
Resimlerine ve kupalarına baktığımda üzülüyorum.
Yes, but it makes me a bit sad.
Evet, ama beni biraz üzüyor.
It makes me really sad that we're not really there anymore.
Yani, bizim artık o aşamada olmamamız beni üzüyor.
When you sue somebody, you take money away from parks and schools and charities and put it in your own pockets, and that makes me a sad panda.
Birisini mahkûm ettirdiğinizde, o para parklardan okullardan ve vakıflardan kesilip sizin cebinize girer. Ve bu beni üzgü-ü-ü-ün bir panda yapar.
- Well, it just makes me sad.
- Bu duruma çok üzülüyorum.
Sometimes it makes me feel sad and lonely.
bazen kendimi üzgün ve yalnız hissediyorum.
But he was walking alone and he was singing and when they sing it makes me think of my mother and I get sad.
Ama yalnız yürüyor ve şarkı söylüyordu. Biri şarkı söylediği zaman aklıma annem geliyor ve hüzünleniyorum.
And it just makes me sad to see all of that potential just going to waste.
Bütün o potansiyelin boşa gittiğini görmek beni üzüyor.
It makes me very sad.
Ve hüzünleniyorum.
Whenever she sees me, it makes her kind of sad.
Ne zaman beni görse, üzülür.
it makes no sense 207
it makes sense to me 16
it makes me feel 18
it makes me happy 38
it makes sense 359
it makes me nervous 21
it makes no difference 88
it makes me sick 76
it makes perfect sense 119
it makes no difference to me 22
it makes sense to me 16
it makes me feel 18
it makes me happy 38
it makes sense 359
it makes me nervous 21
it makes no difference 88
it makes me sick 76
it makes perfect sense 119
it makes no difference to me 22