It makes sense traducir turco
3,272 traducción paralela
As the protagonist, it makes sense that you'd want shots from my point of view.
Bir kahraman olarak, benim görüş açımı da almak istemeniz, gayet mantıklı olacaktır.
Well, as the protagonist, it makes sense... that you would want shots from my point of view.
Bir kahraman olarak benim görüş açımı da almak istemeniz, gayet mantıklı olacaktır.
But also'cause it makes sense.
Hem de mantıklı olan şey bu olduğu için.
Well, it makes sense, if they killed Varlamov.
Varlamov'u onlar öldürdüyse mantıklı.
I mean, I guess it makes sense, considering no one came forward to say they saved your life.
Yani bence mantıklı kimse çıkıp senin hayatını kurtardığını söylemediğine göre.
You know, it makes sense that you'd want to protect that million-dollar grip.
Milyon dolarlarını koruma isteğini anlayabiliyorum.
and if I'm to dress her ladyship and Lady Mary, I think it makes sense.
... eğer hem Hanımefendilerini hem de Leydi Mary'yi giydireceksem en mantıklısı bu.
It makes sense.
Mantıklı.
I do not think it makes sense to attack a party... that politically is so close to ours.
Siyasi bakımdan kendi partinize bu kadar yakın olan bir partiyle kavga ederek seçmenlerin kafasını karıştırmak çok anlamsız.
It makes sense to develop a good relationship beforehand.
Önceden güzel bir ilişki geliştirmek en mantıklısı.
Damn right it makes sense.
Tabii ki mantıklı.
Of course, it makes sense.
Elbette, çok mantıklı...
It makes sense?
Anlam mı kazanıyor?
It makes sense that you would, you know, send Ronin over, maybe rough'em up a little bit.
Ronin gönderip onları belki biraz hırpalatman gayet mantıklı.
Because somewhere in your twisted mind, it makes sense that the expert on Bigfoot would be killed by one.
Çünkü senin sapkın fikirlerini göz önüne aldığımızda, Koca Ayak uzmanı biri tarafından öldürülmüş olması mantıklı geldi.
But now I think it makes sense because I think it's a good psychological trick.
Ama artık mantıklı geliyor çünkü bence güzel bir psikoloji numarası.
It makes sense.
Bu mantıklı.
And I don't care if it makes sense to you or to anybody else, I am not gonna stop until I find him.
Sana ya da başkasına bir anlam ifade ediyor mu umurumda değil ama ben onu bulana kadar durmayacağım.
And I don't care if it makes sense to you I'm sorry.
Özür dilerim.
well, I guess at the end of the day it makes sense, you know?
Neyse sonunda her şey yerine oturdu.
We should go, otherwise it makes no sense anymore.
Özür dilerim. - Hadi, geç kalacağız. - Tamam
It makes perfect sense.
Oldukça mantıklı.
That's what needs to be done, so that's what I'm gonna do... right after I take out the trash. It makes sense.
Mantıklı olan da bu.
Oh, my God, I guess it kind of makes sense, the secretiveness, the sweating.
Aman Tanrım. Sanırım bu mantıklı. Gizemlilik, terlemeler.
Makes no sense that we couldn't make a go of it.
Bununla geçinemeyeceğimiz mantıksız olurdu zaten.
It makes no sense, even to me.
Bunun hiç anlamı yok. Benim için bile.
So it makes total sense they're the best at it.
Bu konuda en iyi oldukları mantıklı geliyor.
It makes no sense what you say.
Hayatım, mantıksız konuşuyorsun. Tabii mantıksız konuşuyorum!
It's the only thing that makes sense.
Mantıklı olan sadece bu.
It makes perfect sense.
Çok mantıklı.
It all makes sense why my mom was his doctor, why he hates Muirfield.
Annemin onun doktoru olmasının, Muirfield'dan nefret etmesinin nedeni anlam kazanıyor.
It makes no sense.
Hiçbir anlamı yok.
It's a story that makes sense.
Bu hikaye çok mantıklı,
Now, viewed from the perspective of Pangaea 200 million years ago, it makes perfect sense.
200 milyon yıl önceki Pangaea bakış açısıyla bakıldığında bu çok mantıklıdır.
It makes perfect sense.
Çok mantıklı geldi.
Except for ones that match Lieutenant Daniels and her husband, but that makes total sense because it is their house.
Tabii, Yüzbaşı Daniels ve kocasının parmak izleri dışında fakat bu tamamen mantıklı çünkü onların evi.
Makes a certain amount of sense. It's classic transference.
Bilindik yönlendirme işlemi.
It makes no sense.
Hiçbir şey ifade etmiyor bu.
And speaking of that, - are you sure you guys really want- - - It makes no sense.
Bahsi açılmışken bu akşam gelmek istediğinize- -
But it makes no sense!
Ama hiç mantıklı değil!
Okay, well, now it all makes sense.
- Şimdi mantıklı gelmeye başladı.
A false sense of security, it makes'em careless and lazy.
Gereksiz yere güvenlik sağlama onları tembel ve dikkatsiz yapar.
It just makes economic sense for you to go, Dan.
Senin ayrılman, ekonomik bakımdan daha mantıklı Dan.
Oh, well, that makes sense, doesn't it?
Eh, mantıklı, değil mi?
It's the only thing that makes sense, really.
Bu mantıklı tek şey, gerçekten.
It all makes perfect sense.
Hepsi çok mantıklı.
Yes, it's the only thing that makes sense.
Bundan başka anlamlı ses çıkmadı.
Okay, now it all makes sense.
- Tamam, şimdi anladım.
- Just to make it even more... - That makes sense.
- Biraz daha şey yapmak için...
Now it finally makes sense, why Virginia didn't want to work nights anymore.
Şimdi Virginia'nın neden artık geceleri çalışmak istemediğini anlıyorum.
Because if you don't, it makes no sense to keep alive the man who took your son away.
Çünkü inanmıyorsan oğlunu senden alan adamı hayatta tutman mantıklı olmaz.
it makes sense to me 16
it makes no sense 207
it makes me feel 18
it makes me happy 38
it makes me nervous 21
it makes no difference 88
it makes me sick 76
it makes perfect sense 119
it makes me sad 26
it makes no difference to me 22
it makes no sense 207
it makes me feel 18
it makes me happy 38
it makes me nervous 21
it makes no difference 88
it makes me sick 76
it makes perfect sense 119
it makes me sad 26
it makes no difference to me 22
it makes a difference 16
it makes you think 21
it makes 16
it makes me feel better 20
it makes total sense 16
makes sense to me 28
makes sense 494
sense 44
sensei 439
sense of humor 23
it makes you think 21
it makes 16
it makes me feel better 20
it makes total sense 16
makes sense to me 28
makes sense 494
sense 44
sensei 439
sense of humor 23
it matters 145
it matters to me 106
it matters not 21
it may be too late 23
it may not 16
it may be 36
it may not be 17
it made me sick 21
it may 19
it matters to me 106
it matters not 21
it may be too late 23
it may not 16
it may be 36
it may not be 17
it made me sick 21
it may 19