My father's traducir turco
13,047 traducción paralela
My father still won't speak to me, but my mom started sending e-mail, so that's progress.
Babam benimle hala konuşmuyor ama annem mail atmaya başladı. Bu da gelişme sayılır.
My father spent half his life on horseback, fighting for this country to receive this magnanimity from the Emperor.
Babam hayatının yarısını at sırtında geçirdi. Majesteleri'nin bu alicenaplığına nail olabilmek için.
My father's here.
Baban geldi.
And as the noises continued, I became more certain that something was there, and it wasn't just the wind, Max, and I knew that I needed to stand my ground, because that's what your father would've done if he were home, right?
Sesler devam ederken, orada bir şey olduğundan daha emindim, sadece rüzgar da değildi Max, geri adım atmamam gerektiğinin de farkındaydım, zira eğer baban evde olsaydı, o da öyle davranırdı, değil mi?
He wasn't my father, but he's still part of me.
Benim babam değildi o, ama hâlâ benim bir parçamdır.
My father fought against them.
- Babam onlarla savaşmış.
He's like my father to me.
Bu bey babam gibidir.
Wood carving was my father's favorite hobby.
Ahşap oymacılığı babamın en sevdiği hobisiydi.
I don't know about genomes, but on my father's side of the family, we do have a garden gnome. He uses a mushroom as an umbrella.
Genomları bilmem ama ama babamın tarafında bir bahçe gnome cücemiz var.
Chae Young's father worked for my father.
Chae Young'nun babası, babam için çalışıyordu.
He's an enemy of my father.
Babamın düşmanı.
My father escaped?
Babam kaçmış mı?
Jake, I looked into my father's eyes, and I saw something I have never seen before.
Jake, babamın gözlerinin içine baktım ve daha önce hiç görmediğim bir şeyi gördüm.
- That's my father.
- Babam bu.
My father's dead.
- Babam öldü.
My father was in the early stages of Alzheimer's when I got an e-mail.
Babam Alzheimer'ın ilk aşamalarındayken bir e-posta aldım.
At the time, my father was Andorinha's kit man.
Babam o zaman Andorinha'da malzemeciydi.
And when that happens, it's not easy to have a conversation to get to know my father a bit more.
Ve durum böyleyken babamı daha iyi tanımak için onunla konuşmak mümkün olmazdı.
My father taught me it's better to keep silent.
Babam bana sessiz kalmanın daha iyi olduğunu öğretti.
My son accompanying his dad and seeing with his own eyes the glories of his father, that's unique.
Oğlumun babasına eşlik etmesi ve babasının başarısını kendi gözleriyle görmesi eşsiz bir duygu.
My father's name stays out of it, agreed or not.
Babamın adı karışmayacak, tamam mı?
I delivered all my father's words.
Babamın dediklerini aynen ilettim.
My father... He's not strong.
Babam güçlü biri değil.
I think that she did it to threaten my father.
En azından kaza olma ihtimali, cinayet olma ihtimalinden daha yüksek. Ne demeye çalışıyorsunuz?
Bankers in Geneva wouldn't bend their privacy rules for American law enforcement, but for my father's friends...
Cenevre'deki bankacılar Amerikan polisi için kurallarını esnetmezler, ama babamın arkadaşları...
Uh, maybe it's because my father's an abandoning coward. Could be that, but I feel like you should dial back the whole daddy-daughter love thing.
Belki babam terk edip giden bir korkak olduğu için olabilir ama bence baba kız sevgisini biraz azaltsan iyi olabilir gibi.
When you promised my father to keep me in the style to which I'd become accustomed? Hm? Was it?
Babama, beni alışık olduğum hayat düzeninde tutacağına dair söz verirken, değil mi?
How's my father? Please! Your father's inside.
Ne...
What's happening to my father?
Angels'a doğru gelirken uyandı ve delirdi. Dur bir.
Is my father okay? He's fine.
- Hemen hastaneye dön, Dr. Savetti.
When my father refused to go on the payroll, a drug dealer put a bullet in him.
Babam maaş gitmek reddetti zaman, Bir uyuşturucu satıcısı ona bir kurşun sıkacağım.
Then I had to get a second mortgage to cover my... My father's heart surgery.
Sonra da babamın kalp ameliyatını karşılamak için ikinci ipoteğe girmek zorunda kaldım.
Your Honor, as my father would say, this is like putting an ass's bridle on a Model T Ford.
Sayın Yargıç, babamın dediği gibi, bu durum T Ford Modele eşeğin yularını takmak gibi.
Goro Shioma was my father's mentor.
Goro Shioma babamın akıl hocasıydı.
He thinks'cause he writes a couple of letters from prison and says he's sorry that still makes him my father.
Hapisten bir-iki mektup yazdı ve özür diledi diye hâlâ babam olduğunu sanıyor.
I liked my father's second wife way more than my mom.
Babamın ikinci eşini annemden daha çok sevmiştim.
Gail, he's the father of my child.
Gail, o benim çocuğumun babası.
Maestro Rivera, he's my- - my mentor, my father figure, my--my teacher.
Maestro Rivera, akıl hocamdır, baba figürüdür benim için öğretmenimdir.
It's okay, father of my children.
Sorun değil, çocuklarımın babası.
Are you my father?
Sen benim babam mısın?
Well, my father was a diplomat, so we traveled a lot, and this one time in India, a yogi came to visit us and he taught me how to read the future.
Babam bir diplomattı ve çok sık seyahat ederdik.. ... Hindistan'a gittiğimiz zaman bir yogi ziyaretimize geldi ve bana geleceği okumayı öğretti.
My father managed the late Mr. Darcy's estate.
Babam merhum Bay Darcy'in mülkünü yönetirdi.
My father, he worked so hard, he didn't have that many days off but when he did he used to pick me up from school.
Babam çok çalışırdı, pek boş günü olmazdı ama olduğunda beni okuldan alırdı.
Yeah, it was my father's.
Evet, babamındı.
You know Mumtaz has given money for my father's operation, my sister's glasses, and my daughters school.
Babamın ameliyatı için kız kardeşimin gözlükleri için ve kızımın okulu için Mumtaz bana para verdi.
Sometimes they flow away from my father... and sometimes they flow back to his door.
Bazen babamdan uzaklaştılar ve bazen kapısına döndüler.
These are my father's hands.
Babamın elleri
You know, my father in India, he's a really good dancer.
Hindistan'daki babam, O gerçekten iyi bir dansçı.
Now your father's my best friend.
Şimdi baban benim en yakın arkadaşım oldu.
My father, and my father's father, and my weird Aunt Chloe, have all searched for the eggs.
Babam ve babamın babası, ve benim garip teyze Chloe, Tüm Yumurtalar için aradık.
When I was younger, it was right around here, me and my father were fishing and caught a catfish about half my size.
Çocukluğumda, tam buralarda, babamla balık tutuyorduk boyumun yarısı kadar bir kedibalığı yakaladık.
my father's dead 51
my fair lady 19
my favorite 192
my family 595
my father is 24
my father 1334
my father is dead 46
my father told me 25
my favourite 55
my father was 24
my fair lady 19
my favorite 192
my family 595
my father is 24
my father 1334
my father is dead 46
my father told me 25
my favourite 55
my father was 24