English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Not so sure

Not so sure traducir turco

3,109 traducción paralela
I'm not so sure about that.
- Bu konuda emin değilim işte.
To be honest, I'm not so sure anymore.
Doğrusu, artık o kadar emin değilim.
I'm not so sure.
Bundan emin değilim.
- I'm not so sure she isn't one now.
Şu an olmadığından bile emin değilim.
We both like to look very sure of ourselves, but we're not so sure underneath, are we?
İkimiz de kendimizden emin görünmeyi seviyoruz. Ama içten içe o kadar da emin değiliz, değil mi?
I'm not so sure.
Pek emin değilim.
I'm not so sure.
Ben o kadar emin değilim.
Not so sure about you yet.
Senin hakkında henüz o kadar emin değilim.
I'm not so sure.
Ben çok emin değilim.
I'm not so sure about him.
- İyi. Onu bilemem ama.
I'm not so sure about that.
- Ben ondan pek emin değilim.
I'm not so sure about that.
Bunda emin olma işte.
Yeah, well, I'm not so sure pushing works so well.
Evet, ama itelemenin ise yaradigindan pek emin degilim.
Now we may have a suspect, although I'm not so sure she did it all on her own.
Şimdi bir şüphelimiz olabilir ancak bunu kendi başına yaptığından pek emin değilim.
Yeah, I'm not so sure about that.
Ben o kadar emin değilim.
Yeah, I'm not so sure that's gonna work.
Bunun işe yarayacağını pek sanmıyorum.
But, I mean, based on how tightly wound you've been lately, I'm not so sure.
Demek istediğim, son zamanlarki hâline bakınca, pek emin olamıyorum.
Thanks, but I'm not so sure.
Teşekkürler ama ben o kadar emin değilim.
I'm not so sure that, uh, Tony feels that way.
Tony'nin o şekilde hissettiğinden pek emin değilim.
I'm not so sure about that.
Ondan pek emin değilim.
I want to go on record as saying I'm not so sure about this plan, Hiccup.
Bu söyleyeceklerimin kayda alınmasını istiyorum bu plan hakkında o kadar emin değilim.
I'm not so sure you heard me.
Beni duymamış olabilirsin.
We believe the intuition is that the physical object can be copied, and therefore the physical body can be copied, but we're not so sure that children think the mind can be copied.
Fiziksel nesnelerin kopyalanabileceğine inanıyoruz,.. ... bu nedenle fiziksel bedenler de kopyalanabilir fakat çocukların zihnin kopyalanabileceğini düşündüklerinden pek emin değiliz.
Now I am not so sure.
Artık pek emin değilim.
I'm not so sure it's important for you to sing for Pavarotti.
Pavarotti ile söylemenin senin için önemli olduğunu düşünmüyorum.
Not so sure that's a good idea there, Mandy.
Bunun pek iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum Mandy.
Me, I'm not so sure.
Ben o kadar emin değilim.
Daddy did take my childhood away, but I'm not so sure that was a bad thing.
Babam çocukluğumu benden aldı ama bu kötü bir şey mi emin değilim.
I'm not so sure.
Bundan emin değilim!
I thought so. And now I'm not sure.
Öyle düşünüyordum ama artık emin değilim.
So I'm not sure why you came to the White House.
Yani Beyaz Saray'a neden geldiğini anlamış değilim.
What makes you so sure we're not being led on a wild goose chase, Nathaniel?
Oltaya gelen balıklar olmadığımız konusunda seni bu kadar emin yapan şey ne, Nathaniel?
Not everyone is so sure.
Kimse o kadar emin değil.
- No, I'm not so sure.
- Ben emin değilim.
Look, I'm not sure I get why you're hating on me so bad'cause I play sports.
Emin değilim. Sporcu olduğum için benden nefret ediyorsun.
Why are you so sure that I'm delusional and not determined?
Neden hislerimin kararlı değil de kuruntulu olduğundan bu kadar eminsin?
So, we're not sure if it's cancerous, but there is a mass on his liver, and it is hemorrhaging.
Kanser olup olmadığından emin değiliz ama karaciğerinde bir kitle var ve kanama yapıyor.
I'm not sure what you're implying, but I hope you didn't drag me anyway from my family tonight just so we can compare notes.
Ne dediğini anlamadım, ama ailemden ayırıp beni buraya notlarımızı karşılaştırmak için çağırmamışsındır diye umuyorum.
So I'm not sure how rape is funny.
Bu nedenle tecavüzün nasıl eğlenceli olabileceğini anlamıyorum.
I'm not really sure where he... where he is, so...
Nerede olduğunu bilmiyorum...
So... I-I'm not sure what you want me to do.
Ne yapmamı istiyorsun anlamış değilim.
Well, it is the holiday season, and I'm not as busy as I'd like to be, so, sure. Wait.
Tatil dönemindeyiz meşgul değilim, hoşuma gidebilir yani, olur.
I'm not sure there is anything I want from you, other than your seat on the bench, so...
Senden istifan dışında hiçbir şey istemediğime göre...
And blood thinners. So Amelia would do an ultrasound every day to make sure there's not a brain bleed.
Kan inceltici verecekler o yüzden Amelia beyin kanaması oluşmadığından emin olmak adına her gün ultrasona bakacak.
So he's not sure what to do with himself now.
Şu anda ne yapacağını pek bilmiyor.
The Office of Physiognomy is in charge of that, so I'm not sure why.
Bundan sorumlu olan Fizyonomi Bölümü, benim bilgim yok Majesteleri.
I'm not so sure.
Ne düşündüğünü kim bilebilir?
So don't bother trying to remember my name because I'm sure as hell not gonna remember yours.
Adımı hatırlamaya uğraşmayın, zira eminim ki sizinkini hatırlamayacağım.
Jack, listen, I have to tell you something using words so heavy, so heavy that I'm not really sure they won't stay stuck in my throat.
Dinle Jack, Sana söyleyeceğim şeyler o kadar zor ki, o kadar zor ki boğazıma takılacakmış gibi.
So please be absolutely sure that you yourself and everybody in your system is not touching the system, unless it's been agreed by the shift leader, yeah?
O yüzden, lütfen siz ve sistemde bulunan diğer herkesin sisteme dokunmadığından emin olun, vardiya müdürü tarafından onaylanmadıkça, tamam mı?
You come from the back of the court and you pass me a note, only make sure it's not blank, because fiedler might ask to see it, so it should say.
Salonun arkasından gel ve bana bir not uzat ama notun boş olmadığından emin ol çünkü Fiedler yazıyı görmek isteyebilir...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]