English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Not surprising

Not surprising traducir turco

630 traducción paralela
That's not surprising.
Bu, şaşırtıcı değil.
It's not surprising certain lordly personages aren't delighted.
Bazı asil kişiliklerin pek sevinmemeleri şaşırtıcı değil.
Which is not surprising since it's always tea time in London.
Bu şaşırtıcı değil, çünkü Londra'da her zaman çay saatidir.
That's not surprising.
Hiç şaşmadım.
Which is not surprising...
Böyle olması şaşırtıcı değil...
Which is not surprising.
Böyle bir şey şaşırtıcı değil.
Well, it's not surprising.
Neden şaşırdın? - İşte bu kötü oldu!
Not surprising, he knows the track.
Hiç şaşırmadım, çünkü bu pisti iyi tanıyor.
It's not surprising, after all those new-fangled theories that you've been stuffed with.
Kafanıza doldurulan onca yeni moda teorilerden sonra,.. ... bu durum pek şaşırtıcı değil.
The merchant says : "Not surprising."
Tüccar, "Sürpriz olmadı." der.
" Not surprising.
" Sürpriz olmadı.
That's not surprising, because this just might be the most important period in one's life, when one shakes off past influences and one's true personality is formed.
Bu hiç şaşırtıcı değil çünkü bu belki de bir insanın yaşamındaki en önemli dönemdir birinin geçmişindeki etkilerden kurtulduğu ve birinin gerçek kişiliğinin şekillendiği bir dönemdir.
And it's not surprising.
Bu hiç şaşırtıcı değil.
"Not surprising perhaps, " when so many different nationalities are involved.
" Belki de bu süpriz değil... bu kadar değişik ulustan katılımcılar olduğu için.
That's not surprising though.
Ama bu şaşırtıcı değil.
I only feel like calling the girls the night after an execution, so I guess it's not surprising.
Kadınları sadece infazların ertesi gecesi arayasım geliyor,.. ... o yüzden bu pek de şaşırtıcı sayılmaz.
It's not surprising that, at first, such poison won over many new converts.
Başlarda böyle bir zehrin yeni dönmeleri kazanmış olması şaşırtıcı değil.
That's not surprising at her age.
Onun yaşında pek şaşırtıcı değil.
Monsieur is a policeman, so that's not surprising at all, not at all.
Beyefendi polis, yani hiçte şaşırtıcı değil.
Not surprising really, when you consider it's been buried since 1892.
Pek şaşırmadım, 1892'den beri gömülü burası.
Not surprising after the oil embargo.
Petrol ambargosundan sonra beklenirdi.
Not surprising under the circumstances, is it?
Gidişata bakılırsa bir sürpriz yok, değil mi?
Yes, well, it's not surprising.
Şaşırmıyorum.
Not surprising, with that little bastard.
O oğlanın halini düşününce, hiç şaşmamalı.
That's not surprising.
Hiç şaşırmadım.
It's not surprising that Satan has chosen these delicate creatures.
Şeytan'ın bu narin yaratıkları seçmiş olması hiç de şaşırtıcı değil.
I mean, it's not surprising.
Ciddiyim, şaka değil.
In a hospital this size, 1 0 patients in a year is not surprising.
Bu büyüklükte bir hastanede, yılda 10 hasta hiçte şaşırtıcı değil.
It's not surprising.
Sürpriz değil.
When that's your life and you only you get a fixed wage, it's not surprising if you start drinking or gambling.
Hayatınız, sadece sabit maaşlı bir işte çalışmaktan ibaret olunca, alkole ve kumara başlamanız işten bile değildir.
That's not surprising.
Bu hiç şaşırtıcı değil.
It's not surprising.
Pek şaşırtıcı değil.
It's not surprising since it's our first.
İlk yıldönümümüz olduğundan bu pek de şaşırtıcı değil.
It's not surprising. She was drunk yesterday.
- Dün gece içtiklerinden sonra hiç şaşırmam!
I'm not saying anything. This is not surprising that you're a little nervous.
Biraz sinirlenmiş olmanızı normal karşılıyorum!
Not surprising!
Biraz öyle, doğru.
But I would ask you, assembled here in this house of God to recognize that we are witnessing something new something so unexpected, so unusual that it is not surprising the government is at a loss.
Burada Tanrının evinde toplanan sizlerden şunu anlamanızı istiyorum : Yeni, beklenmedik olağandışı bir şeye tanık oluyoruz. Hükümetin şaşkınlığı sürpriz değil.
Not surprising.
Hiç şaşırmadım.
It's not surprising.
Şaşırtıcı değil.
That's not surprising.
Buna şaşırmadım.
But half of it's empty. Not surprising considering the rent.
Kiraları görünce boş olduğuna hiç şaşırmadım.
As a matter of fact, that's not a surprising thing for a krait to do.
Doğrusunu istersen, yılanlar için olağandışı bir şey değil.
Surprising not to find you in the arms of some girl.
Sizi, kızların kolları arasında bulamamam ne kadar şaşırtıcı.
Well that's not so very surprising.
Buna şaşmam.
That's not at all surprising, doctor.
Bu şaşırtıcı değil.
They did not want to see the country, at the moment more critical of all its history, it delivers somebody capable thing of the things extraordinariest e of enveredar for the adventures more surprising.
Ülkenin gelmiş geçmiş en kritik döneminde herşeyi yapabilecek bir macera adamının o koltuğa oturmasını ve ülkenin kaderini tayin etmesini istemiyorlardı.
That it's really not very surprising...
Bu beklenmedik bir şey değil...
It'd not be surprising if she were cheated
Kandırılmışsa bu süpriz olmayacaktır
Frank, I have heard absolutely nothing, not that it's surprising.
Frank, bana kimse bir şey demedi pek şaşırmadım gerçi.
Not particularly surprising as you had been swimming... a fact that could be noted by anyone looking out of a hotel window.
Bu, otel penceresinden bakan herkesin dikkatini çekecek bir şeydi.
It's not surprising our friendship could survive that.
ArkadaşIığımızın sürmesi şaşırtıcı değiI.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]