Not the traducir turco
299,306 traducción paralela
I'm not the spy, Governor Pryce is!
Ben casus değilim, Vali Pryce casus!
That would support the idea that this is premeditated, not the result of an argument.
Bu da tartışma sonucu değil planlı olduğunu destekliyor.
It's not the clinical term, but yeah.
Klinik terim o değil ama evet.
You know, those were not the instructions.
O yönde bir talimat vermemiştim.
Not the trust fund.
Teminat fonu olamaz.
When the Atlantians show up, and Aquaman's not there, we're going to lose the deal.
Atlantisliler gelip, Aquaman'i göremeyince anlaşma şansını kaybederiz.
I am not the "Hobbit" movies.
Ben "Hobbit" gibi değilim.
It would be really, really bad but not the worst.
Çok çok kötü olurdu ama en kötü değil.
And besides, man, at least I'm not the one chasing'around some fantasy chick he's never even met because he can't have a relationship with a real girl.
Ayrıca ben, gerçek olmayan ve tanışmadığım bir kızın peşinden gerçek biriyle ilişkim olamaz diyerek kovalamıyorum.
- Aron Sabri and Keri Lodel are not the only victims of this case.
- Aron Sabri ve Keri Lodel bu vakadaki tek kurbanlar değil.
Might not be the right location.
Doğru yer olmayabilir.
Our clearance codes are for the light cruiser, not Thrawn's Star Destroyer.
Geçiş kodumuz Thrawn'ın Savaş gemisi için değil, hafif kruvazörler için.
Unfortunately, not in time to stop him from an assassination attempt on the Admiral.
Ne yazık ki onu Amiral'e karşı yapmış olduğu suikast girişiminde durduramadım.
Inspector Cheong, Singapore PD has officers all over the city looking for Ms. Hall, do they not?
Müfettiş Cheong, Singapur polisi şehrin her yerinde... -... Bayan Hall'u arıyor değil mi?
I think if Kathy decided to double-cross the other, it could explain why Scott was so interested in whether or not we had located her.
Eğer Kathy diğer tarafa kazık atmaya karar verdiyse yerini bulmamızla Scott'ın niye o kadar ilgilendiği anlaşılır.
Jack, I think that we have to consider the possibility that Kathy and Jane are not willing participants in this smuggling operation.
Jack, Kathy ve Jane'in bu operasyona gönüllü katılmadığı ihtimalini değerlendirmeliyiz.
Not 30 seconds after I left the room, he put an encrypted call to Singapore.
Ben odadan çıkınca Singapur'a şifreli bir arama gerçekleştirdi.
Do not speak to anyone until you are contacted by someone from the State Department.
Dışişleri Bakanlığı'ndan biri olmadıkça kimseyle konuşma.
The police found blood on his uniform, and he is presumed to be injured, so he may not have gotten far.
Firari Kwon Yoo'nun üniformasındaki kanlara bakılacak olursa yarasının ciddi düzeyde olduğunu söyleyebiliriz. Polis ekipleri firari Kwon Yoo'yu çok fazla uzaklaşmış olamayacağını tahmin ediyorlar.
I'm not sure, that was the order.
Aynı zamanda güvenli de değil. Emin olmamız için geri çekilmemiz emredildi.
How can you not get that from the context?
Konunun gidişatından bunu nasıl anlayamazsın?
Okay, I'm not buying it, but I'm very intrigued by the Baldwin thing.
Tamam, buna inanmıyorum. Ama Baldwin meselesi epey ilgimi çekti.
For the last time, he's not a superhero.
Son kez, o süper kahraman değil.
Wayne Security is just as relevant as Wayne X and the guys who made this is most definitely not a nobody.
"Wayne Security en az Wayne X kadar güncel ve bunu yapanlar kesinlikle bir hiç değil."
It's not fair to the gloves.
Eldivenlere saygısızlık olur.
That's not even the nicest part of Central Florida.
Florida merkezinin en iyi yeri bile değil ora.
The point is he is not gonna stop taking advantage of you unless you push back, and if you don't push back now, one day, you're going to explode.
Ana fikir şu ki ; o senden faydalanmayı bırakmayacak. Tabi sen defetmezsen.
The bee did not lay eggs in your hair.
Arı saçlarına yumurtalarını bırakmadı.
Well, that's because you're not on the inside.
Bunun sebebi, senin gruba dahil olmaman.
That's not even what the shirt said.
Tişörtte yazan bu değildi bile.
Well, the reason it's not selling is because it doesn't have a cool factor.
Pekala, satılmamasının sebebi havalı bir faktöre sahip olmaması.
Oh, to the left, but I want to remind you he is not a part of this...
Sol tarafa, ama hatırlatmak istiyorum bu şeyin parçası değil...
Did they not show you the latest?
Son halini sana göstermediler mi?
It's kind of a thinker, but let's not underestimate the audience.
Biraz düşünme gerektiriyor ama gel seyirciyi hafife almayalım.
By the way, the father is not unknown.
Bu arada, babası belirsiz değil.
I'm unarmed, except for the arms I was born with, and I'm not wearing a wire, except in my bra,'cause I need the support.
Doğuştan sahip olduğum silahlar hariç. Mikrofon da takmadım. Ama sütyenimin baleni var çünkü destek gerekiyor!
Cults is the only thing I've ever cared about, and I'm not gonna let this be a failure,'cause I'm gonna do one thing right.
Bir şeyi doğru yapacağım.
I'm not letting the first female cult leader- -
İlk kadın tarikat liderinin...
I'm not letting the first female cult leader ever- -
İlk kadın tarikat liderinin asla...
I'm not going down in history as a joke, like how everybody laughed at Florence Allen, the first female judge, and no one laughed at Trixie Monroe, the first female clown.
Şaka konusu olarak tarihe geçmeyeceğim. Herkes ilk kadın yargıç Florence Allen'a gülmüştü ama kimse ilk kadın palyaço Trixie Monroe'ya gülmemişti.
If it's not about me being a woman, then how come this is the only kind of news coverage I get?
Konu benim kadın olmam değilse öyleyse neden çıktığım tek haber bu? KİME DAHA ÇOK YAKIŞMIŞ?
And it's not your fault the FBI won't come in here because they saw you crying.
Ağladığın için FBI'ın girmemesi senin suçun değil.
Not giving up is the elephant matriarch, leading her herd of bulls and calves miles across the baking Serengeti.
Pes etmeyen, aile reisi dişi fildir. Sürüsünü kavrulan Serengeti'de kilometrelerce götürür.
Not giving up is the female orca, whose matrilineal society relies on older females to guide the pod to their traditional feeding grounds.
Pes etmeyen, dişi katil balinadır. Onun anaerkil toplumu, yaşlı dişilerin sürüyü geleneksel beslenme alanlarına götürmesine bel bağlar.
Okay, I'm not really sure if I'm the best dad or the worst dad in the world for getting you up in the middle of the night to eat ice cream with me.
En iyi baba mıyım yoksa gecenin bu saati benimle dondurma ye diye seni kaldırdım diye en kötü baba mıyım?
It's not gonna be the same without you, Mom.
- Sensiz hiçbir şey aynı olamayacak anne.
Not my usual breakup gift, but the conjugal visit trailer was booked up for weeks.
Diğer ayrılık hediyelerime pek benzemedi ama eş ziyareti odalarında haftalarca yer yoktu.
Not for all the money in the world.
- Dünyadaki bütün parayı versen de olmaz.
Unit Chief, earlier you mentioned, if I'm not mistaken, that the Kurjik Foreign Minister was one of the folks who had asked for the IRT's help in this matter.
Birim Şefi, yanılmıyorsam Kurjik Dışişleri Bakanı'nın da UMT'den yardım istediğini söylemiştin.
Did you or did you not acknowledge and respect the lead investigative role of the local authority, Captain Rifai?
- Peki yerel yetkili olan Yüzbaşı Rifai'nin soruşturmadaki rolüne saygı gösterdin mi?
So she has Lorazepam in her system even though she does not have a prescription for it, and the amount of the drug is so high, it's like she's been sedated.
Bünyesinde Lorazepam var ama reçetesi yokmuş, ayrıca ilacın miktarı çok yüksek, uyutulmuş gibi.