Not theirs traducir turco
249 traducción paralela
But why my word and not theirs?
Ama neden diğerlerinin değil de benim şeref sözüm?
The victory was not theirs, but ours!
Zafer onların değildi, ama bizimde değil!
If we worked for ourselves... it would be for our family, not theirs... for our mother and sisters.
Ailemiz için çalışsaydık bizim çalışmamızdan herkes kazançlı çıkardı.
Sure since it's not theirs.
Onların malı değil ki ama.
What we do after work is our business, not theirs.
İşten sonra ne yaptığımız bizi ilgilendirir. Onları değil.
If you do, it becomes your monument, not theirs.
Yaparsan senin anıtın olur, onların değil.
It's not theirs.
Onların değil.
- Our patrols, not theirs.
- Bizimkiler, onlarinki degil.
But that's Charles's money, not theirs.
Fakat bu Charles'in parası, onların değil.
Yet know of a surety that thy seed... shall be a stranger in a land that is not theirs.
Ama bil ki, senin soyun, kendilerinin olmayan bir toprakta yabancı olacak.
Not theirs or anybody else's.
Ne onların, ne de başkalarının.
When they want to conquer, to oppress, to take what is not theirs, there is no difference between Christians and Pagans.
Fethetmek, zulmetmek, kendilerine ait olmayan bir şeyi almak istediklerinde, Hrıstiyanlar ve kafirler arasında hiçbir fark yoktur.
You harmed our work, not theirs.
Başkalarına değil, bize zarar verdiniz.
I love you. If I'd done it, I'd ask for your forgiveness, not theirs.
Seni seviyorum, paraları çalmış olsaydım bile gelir senden özür dilerdim, onlardan değil.
Nice people don't touch what is not theirs.
Kibar insanlar başkalarının eşyalarını karıştırmazlar.
It's not good to covet what is not theirs.
Kendine ait olmayan bir şeyi istemek hayırlı değildir.
This is our school, not theirs.
Bu bizim okulumuz, onların değil.
They figure you're not theirs.
Onlara ait olmadığını sanıyorlar.
All I'm sayin'is if I do play next year, it's gonna be on my terms, not theirs.
Demek istediğim şu ki, gelecek yıl oynarsam, kendi şartlarıma göre, onlarınkine göre değil.
The one thing to remember is this is your life. Not theirs.
Ama şunu unutmaman gerek bu senin hayatın, onların değil.
Who cares? " Theirs is not to reason why.
Ne önemi var? " Soru sormayacaklar.
Theirs not to reason why, theirs but to do- -
- İşimiz nedenini sorgulamak değil. İşimiz...
"Theirs not to reason why..."
"Neden diye sormak..."
Up to now, dancers have danced according to my music and not I to theirs.
Şimdiye kadar..... dansçılar benim müziğime göre dans ettiler. Ben onlara göre iş yapmadım.
My son, Greek treachery has proved that theirs is not a war of honor.
Oglum, Yunanlilarin hainligi, bunun bir onur savasi olmadigini kanitladi.
May we uphold them with our prayers... encourage them with our letters... honor them with our love, and may our lives... not less than theirs, be dedicated to that same Lord... who alone can give to life a perfect freedom and a final peace.
Onları dualarımızla koruyalım, mektuplarımızla yüreklendirelim sevgimizle onurlandıralım. Onların yanı sıra bizim hayatlarımız aynı Tanrıya adansın. O Tanrı ki, hayata mükemmel özgürlüğü ve nihai huzuru bahşedendir.
It's not a question of lowering our standards but of helping others to raise theirs.
Bizim standartlarımızı düşürme değil onlarınkini yükseltmeye yardım etme sorunudur bu.
Have you not an excellence beyond theirs?
Siz onlardan üstün değil misiniz?
His interests are not on our side, they're on theirs.
Bizim tarafımızdan değil, onlardan biri o.
Not yet but he must be a friend of theirs.
Henüz yok ama onların bir dostları olmalı.
Theirs not to make reply,
hiç bir soru sormadan.
Theirs not to reason why, Theirs but to do and die, Into the valley of Death Rode the six hundred,
Sadece cesaret gerekir şikayet etmeden ölmek için Ölüm kapılarında 600 adamla.
Theirs not to reason why,
.. dünya şaşkın? hiç bir soru sormadan.
Mine or not, it's not gonna be theirs.
Fark etmez, onların da olmayacak.
I think that one day people will start saying their houses, their factory, their streets their country, are all theirs but everything is different not necessarily worse
Bence bir gün insanlar evlerinin, fabrikalarının, sokaklarının ülkelerinin kendilerine ait olduğunu ama her şeyin, kötü yönde olmasa da. ... değiştiğini söyleyecekler.
When you go to Paris to convey this message to your government : Tell them that the Palestinians will not only pieces you're a land that is theirs!
Paris'e gittiğinizde hükümetinize şu mesajı iletin Filistinliler sadece kendilerine ait olan ufacık bir toprağı istiyor
- Why not? - It would be terribly rude, asking someone if money is theirs.
- Para senin mi diye sormak... acayip kaba birşey.
I hasten to add, in pursuance of my own profession, not theirs.
Onların işi gereği değil kendi işimin gereğiydi.
Not mine, but I blocked theirs.
Bende de numara var hepinizi kitledim işte
Our strategy is not like theirs, that's where they make a mistake.
Bizim stratejilerimiz farklı, onlar bizim gibi düşünemezler.
They want... They want new schools for their children... not necessarily yours, for theirs.
Çocukları için yeni okullar istiyorlar.
- They're not at our place or theirs.
Bizim evde ya da onlarınkinde değilmişler.
- It is interesting, is it not, how the British regard tennis as their own invention and any tennis trophy as rightfully theirs?
- İlginç, değil mi? Britanya'lılar nasıl da tenisi kendi icatları gibi, ve tüm kupaları kendi hakları gibi görüyor.
It should not be theirs.
Onların olmamalı.
Well, it's not like it's theirs to waste.
Şey, parayı kafalarına göre çarçur edemeyecekler.
Did they not love theirs?
Onlar da canlarını sevmiyor muydu?
If some choose not to attend, the loss is theirs.
Katılmak istemiyorlarsa onların kaybı.
IF WE DON'T SNUFF THIS OUT, WE MIGHT AS WELL GIVE THEM THE KEYS BECAUSE IT'S NOT OUR PLACE, IT'S THEIRS.
Eğer buna son vermezsek onlara evin anahtarını verebiliriz çünkü artık bizim evimiz değil, onların evi olmuş olur burası.
Not for my safety, for theirs.
Benim güvenliğim için değil, kendilerininki için.
"Theirs not to reason why Theirs but to do and die"
Görevimiz emirleri sorgulamak değil, canımız pahasına da olsa, yerine getirmektir.
For the choice of peace or war is largely theirs, not ours. "
Barış yahut savaş seçimi büyük ölçüde bizim değil onların elindedir. "
theirs 35
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not this week 36
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not tonight 725
not today 1108
not too shabby 64
not tomorrow 85
not this week 36
not too bright 16
not to my knowledge 80
not too bad 203
not too long ago 36
not that i know of 367
not the other way around 149
not this time 741
not too late 30
not them 143
not that i'm aware of 114
not the car 19
not too much 153
not the same 35
not that much 88
not the other way around 149
not this time 741
not too late 30
not them 143
not that i'm aware of 114
not the car 19
not too much 153
not the same 35
not that much 88
not that way 143
not too hot 19
not the whole time 20
not too many 25
not that guy 21
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not that bad 52
not the time 34
not too hot 19
not the whole time 20
not too many 25
not that guy 21
not too fast 55
not totally 25
not too good 62
not that bad 52
not the time 34