English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ N ] / Nothing's

Nothing's traducir turco

67,631 traducción paralela
And there's nothing you could do to ever change that.
Ve bunu değiştirmek için yapabileceğin hiçbir şey yok.
I just want to make sure there's nothing you missed out on.
Sadece kaçırdığın hiçbir şey olmasın istiyorum.
But fate has led us here, and there's nothing left to stop us.
Ama kader bizi buraya getirdi, ve bizi durdurabilecek hiçbir şey yok.
There's nothing I can say or do.
Yapabileceğim veya söyleyebileceğim bir şey yok.
There's nothing you can say.
Söyleyebileceğin hiçbir şey yok.
I'm sorry. But there's nothing you can do to stop me.
Üzgünüm ama beni durdurmak için yapabileceğin bir şey yok.
There's nothing to talk about.
- Konuşacak bir şey yok.
Nothing's really been sensible since I found that out.
Bunu öğrendiğimden beri hiçbir şey mantıklı değil.
Now you might play at being the good mummy, but when you're in the thick of it, nothing but a blade in your hand and blood in the air, that's the real you, the best you.
Şu an iyi anneyi oynamak istiyor olabilirsin ama işe girdiğinde elinde bıçak ve havada kan kokusundan başka bir şey olmayacak. Bu gerçek sensin, en iyi versiyonun.
It's like nothing ever happened.
Sanki hiçbir şey olmamış gibi.
All right, there's nothing there.
Tamam orada hiçbir şey yok.
Nothing's gettin'through this sucker.
Bu şeyi hiçbir şey geçemez.
And since there's nothing around for us to kill, peace out. "
Etrafta öldürülecek bir şey olmadığına göre rahat ol.
Was nothing. A stylish accessory.
Şık bir aksesuardan başka bir şey değil.
The GPS on his phone is turned off, and there's nothing in the system about some weird guy in a trench coat getting arrested or turning up dead.
Telefonundaki GPS kapalı. Sistemlerde tutuklanmış veya ölmüş garip paltolu birinden bahsetmiyor.
Well, it means a lot of people go missing in tomahawk, one a year, every year, from 1898 to 1997, and then nothing until now.
Tomahawk'da bir sürü insan kaybolmuş. 1898'den 1997'ye kadar her yıl bir kişi. Sonra bugüne kadar hiçbir şey olmamış.
Nothing's changed.
Hiçbir şey değişmedi.
But right here, that's nothing but concrete.
Ama burası betondan başka bir şey değil.
Hey, rob, there's nothing we can do, okay?
Hey, rob, yapabileceğimiz bir şey yok, tamam mı?
Well, it... It's nothing to do with what happened.
Onun bu olanlarla bir iligisi yok.
Every time it's the last time. Every time nothing changes.
Hep de aynı devam eder.
There's nothing abnormal about it.
Bunda anormal bir durum yok.
There's nothing now.
Elde var sıfır.
It's nothing you can't see on a beach.
Sahilde göremeyeceğin bir şey değil.
Nothing else came back from the report on Trish's laptop, so if we have to arrest him later, we'll go through his devices then.
Trish'in bilgisayar raporundan başka bir şey çıkmadı. ... ileride onu tutuklayacaksak eşyalarını da incelememiz gerekecek.
There's nothing of any relevance here.
Davamızı ilgilendiren bir durum yok.
It's a fuss over nothing.
- Gereksiz abartıyorlar.
For that moment, there's nothing else.
O an başka bir şeyi düşünmezsin.
Nothing's broken.
Kırık yok.
There's nothing urgent thank goodness.
Acele bir şey yok, çok şükür.
- Let her go. She's done nothing to you.
- Bırakın onu.
I'm afraid there's nothing you can do.
Ne yazık ki yapabileceğiniz bir şey yok.
But there's nothing to fear.
Ancak korkacak hiçbir şey yok.
So, you see, there's nothing to be worried about.
Yani gördüğünüz gibi endişelenecek hiçbir şey yok.
I decided to treat myself to some popcorn because there is nothing exciting happening in my life at all. Hey...
Hayatımda hiç heyecan olmadığı için kendimi biraz patlamış mısırla ödüllendireyim dedim.
But that's nothing.
Mühim bir şey değil o.
Oh, well, there's nothing to be sorry about.
Üzülecek bir şey yok.
There's nothing valuable here.
Yalnızca kayalık, kar ve su. Evet, haklısın.
There's nothing here.
Burada bir şey yok.
I can see that there's nothing here!
Bir şey olmadığını görebiliyorum.
Dad, everything you say may well be true, but right now, out here, with nothing to go on, it's all just speculation.
Baba, söylediğin her şey doğru olabilir ama şu anda, burada devam edecek bir şey yok, hepsi kurgu.
- There's nothing there.
Orada bir şey yok.
There's nothing we can do here.
Burada yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing I can do for Freya.
Freya için yapabileceğim hiçbir şey yok.
There's nothing you can do.
Yapabileceğin hiçbir şey yok.
There's nothing you can do for her. Ahh!
Natalie, bir şey görebiliyor musun?
There's nothing you can do for her now.
Onun için yapabileceğin bir şey yok.
There's nothing else now.
Artık başka bir şey yok.
Nothing, I mean, it's, it's nice and all, but...
İyi, hoş ama...
Sam, unless you're calling to tell me you got. The next delta cats record, there's nothing to talk about.
Günümüzün Delta Cats'i keşfettim demek için aramıyorsan boşuna arıyorsun.
- Nothing's happening yet.
Henüz hiçbir şey olmadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]