Nothing else mattered traducir turco
43 traducción paralela
- Nothing else mattered to me then - nothing but you.
Hiçbir şeyin önemi yoktu. - Senden başka.
Nothing else mattered.
Gerisinin önemi yoktu.
When I saw the door was unguarded, nothing else mattered but the safety of our Führer.
Kapıyı nöbetçi olmadan bulunca Führer'imizi korumaya almaktan başkasını önemsiz gördüm.
Nothing else mattered, but now that my wish might be...
Başka bir şey önemli değildi, ama şimdi istediğim...
Haven't you wanted something so much that nothing else mattered?
Bir şeyi çok istediğin, başka şeyleri hiç umursamadığın olmadı mı?
Nothing else mattered.
Başka hiçbir şeyi önemsemiyordum.
Nothing else mattered. Love. Nothing!
Hiçbir şey umurunda değildi, aşk dahil.
Nothing else mattered.
Gerisi önemli değildi.
That that event had marked you so deeply that nothing else mattered.
Bu olay seni çok derinden etkilemişti,... başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
Nothing else mattered.
Başka bir şeyin önemi yoktu.
When Nora walked into that room and saw what she saw, it was as if her own center had been destroyed, and nothing else mattered.
Nora o odaya girip gördüğü şeyi gördüğünde, yok olan onun kendi özüydü, ve başka hiç birşeyin önemi yoktu.
And after that, nothing else mattered!
Ondan sonra hiçbir şeyin önemi kalmadı!
If there'd just been one day, Ian... one day, when nothing else mattered for us...
Eğer sadece bir gün olsaydı, ian... bir gün, bizim dışımızda önemli bir şey olmadığında.
I only wanted you to be safe, nothing else mattered.
Şimdi sadece seni kurtarmak istiyorum. başka hiçbirşeyin önemi yok.
Nothing else mattered.
Başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
Which meant that nothing else mattered.
Bu da başka bir şeyin önemli olmadığı anlamına geliyordu.
Nothing else mattered in that final round.
Bu final münazarasında başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
He just said that I had to save you and nothing else mattered. - And that if I couldn't, I'd...
Ne pahasına olursa olsun seni korumamı istedi ve eğer başaramazsam...
When I lost Tally, nothing else mattered.
Tally'i kaybettikten sonra, hiçbir şeyin önemi kalmadı.
- Nothing else mattered.
- Hiç bir şeyin önemi yoktu
Nothing else mattered.
Hiçbir şeyin önemi yoktu.
That it didn't matter that she was fluffy or not terribly bright- - nothing else mattered.
ve bu önemli değildi kabarık olması ya da... hiçbir şey önemli değildi.
And then for a month or two, nothing else mattered.
... ama daha sonra bir iki ay sonra hiçbir şey olmamış gibi devam ederdi.
That nothing else mattered.
Başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
Nothing else mattered.
Başka bir şeyin öneminin olmadığını.
Nothing else mattered.
Başka kimsenin önemi yoktu.
Nothing else mattered.
- Başka bir şeyin önemi yoktu.
Nothing else mattered.
Tek önemli şey buydu.
nothing else mattered.
Bu oyun başladığı zaman... hayatta kalmaktı.
For a moment, I--I felt like a girl who likes a boy, and nothing else mattered.
Bir an için kendimi bir çocuktan hoşlanan bir kız gibi hissettim... -... ve başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
Then after Trudy promoted her to be producer, nothing else mattered.
Trudy'nin onun yapımcılığına terfi etmesinden sonra, hiçbir şey değişmedi.
I just knew that nothing else mattered.
Tek bildiğim başka hiçbir şeyin önemli olmadığıydı.
Like they've... asked it a hundred times that day already, you asked it as if... nothing else mattered to you.
Çoğu insan günün nasıl geçtiğini falan sorar. Sense sanki başka hiçbir şey umrunda değilmiş gibi sordun.
A ridiculous, childish idea that I could love someone, they could love me, and nothing else mattered.
Saçma çocuksu bir düşünce. Birini severim o da beni sever düşüncesi. Geri kalanın hiçbir önemi yok.
When it was on, nothing else mattered to them.
O oynarken başka hiçbir şey umurlarında olmazdı.
When I thought something might've happened to you, nothing else mattered.
Sana bir şey olacağını düşündükten sonra diğer şeylerin anlamı kalmadı.
Nothing else has mattered since.
Ondan beri hiçbir şeyin önemi kalmadı.
Everything else, work, business nothing really mattered at the end of the day.
Başka her şey ; iş, çalışma hayatı günün sonunda hiç bir anlam taşımazdı.
We almost died today, and nothing else should have mattered to you!
Bugün neredeyse öldü, Ve başka hiçbir şey sizin için önemli olmamalıydı!
Bryan has always expected it... and worked for it and Chuck like nothing else in the world mattered.
Bryan hep bunu istemiştir bunun için çabalamıştır. Chuck içinse bundan daha önemli bir şey yoktur herhalde.
nothing else matters 82
nothing else 428
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing else 428
nothing 25771
nothin 482
nothing to see here 87
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing changes 92
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing will happen 77
nothing yet 509
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing has changed 127
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing will happen 77