Permission to speak traducir turco
245 traducción paralela
● Who gave you permission to speak?
- Sana konuşma iznini kim verdi? - Bu konu sessiz kalınmayacak kadar önemli.
● Wait until you have permission to speak.
- Affedersiniz ama... - İzin alana kadar konuşma.
You have my permission to speak.
- Size izin veriyorum. - Pekala.
Your son has my permission to speak to me. Thank you, Morgan.
- Bay Evans oğlunuzun benimle konuşmasına izin veriyorum, Bay Evans.
Mr. Morgan, I've come to ask your permission to speak to your daughter, Angharad.
Bay Morgan buraya, kızınız Angharad ile konuşmak için izin almaya geldim.
- Have I permission to speak?
- Konuşma iznim var mı?
- Who gave you permission to speak?
- Sana kim söz verdi?
Corporal Forrester requests permission to speak to you.
Onbaşı Forrester sizinle konuşma izni istiyor.
This means, "May I have permission to speak?"
Bu, "Konuşabilir miyim?" demektir.
Ask for permission to speak in English.
İngilizce konuşma izni iste.
Permission to speak?
Birşey diyebilir miyim?
He asks permission to speak to you about a matter concerning both our families.
İkimizin de ailelerini ilgilendiren bir konuda sizinle konuşmak için izin istiyor.
- Have I permission to speak?
- Konuşmama izin verir misiniz?
Permission to speak.
Konuşma izni istiyorum?
I did not give you permission to speak.
Konuşmana izin vermedim.
I was waiting Your Holiness's permission to speak.
Konuşmak için Papa cenaplarının iznini bekliyordum.
The senior American officer taken prisoner requests permission to speak with you.
Esir alınan üst düzey bir Amerikalı subay sizinle görüşmek istiyor.
Did I give permission to speak Tavius, did I give permission?
Konuşmana izin verdim mi Tavius, verdim mi?
Permission to speak.
İzninle.
The secretary asks permission to speak.
Sekreter konuşmak için izin istiyor.
Sir, Sergeant Provo requests permission to speak to the Colonel.
Efendim, Çavuş Provo Albay ile konuşmak için izin istiyor.
Permission to speak was not given.
Hatırla... - Konuşma izni verilmedi.
Our beloved governor has decided to address us and we have not given him permission to speak.
Sevgili yöneticimiz bize nutuk atmaya karar verdi. Ama biz ona konuşma izni vermedik ki.
You asked permission to speak to us.
Sadece sıradan bir kutsama, efendim, Piskopos Guido'yu memnun etmek için. Konuşmak için iznimi istedin.
- Permission to speak freely?
- Açık konuşabilir miyim?
Major Moreland requesting permission to speak.
Efendim, Binbaşı Moreland, efendim, konuşmak için izin istiyor.
Sir, this Officer Candidate requests permission to speak in private, sir!
Efendim, bu subay adayı özel görüşmek istiyor, efendim!
- We want permission to speak.
- Destur var mı ağam? - De bakayım.
Permission to speak candidly, sir?
Açık konuşmak için izin istiyorum efendim.
Permission to speak freely, sir?
- Konuşabilir miyim, efendim?
Permission to speak.
Konuşabilirsiniz.
Permission to speak.
Konuşabilirsin.
Ah, permission to speak, sir? !
Konuşmak için müsade efendim?
Permission to speak really quite urgently, sir!
Çok acil olarak, konuşmak için müsade efendim!
- Permission to speak.
Değerli, vatandaşlarım!
Permission to speak freely, sir.
Serbest konuşmak için izin istiyorum, efendim.
Permission to speak freely?
Özgürce konuşabilir miyim efendim?
Permission to speak freely, sir.
Açık konuşabilir miyim, komutanım?
- Permission to speak freely, sir?
- Açıkça konuşabilir miyim, efendim?
- Permission to speak frankly.
- Konuşmak için izin istiyorum.
Permission to speak, sir.
Konuşmama izin var mı efendim?
With your permission, Esther wishes to speak to her master.
İzniniz olursa, Ester sahibiyle konuşmak ister.
( ln Russian ) Permission to speak.
İzninizle.
Permission to speak candidly, sir. Granted.
- Kabul edildi.
If I ditch you, you have my permission never to speak to me for as long as we live.
Eğer seni ekersem, Yaşadığımız sürece benimle bir daha konuşmamana izin veririm.
Permission to speak, sir.
Konuşmak için müsade efendim.
I like to keep an informal trench, as you know, but today you must only speak with my express permission, Is that clear?
Bildiğiniz gibi, samimi bir siper ortamını çok severim, ama bugün sadece benim müsademle konuşacaksınız, anlaşıldı mı?
Permission to jolly well speak right now, sir, otherwise I might just burst like a bloody balloon!
Hemen şimdi konuşmak için müsade efendim, aksi takdirde, lanet olası bir balon gibi patlayabilirim!
Enlisted men wishing to speak to their commanding officer must first get permission.
Komutanlarıyla konuşmak isteyen erler, önce izin almak zorundalar.
But with your permission, I'd like to speak out loud.
Ama izninle, şunları yüksek sesle söylemek istiyorum.
Jo, if you ever speak to a client of mine again without my permission... I'll have you disbarred.
Jo, eğer bir daha benim iznim olmadan müvekkillerimden biriyle konuşursan seni azlettirmek zorunda kalırım.
permission to speak freely 34
permission to come aboard 36
speaking 300
speak 840
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
permission to come aboard 36
speaking 300
speak 840
speaker 143
speakers 17
speak of the devil 271
speak english 112
speaking of which 971
speaking foreign language 40
speaking arabic 43
speaking gibberish 33
speak louder 29
speak for yourself 272
speak up 432
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54
speaking gibberish 33
speak louder 29
speak for yourself 272
speak up 432
speaking of 385
speaking in spanish 40
speaking japanese 35
speaking russian 71
speaking of that 54