English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Speaking of money

Speaking of money traducir turco

58 traducción paralela
Speaking of money,
Paradan bahsetmisken Barb...
And now speaking of money...
Bu arada, para demişken...
Speaking of money, I almost forgot -
- Paradan konuşmuşken... - Ne kadar?
Speaking of money, sir, we're holding the $ 10,000 down at headquarters for a few days.
Paradan söz etmişken, efendim, 10,000 $'ı bir kaç gün için burada merkezde tutacağız.
I'm not speaking of money.
Paradan bahsetmiyorum.
Speaking of money...
Paradan bahsetmişken...
Speaking of money, I'm very impressed.
Paradan konuşmuşken, oldukça etkilendim.
Speaking of money, I gotta open up for business.
Para demişken, dükkanı açmalıyım.
Speaking of money, you bet me that Cyril would lose to Robson, so pay up.
Para demişken, Cyril'ın Robson'a kaybedeceğine bahse girmiştin, parayı uçlan.
- And speaking of money...
Hazır paradan bahsetmişken...
Hey, speaking of money, where's Joey?
Baksana para demişken Joey nerede?
Speaking of money...
Paradan söz etmişken...
Hey, speaking of money, how much do you have?
Hey, para demişken, ne kadar paran var?
So, speaking of money... where do you need me to sign this contract?
Para demişken şu anlaşmayı imzalayım.
Speaking of money, we need new motion sensors for the house perimeter.
Paradan söz açılmışken, evin çevresi için yeni hareket algılayıcıları gerekiyor.
Speaking of money... Did you know that Josh Milford wrote a campaign song for the presidential race, Al Smith vs. Herbert Hoover, 1928.
Paradan söz etmişken, Josh Miloford'ın "Başkanlık Yarışı" diye bir kampanya şarkısı yazdığını biliyor muydunuz?
Speaking of money, I think you might be right about Nicole.
Paradan söz açılmışken Nicole konusunda haklı olabilirsin.
Speaking of money, I'm off to spend some. See you guys later.
Paradan söz açılmışken, ben biraz harcamaya gidiyorum.
Speaking of money, is there a marriage contract between your son and his wife?
Paradan bahsetmişken, oğlunuz ve karısının evlilik anlaşmaları var mıydı?
Yeah, yeah, speaking of money,
Evet, paradan söz acımışken.
Oh, speaking of money, Lou, did you get paid this week?
Para demişken Lou, bu hafta para aldın mı?
And speaking of money. Who wants a new Wii? Huh?
Paradan bahsetmişken, kim yeni bir Wii istiyor?
Speaking of money... Let me tell you about the recordings I brought in the boxes.
Paradan konuşurken, getirdiğim kutulardaki kayıtlarla ilgili konuşabilir miyiz?
Yeah, um... so, hey, speaking of money, how are you feeling about helping the physics department get a cryogenic centrifugal pump and molecular sieve?
Evet şimdi paradan bahsetmişken fizik bölümümüze kriyojenik merkezkaç tulumbası ve... moleküler elek alma konusunda yardım etmek ister misiniz?
Speaking of money, I've been going through these statements, and I've noticed some of the more questionable items... the cheetah, the stunt plane, Ross Perot's cord blood... good-bye, Lupus.
Para demişken, bu dosyalara bakarken, en sorgulanabilecek şeyleri not aldım çita, gösteri uçağı, Ross Perot'ın kordon kanı. Güle güle, Lupus.
Um, speaking of money, Marcy, I know the, uh, economy is down, but why is the asking price so far below market?
Paradan bahsetmişken, Marcy, ekonominin çöktüğünü biliyorum ama neden fiyatı, piyasanın bu kadar altında?
Little bit. Speaking of money, can I have my money?
Para demişken, paramı alabilir miyim?
Speaking of money I'm going to be putting a clock on that offer I made you, Charlie.
Hazır paradan laf açılmışken sana yaptığım teklif için bir son kullanma süresi koymaya karar verdim, Charlie.
- Cousin, speaking of money...
- Kuzen, paradan söz açılmışken...
And, speaking of money...
Para demişken...
Speaking of which, I'd like us to talk about your money, if you don't mind.
Mahzuru yoksa paran hakkında konuşmak istiyorum.
I defy you to soften, as far as money is concerned the man we are speaking of.
Para konusunda bu adama güvenemezsiniz.
Hey, speaking of waste of money. Al, I need $ 250.
Aptalca para harcamaktan söz açılmışken... 250 dolara ihtiyacım var.
Speaking of which, I believe I have some money coming.
Bundan bahsetmişken, inanıyorum ki elime geçecek biraz para var.
SPEAKING OF THAT MONEY, IT'S SO GREAT TO SEE SOMEONE IN THIS HOUSE HAVE SOME GOOD LUCK FOR A CHANGE.
Para demişken nihayet evden birinin şansının döndüğünü görmek ne güzel.
I was not speaking in terms of money.
- Merhaba, Dr. Tunde'nin eşi misiniz?
Speaking against the establishment's interests, you might leave with a rosier outlook still holding some of our money.
İşletmeye zarar ettireceğim ama şimdi çıkarsanız size geçen paramızın bir kısmını koruyabilirsiniz.
Might see a dead woman speaking to you in confidence as an opportunity to make a whole lot of money by your lonesome.
Seninle baş başa konuşan ölü bir kadın sayesinde tek başına oldukça fazla para kazanma fırsatın olur.
Yeah, speaking of which, I need some money soon.
Bebek yoksa para da yok. Bu işi böyle, anladın mı?
Speaking of which, I was just telling my boy Felix, we got a little cash money game going on across the street.
Para demişken, tam da Felix'e, karşı sokakta basket oynayıp para kazanabileceğimizden bahsediyordum.
Yeah, speaking of real money - -
Evet, gerçek paradan bahsedelim...
Speaking of which, you still owe me the money.
Hazır konu açılmışken, bana hâlâ borcun var.
Well of course, for now, professionally speaking money is not a priority, but since we're talking money anyway..
Tabii şimdi yani profesyonel olarak para her zaman ikinci planda ama, konuşmak da yarar var.
And I'm not speaking as someone who makes a lot of money off of you.
Ve bunu sayende deli gibi para kazanan birisi olarak söylemiyorum.
Speaking of which, now that you got some money, you're gonna have people on your ass hounding you, trying to get it out of you.
Lafı açılmışken, şu sendeki para var ya insanlar peşine düşecekler onu senden almaya çalışacaklar.
Speaking of which, could I borrow some money?
Para demişken, biraz borç verir misin?
I mean, look, you'll make that money back in a month of speaking engagements, you know, one week of book signings.
Demek istediğim, o paranın fazlasını kazanacaksın bir ay içinde yapacağımız konuşma anlaşmalarıyla, yada bir haftalık kitap imzalama turlarıyla.
Speaking of running for money, the Oaks Stakes is in two months.
Para için çalışan bahsetmişken, Oaks Stakes iki ay içinde.
Speaking of which... do you have any money I could borrow?
Yeri gelmişken... bana biraz borç verir misin?
Speaking of rain, as you know, every year to celebrate the holiday of Tu Bishevat, we ask the children to donate money to have a tree planted in Israel.
Borç demişken, bildiğiniz gibi her sene Tu Bişvat'ı kutlamak için İsrail'e ağaç dikmek amacıyla çocuklardan bağış topluyoruz.
Speaking of moving weight, I ain't never dropped this much money off on a connect.
Uyuşturucu taşıma demişken daha önce hiçbir bağlantıya bu kadar para testlim etmemiştim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]