English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / Shoot the ball

Shoot the ball traducir turco

51 traducción paralela
Just shoot the ball!
Topu yuvarla yeter!
Shoot the ball!
Yuvarla topu!
Shoot the ball, Rade!
Topa vur, Rade!
- Shoot the ball!
- Topu at!
Shoot the ball.
Topa vur.
Shoot, shoot the ball.
Şut at, şut at.
Now, who would you rather have shoot the ball?
Bu durumda, sence kim şutu atmalı?
Stras shoot the ball there, or you stop in here and shootin'the ball?
Stras şurada mı atmalı, yoksa sen burada durup mu atmalısın?
Because every time I tried to shoot the ball... there was a storm of locusts come flyin'in and blind me.
topu her atmaya çalıştığımda.... sanki bir çekirge sürü gelip beni kör ediyordu.
Shoot the ball, then.
At o halde topu.
You know, I shoot the ball and it goes in.
Bilirsin, topu atardım ve o da içeri girerdi.
Shoot the ball.
Al bakalım topu.
Shoot the ball.
Topu at.
- Good game, way to shoot the ball.
- İyi maçtı, güzel oynadın.
- Hey, come on, shoot the ball.
- Hey, gel, topa vur.
That's the way to shoot the ball, Chignoli.
Turnike böyle atılır, Chignoli.
Just shoot the ball.
Sadece topu at.
Shoot the ball!
Topu kaleye gönder!
Good things happen when you shoot the ball.
Şut attığın zaman iyi şeyler oluyor.
Shoot the ball!
- At hadi!
Screening the ball, tackle, tackle, dribble, dribble, shoot.
Topu takip et, daha sonra topu al, çalışla ve topa vur!
Quit throwing the ball around and shoot it!
Topu etrafdan atıp, vurun.
Every time you get the ball, you shoot.
Topu ne zaman alsan, şut çekiyorsun.
I swear, if you take the ball and shoot, I'll get you deported!
Yemin ederim, Topu alıp şut atarsan, Seni sınırdışı ederim!
Everybody knows you're going to shoot the damn ball!
Herkes şu lanet topu potaya göndereceğini biliyor!
Outside, above the building, bursts of artificial lightning more than 100 feet long began to shoot out of the ball atop the antenna.
Dışarıda, binanın tepesindeyse 30 metreden uzun yapay şimşekler antenin tepesinden fırlamaya başlıyordu.
In the meantime why don't we shoot a little nine ball? You can break.
Bu arada, neden bir dokuz top atmıyoruz?
He can't shoot if he doesn't have the ball.
Top yoksa atış yapamaz.
Sometimes I wonder if I wanted to play pro ball because I loved the game so much, or because I wanted everyone to see how great I could shoot.
Bazen düşünüyorum da basket oynamayı bu kadar istememin nedeni oyunu çok sevdiğim için mi yoksa herkesin ne kadar güzel basket attığımı görmelerini istediğim için mi?
You can't shoot, remember? That's why we never passed you the ball.
O yüzden sana hiç pas, vermezdik.
Is this the fella y'all see shoot Morgan Ball?
Morgan Ball " u vuran adam bu muydu?
You give up the ball, then somebody else on your team gets to shoot it.
Topu verirsin sonra da basket atmak için, takımdan başka biri alır.
Go shoot the damn ball.
Pratikte işler nasıIdır bilirsin..
He saw you and the Former Ball shoot weapons in a non-member.
Sizi silahsız birini vururken görmüş.
I want you to pass the ball four times before you shoot.
Şut atmadan önce dört kere paslaşmanızı istiyorum.
The other day, I had the ball, dribbled, then shoot.
Geçen gün, maç yaptık. Bir feyk, şut ve sayı!
Shoot the damn ball!
Olmaz.
Okay, you hold the ball with this hand. - And shoot with this hand, okay? - Okay.
Topu bu elinle tut ve bu elinle de at.
It's my turn to shoot the eight ball!
Sekiz numaralı topa vurma sırası bende!
Because when I get the ball I should pass it to someone who can actually shoot and get it in the basket.
Çünkü top eğer bana gelirse onu hemen sayı yapabilen birine atmalıyım.
Man, just shoot the damn ball.
Hadi, vur şu lanet topa.
Passes the ball to Iniesta, Split's two defenders, and shoot...
İniesta topla gidiyor, iki defans oyuncusunu geçti ve şut...
- Yes But in a team, there are those who pass the ball, and those who shoot hoops.
Ama bir takımda pas atanlar olur bir de şut atanlar vardır.
You're reckless, you don't listen, you can't shoot worth a damn, but that ain't the reason you're not getting the ball.
Pervasızsın. Kimseyi dinlemezsin. Silah bile ateşleyemiyorsun.
When we used to play... no matter how open I was, you never passed me the ball. Never let me shoot.
Eskiden basketbol oynarken ne kadar boşta olursam olayım bana pas atmazdın, benim şut atmama izin vermezdin.
I know you like to shoot the rocks, sir, so we got you a ball signed by the whole team.
Ben kayalar ateş gibi biliyorum, efendim, Yüzden size bütün ekibi tarafından imzalanmış bir top var.
To shoot a penalty, you place the ball here.
Penaltı atmak için topu buraya koyarsın.
I'm gonna shoot a tennis ball out of a tailpipe into my sweet spot tomorrow. Got to protect the twins.
Yarın tenis toplarını makinenin önünden karşılayacağım.
Do you mind if I, uh, shoot a few of you guys throwing the ball around?
Beraber oyun oynarken fotoğrafınızı çekmemde bir sakınca var mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]