English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ S ] / So how was it

So how was it traducir turco

863 traducción paralela
- So how was it?
- NasıIdı?
- Ah. - So how was it this time?
Bu sefer nasıldı?
- So how was it?
- Nasıldı?
So how was it with Laura last night?
Dün gece Laura'yla nasıldı?
I guess... but my uncle was always right by your side. So, I can understand how it could've looked that way.
Gerçi amcam hep yanında olduğundan böyle görünüyor olabilir.
If it was so bad he can't tell you, how d'you think he feels?
Sana söyleyemeyeceği kadar kötüyse, o ne hissediyordur sence?
I do a little trapping now and then so I was wondering... how much it would cost to send my pelts into Omaha by telegraph.
Şimdi biraz tuzak kurmam lazım şey merak ediyorumda... Kürklerimi Omaha ya telgrafla göndermen bana kaça mal olur?
- How kind it was of you to take so much trouble.
Benim için büyük derde girdiniz. - Hiç önemli değil.
No, I remember too well. I remember how it was with us once, and so do you.
Hayır, iyi hatırlıyorum. Eskiden nasıl olduğumuzu hatırlıyorum, sen de.
- So, gentlemen, how was it?
- Beyler, nasıldı bakalım?
I was thinking : it's strange how those people seem so resigned.
Düşünüyordum da... Şu ailenin o teslim olmuş hali ne kadar da garip...
So, how was it?
Ee, nasıldı?
How reassuring it was to see him eat the flesh of animals, knowing the only source for that other meat he so relished would be myself.
Onu hayvan etine nasıl baktığını görünce, ve sadece et yemekten hoşlanan, bir insan olduğunu bildiğime göre Kendimi nasıl güvende hissedebilirdim ki.
- So, how was it?
Geldiniz! - Nasıl geçti?
So that's how it was?
Demek böyle oldu.
Well, how could I say no? It was all so wildly romantic.
Nasıl hayır diyebilirdim ki?
So you can see how important it was to both of us to get started off right.
Böylece sen birlikte başlamanın bizim için ne kadar önemli olduğunu görebilirsin.
I thought perhaps once I had explained, then even members of the Iyi Clan would surely say, " Oh, so that's how it was.
Bunu gerektiği gibi açıklarsam, Iyi Klanının üyelerinin bile "demek işin aslı böyleymiş" diye düşüneceklerini ummuştum.
- How do I explain it to him? That I was afraid he'd make a pass at my wife so we got him a chippy?
Karıma asılmasından korktuğum için ucuz bir kadın getirdiğimizi ona nasıl açıklayacağız peki?
And I never thought it was lucky, because I figured if this was so lucky, how come the rabbit lost it?
Şans getirdiğini hiç düşünmüyordum, çünkü bu şanssa, tavşan neden kaybetsin diye düşünüyorum.
- No, no matter how great it was, you say it wasn't so good.
- Hayır, ne kadar mükemmel olduğu önemli değil iyi olmadığını söyleyeceksin.
No documents can establish just how the Sioux formulated their plans, although it's known that a plan was so formulated. All we can do is surmise what was said.
Her ne kadar, bir plan yapılmış olsa da Sioux'ların nasıl bir plan yaptıkları konusunda belgeye rastlamak mümkün değildir.
So assuming it really was Otane, the question is how far do we try to pursue her?
Ozaman, onun gerçekten Tane olduğunu farzedersek..... asıl soru onu daha ne kadar takip edeceğimiz?
So when I showed up, you thought I was the man... and that's how Mungar got into it.
Ben geldiğimde, benim o adam olduğumu sandın. - Ve Mungar da böyle girdi işin içine.
Doesn't it tell how, long ago, it was the whales that led your people here... where they found peace and happiness, so there's nothing to fear.
Uzun zaman önce, insanlarını bu barış ve mutluluk dolu yere balinaların getirdiğini,... korkacak bir şey olmadığını, efsane söylemiyor muydu?
So, how was it?
- Eee, nasıldı?
So this is how it was?
- Demek böyleydi.
"Well, well, so that was my life. That's how it all turned out."
"İşte, işte bu benim hayatım, nasıl da bu hale geldi?"
So, the problem was -'cause it needed a massive kind of roof... was how to have a roof that would stay on the building... but at the same time be able to fly up at night and meet the flying saucers.
Problem şuydu, binanın ağır bir çatıya ihtiyacı vardı ancak nasıl olacaktı da bu çatı hem binanın tepesinde duracak hem de geceleri havalanacak ve uçan dairelerle buluşacaktı.
Sam had it connected so I could let him know how it was going.
Sam onarmalarını söyledi. Onunla konuşabilmem için.
SO, HOW WAS IT? GREAT!
Ee ne yaptın?
So much flour was mixed in how can it be worth so much?
Çok fazla un karıştırdık, daha ne kadar kötü olabilir ki?
It's simple, Al, I was going to explain that while it might have appeared we were looking at that girl's rear end, so admirably hoisted in the air before us, what I was actually doing was looking with admiration as I pondered how far women have come in the last hundred, nay, 50 years.
Çok basit, Al sanki kızın güzel bir şekilde havada asılı poposuna bakıyormuş gibi görünsek bile benim asıl yaptığım uzun uzun düşünüp de son 100 yılda, pardon 50 yılda kadınların bu kadar ilerlemesine hayranlık duymam.
So, how was it?
Pekala, nasıldı?
So, how was it?
Nasıldı?
So, Data, how was it?
Söylesene Data, nasıldı?
- I had no dialogue I just got beat up so it sucked and um that was my first day so it was a night shoot being punched, it's alright, it was fun this is how it's done in Orange County
Bir kavga sahnesi vardı ve benim söyleyeceğim hiçbir söz yoktu. Sadece dövüldüm. Berbattı.
I need to go back he's basically gotten sucked back into the life that he left uh little something for the road don't worry I didn't make it when you saw that he was leaving you see how it just it impacts her so much
O bebeği doğurduğumu nasıl hayal bile edemiyorsam, doğurmadığımı da hayal bile edemiyorum. Ryan'ın morali gerçekten çok bozuktu, çünkü doğacak bebeğe bakmak için Chino'ya dönmesi gerekiyordu. Geri dönmem gerek.
So how did you know it was due?
Öyleyse bunun ödenmesi gerektiğini nereden çıkarıyorsunuz?
So how did you know it was there?
Ama orada olduğunu nereden bildin?
So how long have you known it was Doom?
Ölüm olduğunu ne zamandan beri biliyordun?
So, how was it?
Evet, nasıl geçti?
I was wondering how I could afford such a nice place. It's really... so tasteful.
Ben de böyle güzel bir yerin masraflarını nasıl karşılarım diyordum.
I wanted to have it appraised so you ´ d know how much it was worth.
Kaç para edeceğini öğrenmek istedim, böylece değerini bilirsin.
And I saw how pale and sweaty... and worried I was, and I thought... it's a shame she has to be so scared all her life.
Ne kadar solgun ve terli olduğumu... nasıl kaygılandığımı görünce şöyle düşündüm... tüm hayatını böyle korku içinde yaşayacak olması ne yazık.
So how did you discover it was a false address?
Adresin yanlış olduğunu nasıl anladın?
I don't know how to work it, so I was kicking it and swearing at it... which is not an uncommon thing to do.
Nasıl çalıştırılacağını bilmiyorum, onun için tekmeleyip küfür ediyordum. Bu da pek garip bir durum değil.
So if we project just how large this card might have been on a costume we can conclude that the man who wore it was of great bulk.
Bu kartın bir kostümde ne boyutta olabileceğini hesaplarsak onu giyen adamın cüsseli olduğunu anlarız.
YOU SEE, I WAS THINKING OF WRITING MY STORY, SO I BOUGHT THIS BOOK ON HOW TO DO IT.
Bak, hikayemi yazmayı düşünüyordum, bu yüzden nasıl olduğuna bakmak için bu kitabı aldım.
I told her how wonderful I thought your work was, so she'd like to come see it.
Ona harika işlerinden bahsettim gelip görmek istiyor.
- So how was your day, sweetie? - Well, it was fine.
- Günün nasıl geçti, canim?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]