That's nothing traducir turco
10,093 traducción paralela
Nothing that you do is gonna get me to leave Eva's side.
Yapacağın hiçbir şey beni Eva'dan ayıramayacak.
No, god, nothing like that. Well, either it's something he did or something you did.
O halde, ya sen ya da o bir şey yaptı.
There's nothing you can do that I can't fix.
Düzeltemeyeceğim bir şey yapmana imkan yok.
Well, that's nothing compared to Kalinda.
Kalinda'yla kıyaslanınca bu hiçbir şey.
That's amazing- - the amount of useless trivia that you've managed to obtain over the years just really blows my mind. Hey, when it comes to the King, nothing's trivial.
Bak, konu kral olunca gereksiz bilgi yoktur.
There was nothing on the skeleton that was consistent with Pinion's allegations.
İskelette Pinion'un iddialarıyla örtüşen bir bulguya rastlanmadı.
There's even a theory that because he and Virginia Hill had a very difficult relationship, that her brother was avenging that, and it had nothing to do with the mob.
Hatta şöyle bir söylenti bile vardı Virginia Hill'le zor bir ilişki yaşıyorlarmış ve abisi ondan intikam almak için öldürmüş. Ve tüm bunların mafyayla ilgisi yokmuş.
I know there's nothing I can say to make that any better.
Durumu düzeltmek için söylenecek bir şey olmadığını biliyorum.
I had nothing to do with that airport attack.
Havaalanı saldırısıyla bir ilgim yok.
Meyer Lansky and Frank Costello orchestrate a citywide plan, paying heavily-armed guards to work around the clock and putting a system in place to keep track of all shipments so that nothing gets in or out of New York without the Mafia's approval.
Limanı koruması için ağır silahlı korumaları ayarlıyordu. Gemilerin hareketlerini takip edebilmek için bir sistem oluşturuyorlardı. Böylece mafyanın onayı olmadan New York'a hiçbir şey girip çıkmıyordu.
Jesus, Mom, that's one of my favorite stories about Gordon. That has nothing to do with this.
Of Anne, Gordon'la ilgili en sevdiğim hikâyelerden biri, konumuzla hiç ilgisi yok.
That's so nice, m'lady, thank you, but there's nothing to be done...
Çok naziksiniz leydim, teşekkürler fakat elimizden bir şey gelmez...
Real-time monitoring? That's nothing new.
- Gerçek zamanlı izleyebilirsiniz.
But nothing like the one That's about to hit in roughly 60 minutes.
Ama hiçbir şey son 60 dakika içinde meydana.
There's nothing that's going to take that away, How I feel for you and what you mean to me.
O her yerde çocuk için anne sevgisini alıp götüremeyecek.
But that's got nothing...
Ama bunun konumuzla...
I know nothing except for the fact that this is insane.
Bunun çılgınlık olduğu dışında başka bir şey bilmiyorum.
Listen, there is nothing that I can tell you to help you win Nate's case.
Dinle, Nate'in davasını kazanman için söyleyebileceğim bir şey yok.
The simple truth, ma'am, is that we did nothing wrong.
Basit gerçek şu ki bayan, biz yanlış birşey yapmadık.
Turns out there's nothing you'll ever take that nature won't take back.
Meğerse doğanın senden geri alamayacağı hiçbir şey yokmuş.
It's just a quick trip that ends in nothing but an ugly stain on the pavement, no life after this one, no Elena, no anything, at all, ever again.
Bundan sonra hayat yok. Elena yok. Hiçbir şey yok, tümü, bir daha asla.
"All that's needed for evil to triumph is that good men do nothing."
"Kötülerin kazanması için iyilerin seyirci kalması yeterlidir."
They could be nothing more than a surge of brain activity that occurs at the moment of death, which is exactly what we could be looking at in there.
Elimizdeki veriler ölüm sırasında beyin tarafından oluşturulmuş enerjiden kaynaklı olabilir.
It felt like my son's death wasn't for nothing, and I know that if Will is out there somewhere, he would be happy about it.
Oğlum bir hiç uğruna ölmemiş gibiydi, ve biliyorum ki, eğer Will buralardaysa buna çok sevinirdi.
I mean, losing a kid is, uh... There's nothing that could be worse. You know?
Evladını kaybetmekten daha acı ne olabilir ki?
Wow. So I did that whole jumping Jack for nothing?
Tüm o ısınma hareketlerini boşuna mı yaptım?
- It's nothing like that.
Öyle bir şey değil.
My mom always says that nothing's more believable than a really good lie.
Annem hep hiçbir şey iyi bir yalandan daha inandırıcı değildir, der.
You have nothing suggesting that he's in the U.S.?
Amerika'da olduğunu gösteren hiçbir şey bulamadınız mı gerçekten?
There's nothing to indicate that Cooper was complicit in Connolly's death or in Liz's escape.
Cooper'in, Connoly'nin ölümünde ya da Liz'in kaçisinda suça dahil oldugu yönünde bir belirti yok.
Anna's decided that she's nothing like Arkady and that she would like to help.
Anna, Arkady gibi olmadığına ve yardım etmek istediğine karar verdi.
There's nothing to say that he's dead.
Öldüğünü gösteren bir şey yok.
And just because I fell in feces and all the kids called me "Shitty Jimmy," and I was the smartest kid in my class, that has nothing to do with why I don't need friends.
Dışkıya düştükten sonra bütün çocukların bana "Boklu Jimmy" demesinin ve sınıfın en zekisi olmamın arkadaşa ihtiyaç duymamam konusunda hiçbir ilgisi yok.
Well, then you better take the shot, because if you don't, there's nothing that's gonna stop me from finding you and putting you down.
O zaman ateş etsen iyi olur çünkü etmezsen hiç bir şey beni seni bulup icabına bakmaktan alıkoyamaz.
And at first, that seemed like nothing too, but by opening night, we were full-on making out.
Başta bir şey yokmuş gibi gözüktü ama açılış gecesinde, bir yiyişmiştik var ya.
You and me..... we know that sometimes you have to cross the line, or nothing ever gets done.
Sen ve ben bazen senin bu sınırı aşmak zorunda olduğunu biliyoruz yoksa hiçbir şey asla hallolmaz.
The first and only time Phillip Bartlett traveled to Thailand was a month ago, and there's nothing that connects him to all of this.
Phillip Bartlett, Tayland'a ilk ve tek sefer bir ay önce gitmiş ve bütün bunlarla bir bağlantısı yok.
No, it's nothing like that.
- Yok, öyle bir şey değil.
That's nothing to do with whether he ordered her killing.
Bu Eddie'nin Susan'ı öldürmeyi tertip etmediğini yapmak için hiç bir şeydir.
I also ran the qr14 face rec on every visitor in and out of the house for the past five years, and apart from the fact that Michael Bolton performed at Walter's birthday last year, nothing odd.
Ayrıca QR14 yüz tanımlama sistemiyle evin içinde yada dışında geçmiş beş yıllık tüm kayıtlarda da bir şey yok. Michael Bolton'da, Walter'in geçen yıl ki doğum gününde bir performans sergilemiş ama onda da şüpheli bir şey yok.
It's not easy, but my father once said that nothing worth doing ever is.
Kolay değildi ama babam yapmaya değer hiçbir şeyin kolay olmadığını söylemişti.
If there's nothing that we can do about it, then, uh, there's nothing that anyone can do about it... and my father was right, and the whole world goes to hell.
Yapabileceğimiz hiçbir şey yoksa o zaman kimsenin yapabileceği bir şey yoktur. Ve babam da haklıdır, tüm dünya cehenneme dönecektir.
If that happened to me and there was nothing I could do about it, I might start looking for a way out.
Eğer bu bana olsaydı ve yapabileceğim hiçbir şey olmasaydı bir çıkış yolu aramaya başlayabilirdim.
Feels like I've been away forever, but I see nothing's changed, except they chopped down that old tree.
Çok uzun süredir yokmuşum gibi hissediyorum ama burada hiçbir şey değişmemiş sanırım. Şuradaki eski ağacın kesilmesi dışında.
Me pressing that button on my watch had nothing to do with you.
Saatime sıkıştırılmış butonun seninle bir ilgisi yoktu.
I agree, but there's nothing we can do about that right now.
Bence de öyle ama şu anda bunun için yapabileceğimiz bir şey yok.
There's nothing we can do to stop that.
Buna engel olmak için yapabileceğimiz bir şey yok.
T-there's nothing you could do that with.
Bunu yapabilecek bir şeyiniz yok.
Oh, it's nothing really. It's not that important.
Pek acil bir mesele sayılmaz.
It looks like a gang shooting, and as long we say nothing, that's all it will be.
- Çete çatışması gibi duruyor ve biz bir şey söylemediğimiz sürece, öyle kalacak.
That was close. Hey, Julio, did you make sure there's nothing in there directly related to, uh, Slider's trial?
Julio, orada Slider'ın davasıyla ilgili bir şey yok değil mi?
that's nothing new 17
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing 25771
nothing to see here 87
nothing else matters 82
nothing to hide 21
nothing much 304
nothing more 611
nothing happened 754
nothing at all 597
nothing yet 509
nothing changes 92
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing has changed 127
nothing will happen 77
nothing here 109
nothing's changed 230
nothing to worry about 339
nothing happens 85
nothing so far 85
nothing fancy 88
nothing serious 268
nothing has changed 127
nothing will happen 77
nothing here 109