That better traducir turco
26,744 traducción paralela
You know that better than anybody.
Bunu herkesten daha iyi bilirsin.
Is that better?
Böyle daha iyi mi?
That's a little better.
Bu daha iyiydi.
If you're saying that to make me feel better, please don't.
İyi hissedeyim diye söylüyorsan lütfen yapma.
I need better than that, General.
Bundan daha fazlasına ihtiyacım var General.
Maybe I better do that.
- Belki ben daha iyisini yapabilirim.
That thing better not wind up in my clothes.
- O şey giysilerime girmese iyi olur.
Someone like you, with all that fire and passion and... loyalty, you deserve much, much better than that.
Senin gibi ateşli, tutkulu ve sadık biri, bundan çok daha fazlasını hakediyor.
New Year's Eve and champagne... and your terrible, terrible guitar playing that never really got any better, even though I said it did.
Yeni yıl arifesini şampanyayı ve senin son derece korkunç gitar çalışını. Her ne kadar iyi olduğunu söylesem de hiç iyi çalamadın.
If that's your reason for coming, better forget it!
Gelmenin sebebi buysa, unut gitsin!
Don't tell me you don't hale the Serbs and pretend you're better than that.
Bana Sırpları sevdiğini ve iyi bir şey yaptığını söyleme sakın.
I just want to show him that I'm a better man than he is.
Ben sadece ona benim ondan daha iyi olduğumu göstermek istedim.
I thought if I could show my sister that there was something more than just us, something better than us, then maybe she'd change.
Kardeşime bizden başka bizden daha iyi şeyler gösterirsem değişir sandım.
Let's, uh - - Let's hope this ends better than that.
Umalım sonun ondan iyi olsun.
That's my better idea, because anything is better than this.
Bu daha iyi fikrim çünkü her şey bundan daha iyidir.
That movie just got 10 times better.
Bu film on kat daha iyi oldu.
That's better!
İşte oldu! Bu daha iyi!
I just meant that it would be better if...
Hayır, pardon. Kastettiğim şey...
But paying that price will be better than releasing what's down there.
Ama bu bedeli ödemek aşağıdakileri dışarı salmaktan iyidir.
You both better pray that we find her.
Dua edin de Peabody'i bulalım.
No, an even better BJ than that, Billy Joel.
Ondan bile daha iyi bir BJ bu Billy Joel.
That's what I called you till I got to know you better.
Seni daha iyi tanıyana kadar sana böyle hitap ederdim.
The district informs us of any difficulties at home so that we may better understand the child.
Yönetim bize, onlara daha makul yaklaşalım diye, evde şiddet görmüş çocukların bilgisini verir.
It's better than that.
Ondan daha da iyi.
You're just saying that to make me feel better.
Sadece daha iyi hissetmem için böyle söylüyorsun.
That tomorrow will be better.
Yarının daha iyi olacağını.
I need something that makes me feel better in my heart.
Kalbimin derinliklerinde iyi hissetmemi sağlayacak bir şeye ihtiyacım var.
Those stories that I slept through law school... I just listen better with my eyes closed.
Hukuk Fakültesini yatarak geçtiğimi söylüyorlar ya... gözlerim kapalıyken daha iyi dinliyorum.
Could be something as simple as a dog tag from a solider that we knew to be there. Now we have a better shot than ever before of bringing these men home, but it is slipping away by the minute.
Şu anda bu adamı evine döndürmek için her zamankinden daha iyi bir şansımız var ama her saniye elimizden kayıp gidiyor.
I was so thankful that she never told you, that she let you remember me better.
Sana bunu söylemeyip beni daha iyi hatırlamanı sağladığı için ona minnettarım.
We both know that the chances of success are infinitely better with this as your backdrop.
Başarılı olma şansının temelini çok daha iyi yapmaktan geçtiğini ikimiz de biliyoruz.
Well, somebody better find out what's going on with that kid.
Biri şu çocuğun başına ne geldiğini öğrensin.
Then one day, I realized the only thing that makes me feel any better is killing.
Sonra bir gün fark ettim ki moralimi bir tek adam öldürmek yerine getiriyor.
With that mind of yours and that engineering talent, you literally could build a better world.
Bu aklınla ve mühendislik kabiliyetinle gerçek manada daha iyi bir dünya kurabilirsin.
That's better ; on my Earth, it was called "Sweaty Men," And that didn't take.
Bu daha iyiymiş, benim dünyamda adı "Terli Adamlar" dı. Pek uymuyordu.
A message that would be better if we could share with you in private.
Bu mesajı seninle... özel olarak paylaşabilirsek iyi olur.
He made me promise to be better than him, to save this city in a way that he never could.
Bana bu şehri kurtarmak için onun yapamadığını yaparak daha iyi olma sözü verdirdi.
You leaving and hitting the bottle again, ok? No, I think we can do better than that.
Gidiyorsun ve tekrar şişenin dibini göreceksin değil mi?
I did a lot of things back then that I'm not especially proud of, but I'm sure she ended up with the better man.
O zamandan beri yaptığım her şeyden gurur duymuyorum aslında. - Fakat eminim ki doğru erkekledir.
Does that mean I'm supposed to get better at making them?
Bu zor kararlar almakta geliştiğim anlamına mı geliyor?
Well, that works better as a job description than it does as a nickname.
O lakaptan ziyade iş tanımı olarak işime yarıyor.
That went a lot better than I expected.
Beklediğimden daha iyi geçti.
- Yeah. That's better.
- Evet, böylesi daha iyi.
My damage is that people like you two have the power of gods, yet you think you can make the world a better place just by putting on a fancy costume. No.
Derdim şu ki sizin gibi insanların tanrısal güçlerinin olması ve sadece havalı kostümler giyerek dünyayı daha iyi bir yer haline getirebileceğinizi sanmanız.
Better now that the Dycloseral's out of his system.
Dikloseral vücudundan atıldığı için daha iyi şimdi.
Last night around 9 : 00, Mark was banging on Lars'door, said Lars owed him money and that he better pay up or else.
Dün gece 9 : 00 civarı, Mark Lars'ın kapısını çalıyordu Dediğine göre Lars'ın ona borcu varmış ve ödemesi gerekliymiş çünkü ödemezse...
That's better than good.
Bu... Bu iyiden de öte.
Try for my second-favorite thing and hope that's better?
En sevdiğim ikinci şeyi deneyip daha iyi çıkmasını mı umayım?
You know, when she understands that this romantic experiment was a mistake, she will focus on work and feel better, and you'll... get back on point as well, and Scorpion will be stabilized.
Bu romantik deneyimin bir hata olduğunu anladığında işine odaklanıp daha iyi hissedecek ve sen de eski haline döneceksin ve Scorpion dengesini bulacak.
That moment better be less than 90 seconds,'cause by then I got to implode that nuke plant so we can stop this nuclear Armageddon.
O az sonra 90 saniyeden az olsa iyi olur çünkü o zamana kadar bu nükleer santrali patlatmış olacağım... -... ki bu nükleer kıyameti durdurabilelim.
That someday things will get better.
Gün gelir, bazı şeyler düzelir.
better 1689
better safe than sorry 106
better than sex 19
better watch out 24
better than me 42
better luck next time 114
better than ever 45
better you than me 22
better late than never 142
better than what 22
better safe than sorry 106
better than sex 19
better watch out 24
better than me 42
better luck next time 114
better than ever 45
better you than me 22
better late than never 142
better than what 22
better than nothing 32
better than you 74
better than good 18
better than anyone 25
better than 39
better get going 29
better be careful 25
better and better 18
better still 66
better not 94
better than you 74
better than good 18
better than anyone 25
better than 39
better get going 29
better be careful 25
better and better 18
better still 66
better not 94
better than okay 22
better than that 75
better yet 239
better go 43
better idea 20
better now 93
better be good 17
better hurry up 22
better be 31
better hurry 60
better than that 75
better yet 239
better go 43
better idea 20
better now 93
better be good 17
better hurry up 22
better be 31
better hurry 60