The bells traducir turco
1,187 traducción paralela
Not the bells, Your Eminence. It's my ward, Quasimodo.
Çanlar değil efendim, evlatlığım Quasimodo.
And the bells are like his children.
Çanlar onun çocuğu gibi.
Because of the bells.
Çanlar yüzünden.
Do it without a sound from the bells, and we'll call you a vagabond.
Zillerden ses gelmeden bunu başarırsan seni aylak ilan ederiz.
If the bells ring?
Ya ziller çalarsa?
Because I can hear the bells, see?
Çünkü çanların sesini duyabiliyorum.
All the bells and whistles they put in this thing you'd think they could do better than a surplus air conditioner.
Buna koydukları çanlara ve seslere baksan içinde doğru düzgün bir klima vardır zannedersin.
It frightens me when the bells ring on an ordinary weekday.
Ne zaman sıradan bir haftaiçi gününde çanlar çalsa ürküyorum.
"Oranges and lemons, say the bells of St. Clement's"
"Portakallar ve limonlar," der St. Clement'in çanları.
"You owe me three farthings, say the bells of St. Martin's."
"Bana üç farthing borcun var," der St. Martin'in çanları. "
He's taking the Bells Road off-ramp.
Bells Road rampasına giriyor.
And the bells are chiming.
Ve çanlar çalıyor.
d And the moon is singing d d And the grass is growing d d And the bells are chiming d d And the stars are... d
... Ve ay şarkı söylüyor Ve çim büyüyor Ve çanlar çalıyor Ve yıldızlar...
Those people with the funny faces and the bells...?
Hani şu, komik suratlı ve zilli olanlar...?
He used to laugh at... Those people with the funny faces and the bells...?
- Bu fare diyetinden bıktım usandım.
♪ ding, dong merrily on high ♪ ♪ in heaven the bells are ringing ♪
Çan sesi neşeyle yükseliyor Cennette ziller çalıyor
Next day, he rang the bells, so the village knew it had a priest.
Köy bir rahip geldiğini anlamıştı.
The bells of Saint Andrew's were soothingly familiar... even in those unfamiliar surroundings.
Saint Andrews'un o tanıdık çan sesleri içime huzur kaplamıştı hem de hiç tanımadığım bir ortamdan duymama rağmen.
I heard the bells ringing when I was in the cloakroom.
Vestiyerdeyken olanları duydum.
My body still hears the bells for my sister.
Bedenim kız kardeşim için çalan çanları duyuyor hâlâ.
Those bells you hear are the bells of love.
Duyduğunuz bu sesler aşkın çan sesleri.
The bells will ring out, the girls will rejoice, and guitars will sound their joy.
Çanlar çalınacak, Neşe içinde kızlar, Dile gelecek gitarlar.
Here's something we always say on the third Wednesday in April after the first full moon in Spring at 4 : 00 when the bells ring.
Al sana hep baharın ilk dolunayının ardından Nisanın 3. Çarşambasında saat 4'te çanlar çalınca, söyleyememiz gereken bir şey.
In the family home of Flying Bells The Village of Twilight Mist
Bu kişilerin isimleri unutulmaya başladı 20 yıl sonra, Uçan zil ailesinde tuhaf şeyler olmaya başladı
She's wearing the same bells
ikinizde aynı zilleri takıyorsunuz
It would seem the very bells of Notre Dame are aware of your new position.
Anlaşılan... Notre Dame'ın çanları da yeni görevinden haberdar.
The church bells tell you which towns are liberated.
Kilise çanları kurtulan şehirler için çalıyor.
When the wind is blowing... at night, you can hear... the old abbey's bells... and the funeral chants.
Rüzgar esmeye başladığında.... geceleri, eski manastırın... çan seslerini ve cenaze ilahilerini duyabilirsin.
Sound the drums and bells.
Davul ve Çanları çalın!
Jingle bells, jingle bells, jingle all the way...
Jingle bells, jingle bells, jingle all the way...
At the striking of ten bells, I shall claim the throne.
'Saat on'gongları çalarken, tahta el koyacağım.
I thought I heard Santa's sleigh bells... a little while ago, going up the other side of the street.
Az önce sokağın diğer tarafından Noel Baba'nın çıngırağının sesini duyar gibi oldum.
Do you hear the church bells?
Kilise çanlarını duyuyor musun?
Can you hear the church bells?
Kilisenin çanlarını duyabiliyor musun?
What worried me the most in this moment, was probably that I couldn't / i hear the church bells.
Beni şu an en çok endişelendiren şey kilisenin çanlarını duymamamdı.
Jingle bells, jingle all the way..
Jingle bells, jingle all the way..
So when I heard the warning bells of Aquila, I knew the moment of my destiny had come.
Aquila'nın alarm çanlarını duyunca... kader anımın geldiğini anladım.
If this service ends peacefully, the cathedral bells begin to toll, and you will know I have failed.
Eğer bu ayin huzur içinde biterse... katedralin çanları çalacak... başaramadığımı anlayacaksın.
You work for the government, any bells ringing?
Hükümet için çalışıyorsun ve ziller mi çalıyor?
"BUT IN THE HERENESS OF DUSK " I AM MOVING TOWARD THE DOOM-LIKE BELLS TO THE FLOWERED AIR BENEATH THE RISING MOON. "
" Ama alacakaranlığın yokluğunda yükselen ayın altında hafif esen rüzgara doğru kader çanıma doğru yürüyorum.
Don't ask me how or why, but when the dead are around those bells start rattlin'like an earthquake.
Bana neden ya da nasıl olduğunu sorma ama ölüler etrafta olduğu zaman bu çanlar deprem oluyormuş gibi şıngırdamaya başlıyor.
- ♪ happy holiday ♪ - ♪ Happy holiday ♪ ♪ may the merry bells keep ringing ♪
Noel çanları her zaman çalabilir
♪ caroling, caroling through the snow Christmas bells are ringing ♪
Kar yağarken şarkılar söyleyelim Noel çanları çalınıyor
What with green shades for Tom's eyes at night and making him do the dumb-bells.
Geceleri Tom'un gözünü korumak için taktığı şeyler. Eva'ya ille yulaf ezmesi yemesi için tutturmasın...
Priests said mass and bells tolled only for the rich.
En azından zenginler için. Kilise çanları çalar, rahipler dualar okur...
Such ceremony was then forbidden in many places, as were bells, for it was thought the constant toIIing would cause even greater anguish and perhaps greater sickness.
Ama bu tür törenler yasaklanmıştı. Çünkü hiç durmadan çalan çanlar, daha büyük acıya, hatta muhtemelen daha fazla hastalığa neden oluyordu.
Baird's up with the goddamn catatonics... and the alarm bells are going off.
Baird'ın lanet olası ileri şizofreniklerinin orada... uyarı zilleri devrede.
When the watch officer arrives, at whatever time... he plays the cassette and you can hear it all over the barracks. I see, like in a church, no more bells, now the priest plays the cassette.
Kaseti koyar ve müzik tüm kışlada duyulur. rahip kaset çalıyor.
You gonna play "Jingle Bells" the rest of your life?
Ne yapacaksın? Hayatının sonuna dek "Jingle Bells" i mi çalacaksın?
I'm going to miss the sound of those little bells.
O minik zillerin sesini özleyeceğim.
We listen for jingle bells in the country.
Ülkenin dört bir yanındaki neşeyle çalan çanların sesini duyacağız.
bells 41
bells jingle 18
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
bells jingle 18
the better 784
the big bang theory 136
the beatles 53
the best is yet to come 22
the bus 75
the boys 83
the bed 52
the bedroom 35
the band 70
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the ball 71
the boss 128
the boat 92
the best 484
the big one 111
the bastard 139
the beach 114
the bridge 67
the box 93
the ball 71
the baby's coming 54
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22
the bat 30
the book 195
the bathroom 101
the bag 76
the beast 101
the body 126
the big 102
the beginning 51
the big guy 22