English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ T ] / The time is

The time is traducir turco

26,827 traducción paralela
We'll contact you when the time is right.
Zamanı geldiğinde sizinle iletişime geçeceğiz.
Maybe he's on a job at the time that the killer and Vanessa came back to the house.
Katil evdeyken hırsız iş üstündeydi ve Vanessa eve geldi.
That morning he said, "This is the last time."
O sabah dedi ki "Bu sefer son."
"This is the last time." Was that it?
"Bu sefer son." Öyle mi?
I said, "You're gone so much," and he said, "This is the last time."
Ben "Çok uzun süre gittin." dedim, o da "Bu sefer son." dedi.
This is actually... this is the worst possible time, Mary.
Phoenix... Bu aslında bu, olabilecek en kötü zaman Mary.
And this is not the first time he's been unpredictable recently.
Ve bu, son zamanlardaki ilk tahmin edilemez davranışı değil.
I really don't think this is the time...
Şimdi gerçekten bunun sırası değil...
Who just happened to be at the right place at the right time with the right Korean barbecue taco truck?
Tam da olması gereken yerde olan bir arkadaş Ve de tam doğru zamanda, bu tip bir iş için zırhlandırılmış Kore barbekü taco kamyonu ile?
JK, this is a bad time for a joke, but seriously, have you ever seen the movie Indecent Proposal?
Şaka yapıyorum, kötü bir şakaydı ama cidden, Ahlaksız Teklif adlı filmini izledin mi?
And any time you need a break from being Bernadette the Pregnant, Bernatrix the Warrior Queen is here waiting.
Hamile Bernadette olmaktan gına gelirse Savaşçı Kraliçe Bernatrix burada bekliyor olacak.
And-and I realize that she stood up by remaining seated, but now is not that time to enjoy the irony of that.
Oturarak ayaklandığının farkındayım ama şu an bu ironiyle keyfe gelmenin zamanı değil.
Is there any chance you remember anyone unusual hanging around at the time?
O zamanda, alışılmadık birinin etrafta takıldığını hatırlama şansınız var mı?
Is this a bad time? Oh, no, I'm just getting used to the millennial work ethic.
Hayır, sadece milenyumluların çalışma etiğine ayak uydurmaya çalışıyorum.
And yet David Alvarez, who wasn't even there at the time, is serving a life sentence for the murder.
Yine de orada bile olmamasına rağmen David Alvarez bu cinayetten ömür boyu hapis yatıyor.
- This is not the time...
- Şu anda bunun sırası değil.
And all I have is Maggie, and Maggie is full of sunshine and candy and hope, and every time I try to tell her that the world is on fire, she hands me a marshmallow to roast,
Yanımda sadece Maggie var. Maggie ışık, mutluluk ve umut dolu. Ne zaman bütün dünyamın yanmakta olduğunu söylemeye çalışsam kızartmam için marshmallow uzatıyor.
But now is the time to let us in.
Ama artık bize izin vermenin zamanı geldi.
Oh, Christy, your only daughter's wedding is not the time to go cheap.
Christy, biricik kızının düğünü ucuza kaçılacak zaman değil.
Now, the thing is, at this time the communities were growing larger and larger and there was more stress on the local resources and because communities were growing, there was obviously a risk of conflict.
O zamanlarda topluluklar giderek büyüyormuş. Yerel kaynaklar da giderek azalıyormuş. Topluluklar büyüdüğü için çatışma çıkması riski varmış.
God the creator is outside space time.
Tanrı, uzay-zamanın ötesinde bir yaratıcıdır.
It's before any time, so the act of creation is an everlasting act because creation is the way in which god continuously holds the universe.
Zamanın bile öncesinden. O yüzden yaratılış sonu olmayan bir eylemdir. Tanrı'nın evreni daimi olarak yönetme şekillerinden biridir.
If you have walked around and inspected, if you have made the anonymous bid... If you have gone behind my back, is a good time to say it now.
Eğer etrafta dolaşıp denetlemişsen, eğer o isimsiz teklifi sen yapmışsan eğer arkamdan iş çevirdiysen, şu ana söylemenin tam zamanı.
But I think now is the time to act. Yes.
Ama sanırım artık eyleme geçme zamanı geldi.
This is the right time.
O an şu andır.
Well, I'm sorry, but this can't be the first time you had clients who had to sell as is.
Affedersin ama satış yapmak zorunda olduğun müşterilerin ilk kez olmuyor.
This is the third time.
Bu üç etti.
That this bong we found on the street is a functioning time machine?
Yani sokakta bulduğumuz bu bong çalışır durumdaki bir zaman makinesi mi?
Shivangi, this is not the time to get into a spat with them in fact, we should be saving your husband.
Shivangi, bu bir kavganın içine girme zamanı değil kocanı kurtarma mücadelesine girmelisin.
I think... I think the ARQ is causing time to loop.
Galiba ARQ yüzünden zaman döngüsü oluşuyor.
Okay, if, uh, this line is time, this is when the loop begins.
Bu çizgiye zaman dersek, döngü bu noktada başlıyor.
Every time I'd go on a trip when James was young, I'd get one of these, pin it to his teddy bear first thing in the morning so he'd know I was home.
James küçükken her yolculuğa çıktığımda bunlardan bir tane alırdım ve eve gidince yaptığım ilk iş bunu ayıcığına takmak olurdu.
The time frame for the IPO is three months.
Halka açılmak için zamanımız üç ay.
Absolutely, let's go ahead and schedule it for my 65th birthday, which is about the time I should need the surgery.
kesinlikle, 65.doğum günüm için programı yapın o zaman ameliyata ihtiyacım olur.
= From 80's until now, this is the first time election would be held. =
80'lerden bugüne kadar düzenlenecek ilk seçim bu.
In the new election this time, Gwangeunhwe is trying to get more power.
Bu seçimde Gwangeunhwe daha fazla güç kazanmaya çalışıyor.
[Friday] Is this really the best time to be making a corporate video?
Bir şirket videosu yapmak için gerçekten iyi bir zaman mı? Sen kaydetmeye devam et Cuma.
At this "good school" they go to... They teach the girls how to give a sweet blow job at the same time they teach them to read, or is that a separate class?
Gittikleri bu "iyi okulda" hocaları hem oralı hem okumayı mı öğretiyor yoksa bunun için başka bir sınıfa mı gidiyorlar?
It is on television all of the time.
Televizyonda çok oynardı.
This is the first time I've been here.
Burada ilk kez bulunuyorum.
This is the last time I'm gonna ask.
Son kez söylüyorum.
The time for action is now!
Harekete geçme zamanı!
Why is it that every time something hits the fan around here, I inevitably find you at the center of it?
Neden ne zaman bir sorun çıksa kaçınılmaz şekilde sorunun merkezinde oluyorsun hep?
Most of the time, once the trance is broken, that's it.
Çoğu zaman hipnoz kırıldığında her şey biter.
The Speed Force is eternity itself, an endless void of time and energy.
Hız Gücü, ebediyetin ta kendisidir. Zaman ve enerjiden yoksun, sonsuz bir boşluk.
Oh, my God. This is why the newspaper in the time vault changed.
Gelecekten gelen gazete bu yüzden değişmiş.
《 Time is on My Side 》 Rolling Stone
# The Rolling Stones
What's the job this time?
- Bu seferki iş ne?
Detective, for the first time in 16 years, you know who the real killer is.
Dedektif, 16 yıl sonra gerçek katilin kim olduğunu öğrendin.
Well, as any parent knows the best time to get things done is when everyone else is asleep.
Her ebeveynin bildiği gibi çalışmak için en iyi vakit herkesin uyuduğu vakittir.
This falling of empires, the flailing of economies, is precisely why there has never been a better time for the Fuhrer's return.
Yıkılan imparatorluklar, yıkılan ekonomiler Fuhrer'in dönmesi için kesinlikle daha iyi bir zaman olamazdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]